18 Ekim 2017 Çarşamba

MEHDİ KİMDİR? 6

MEHDİ KİMDİR? 6

Bugün O’nun yegâne mirasını devralan Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi, Devrin İmamı Mehdi Resûle itaat eden Allah'a itaat eder, Mehdi Resûl’e asi olan da Allah'a asi olur. 

Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz vaazettiği bir hadîste şöyle buyuruyor:
“Benden sonra nebî gelmeyecek. Ben Hâtem’ul Enbiyâ’yım. Ama benden sonra imamlar gelecek. Onlara itaat eden bana itaat etmiştir. Onlara asi olan, bana asi olmuştur.” buyuruyor.

Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz Kendisi için geçerli olan hükmün, bütün vekâleten devrin imamları için geçerli olduğunu buyurduğu başka bir hadîsinde şöyle açıklıyor:
“Ben nasıl vahiy üzere mücâdele ettiysem, O da Benim sünnetim üzerine mücâdele eder.”

Benimle insanlar nasıl şirkten kurtuldularsa Mehdi Resûl ile fitneden kurtulacaklardır buyuruyor. Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz’in sünneti Allahû Tealâ’nın Kendisine söylettirdiği vahye tâbî olmaktır.

53/NECM-3: Ve mâ yentıku anil hevâ.
Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.
53/NECM-4: İn huve illâ vahyun yûhâ.
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.

Herkesin Kur’ânı unuttuğu günümüzde, Mehdi Resûl’ün 34 yıldır Allahû Tealâ’nın öğretisiyle Kur’ânı insanlara öğretmesi vahye tâbî olduğunu kesin ispat ediyor. Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz: “En hayırlınız Kur’ânı öğrenen ve öğretendir.” buyuruyor. Ümmetimin en hayırlısı Mehdi Resûl demesi Mehdi Resûl’ün Allah’ın öğretisiyle sadece Kur’ânla dîni öğretmesi sebebiyledir.

Her dönemde velî mürşidler, kavim resûlleri, asâleten ve vekâleten tüm devrin imamları devamlı olarak insanları Allah'a davet etmektedirler. Allah'ın kendisine üfürdüğü ruh emanetinin, Allah'a ait olduğunu bildirmektedirler. Bu emanetin ancak hayattayken Allah'a ulaştırılması, teslim edilmesi halinde Allah'ın 3. kat cennet ve dünya saadeti mükâfatına sahip olacağını onlara müjdelemektedirler. Bu sebeple Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz: “Bir zamanlar gelecek, size ruh verenler gelecek. Onları arayın, bulun. Kim zamanın imamına arif olmazsa, o cahiliyye standartları ile ölür.” buyuruyor. 
Bugün de aynı şekilde Mehdi Resûl, 34 yıldan beri, geceli gündüzlü, 24 saatlik zaman devresi içerisinde hep insanları Allah'a çağırmaktadır, Allah'a davet etmektedir, Allah'ın davetini insanlara tebliğ etmektedir. “Ey insanlar! Duyduk duymadık demeyin! Allah'a ulaşmayı dileyin. Dilerseniz, siz ruhunuzu Allah'a ulaştırmayacaksınız, Allah sizin ruhunuzu Kendisine ulaştıracaktır.” buyuruyor. Vuslata ermenin mükâfatı 3. kat cennet ve dünya saadetinin yarısıdır. Bu Allahû Tealâ’nın bütün insanlara bir ikramıdır, bir lütfudur, bir fazl-ı keremidir.

İblis, Allah'tan aldığı müsaade gereğince insanın sağından, solundan, önünden, arkasından girmek suretiyle, insanın ahiret ve dünya saadetine ulaşmasına mâni olmak, insanları kendisi ile birlikte cehenneme götürmeye çalışmaktadır. Allahû Tealâ iblise müsaade vermesine karşılık Âdem (A.S)’a ve O’nun zürriyetine de iblisten korunmanın vasıtası olan dünya hayatında Allah'a ulaşmayı dilemeyi teslim etmiştir.

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah'ın koruyucu zırhı altına girer ve Allahû Tealâ şeytanın negatif tesirini kişi üzerinde sıfırlar, yokeder. Şeytan, fizik ötesinden kendi düşüncesiymiş gibi, vesvese vermek suretiyle cüz’i irade sahibi insanın, Allah'a ulaşmayı dilemesine mâni olmaktadır. Ama Allahû Tealâ katından hidayetle gönderdiği resûller vasıtasıyla daima insanlara hidayeti tebliğ etmektir. Cüz’i irade sahibi insan, ya şeytanın davetini veya Allah'ın temsilcisinin davetini kabul etmek suretiyle kendisini cehenneme mahkûm edecek veya Allah'ın vaazettiği hükümleri hayatına tatbik etmek suretiyle dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dileyerek cenneti Allah'ın bir ikramı olarak hakedecektir.

Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz 14 asır evvel vaazettiği hadîste: “Bir zaman gelecek; Kur’ân bir vadide, insanlar başka bir vadide olacak.” buyuruyor. İnsanların bir vadide, Kur’ân’ın bir başka vadide olduğu günümüzde Allahû Tealâ hidayetle Mehdi Resûl’ü vazifeli kılmıştır. Gaye hidayetle insanları da Kur’ân’la da aynı vadide buluşturmaktır. Amaç dînin bütünü olan 7 safha hidayeti  Kur’ân’daki 7 safha ve 4 teslim olan hanif dînini insanlara öğretmek ve yaşattırmaktır.

Allah'ın rahmetine mazhar olup bir ikramı olarak 1. kat cenneti kazanmanın olmazsa olmaz şartı dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dilemektir. Kalben bu dilediğin sahibi olan herkese Allahû Tealâ Rahmân esmasıyla tecelli eder. Kişi Allahû Tealâ’dan aldığı 7 furkan ve 12 tane ihsanla, Allah'ın gösterdiği velî mürşide, velî resûle, veya tayin ettiği vekâleten devrin imamına ulaşacaktır.

14 asır evvel nasıl cahiliyye dönemini yaşayan Arap bedevîler Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz 7 safha ve 4 teslimi yaşamak suretiyle asr-ı saadete ulaştılarsa, günümüzde mürşidine ihsanla tâbî olan herkes Mehdi Resûl’ün Allah’tan aldığı öğretiyle 7 safha ve 4 teslimi yaşayarak ikinci bir asr-ı saadeti yaşayacaklardır. Bu kadar emin konuşmamın sebebi; yapan Mehdi Resûl görünmesine karşılık yaptıran O’na tasarruf eden Allah’tır, söyleyen Mehdi Resûl ama O’na söylettiren Allah’tır.


16/NAHL-89: Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâ(hâulâi), ve nezzelnâ aleykel kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimîn(muslimîne).
Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab’ı, müslümanlara (Allah’a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.

En’âm Suresinde şöyle buyuruyor:

6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).

Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de: “Zikir ehline sorun.” buyuruyor. Bilinmeyen konuları alelâde insanlara sormak yerine, Allahû Tealâ’nın yönlendirdiği, hedef gösterdiği zikir ehline sormak asıldır. Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu konuda ne buyuruyor? “Cehaletten kurtulmanın yolu ehli zikre sormaktır.” Âyet-i kerime ile Hz Peygamber SAV efendimiz’ın hadîsi birbiri ile örtüşüyor.

İtilâflı olan bir konu söz konusu olduğu zaman, çözüm için başvurulması gereken yegâne kaynak Kur’ân’dır. Öyleyse ihtilâflı konularda herkesin Kur’ân’a ve O’nu açıklayacak olan ehli zikre müracaat etmesi lâzım gelir.

Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) 14 asır evvelinde: “Bir zamanlar koyu gece karanlıkları gibi fitneler olacaktır.” buyuruyor: Bu fitnelerin vukua geldiği dönemde Hz. Ali (R.A): “Kurtuluş ne iledir Ey Allah’ın Resûl’ü?” deyince, Hz Peygamber (S.A.V) Efendimiz “Allah'ın Kitab’ı olan Furkan’la,  Kur’ân-ı Kerim’ledir. Çünkü sizden evvelkilerin haberi bu Kitap’ta vardır. Sizden sonrakilerin de haberi bu Kitap’ta vardır. Sizin aranızdakilerin de hükmü bu kitapta vardır.”  Kısacası, Kur’ân-ı Kerim evvelin de zikridir, ahirin de zikridir, anın da zikridir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim ilmi rahmeti her şeyi kuşatan Allah'ın kelâmıdır. Bu sebeple Mehdi Resûl’ün öğretisi herkes için ahiret ve dünya saadetinin teminatıdır. Zanna tâbî olmadan, herkesin Kur’ân âyetleriyle Mehdi Resûl’ün anlattığı 7 safha ve 4 teslimden oluşan hanif dînini yaşamaya başladığı Hidayet Çağı’ndayız.


Allah razı olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.