Kayyum Dîn İslâm
Öyleyse Kur’an-ı Kerim’de açıklandığı
üzere, Peygamber Efendimiz (S.A.V) de gerçek anlamda bir hanifti. Tek Allah’a
inanan, Allah’a ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini teslim etmiş olan ve tek
bir cemaat oluşturan bir peygamberdi. Ne zaman hanif dîni söz konusu
olursa ve Hz. İbrâhîm’den bahsediliyorsa, “Müşriklerden olmadı.” deniyor
Kur’an-ı Kerim’de. Hz. İbrahim de, kendisinden bahsedince: “Ben müşriklerden
değilim.” diyor. Burdan anlıyoruz ki; Hz. İbrâhîm’in hanif dîni şirkten
kurtaran temeldir.
16/NAHL-120: İnne ibrâhîme kâne ummeten
kâniten lillâhi hanîfâ(hanîfen) ve lem yeku minel muşrikîn(muşrikîne).
Muhakkak ki İbrâhîm (A.S), Allah’a hanif (tek Allah’a inanan)
olarak kanitin olan (yönelen) bir ümmet idi. Ve o, müşriklerden olmadı.
Allahû Tealâ, Peygamber
Efendimiz (S.A.V)'e, hanif (tek Allah'a yönelen) olarak İbrâhîm (A.S)'ın dînine
tâbî olmayı vahyetmiştir:
16/NAHL-123:Summe evhaynâ ileyke enittebi’ millete ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne).
Sonra da sana "hanif (vahdet, tevhid ve teslimi esas alan) olarak İbrâhîm (A.S)'ın dînine tâbî olmayı" vahyettik. Ve o, müşriklerden olmadı.
Sonra da sana "hanif (vahdet, tevhid ve teslimi esas alan) olarak İbrâhîm (A.S)'ın dînine tâbî olmayı" vahyettik. Ve o, müşriklerden olmadı.
6/EN'ÂM-161: Kul innenî hedânî rabbî ilâ
sırâtın mustekîm(mustekîmin) dînen kıyamen millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve
mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne). “Muhakkak ki; Rabbim,
beni hanif olarak Sıratı Mustakîm'e, kıyâmete kadar ayakta kalacak
olan Hz. İbrâhîm'in milletinin dînine hidayet etti.” de. Ve o,
müşriklerden olmadı.
22/HACC-3: Hunefâe lillâhi gayre muşrikîne bih(bihî), ve men yuşrik
billâhi fe ke ennemâ harre mines semâi fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu
fî mekânin sahîk(sahîkın).
Hanifler (tek Allah’a teslim olan kullar), onunla (putlarla), O’na şirk koşmayanlardır. Ve kim Allah’a şirk koşarsa o taktirde sanki o, gökyüzünden düşmüş de böylece onu, kuş kapmış gibi veya rüzgâr, onu uzak bir mekâna (yere) atmış gibidir.
Hanifler (tek Allah’a teslim olan kullar), onunla (putlarla), O’na şirk koşmayanlardır. Ve kim Allah’a şirk koşarsa o taktirde sanki o, gökyüzünden düşmüş de böylece onu, kuş kapmış gibi veya rüzgâr, onu uzak bir mekâna (yere) atmış gibidir.
30/RÛM-30: Fe ekim vecheke
lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li
halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ
ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak
kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah,
insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın
yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede
kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
Allahû Tealâ, hanif dîninin ezeli ve ebedî dîn olduğunu söylüyor. Burada, Allahû Tealâ’nın kullandığı, “kayyum” kelimesine çok dikkat etmeliyiz. Bu dîn kayyum olan dîndir. Ezeli bir dîndir. Zamanda, ne kadar geriye giderseniz gidin ondan başka bir dîn bulamazsınız ve ne kadar ileriye giderseniz gidin Allahû Tealâ’nın bu dînden başka bir dîni asla olmayacaktır. O, kâinatın tek dînidir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni hanif fıtratının gereğidir. Yani sadece bir tek dîni vücuda getiren Allahû Tealâ, sadece o dîni yaşayabilecek olan özelliklerle, yani hanif dînini yaşayabilecek olan hanif fıtratıyla yaratıyor bütün insanları. Öyleyse bütün insanlar hanif fıtratıyla yaratılmıştır ve Kıyâmete kadar da hanif fıtratıyla yaratılacaktır. “Dînde de değişiklik göremezsin.” demiş Allahû Tealâ. Yani, Allahû Tealâ, kıyâmete kadar, sadece bu fıtratla yarattığı insanların yaşayabileceği yegâne dîn olan hanif dînini emredecektir. Hanif dîni kayyum olan dîndir.
Allahû Tealâ, hanif dîninin ezeli ve ebedî dîn olduğunu söylüyor. Burada, Allahû Tealâ’nın kullandığı, “kayyum” kelimesine çok dikkat etmeliyiz. Bu dîn kayyum olan dîndir. Ezeli bir dîndir. Zamanda, ne kadar geriye giderseniz gidin ondan başka bir dîn bulamazsınız ve ne kadar ileriye giderseniz gidin Allahû Tealâ’nın bu dînden başka bir dîni asla olmayacaktır. O, kâinatın tek dînidir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni hanif fıtratının gereğidir. Yani sadece bir tek dîni vücuda getiren Allahû Tealâ, sadece o dîni yaşayabilecek olan özelliklerle, yani hanif dînini yaşayabilecek olan hanif fıtratıyla yaratıyor bütün insanları. Öyleyse bütün insanlar hanif fıtratıyla yaratılmıştır ve Kıyâmete kadar da hanif fıtratıyla yaratılacaktır. “Dînde de değişiklik göremezsin.” demiş Allahû Tealâ. Yani, Allahû Tealâ, kıyâmete kadar, sadece bu fıtratla yarattığı insanların yaşayabileceği yegâne dîn olan hanif dînini emredecektir. Hanif dîni kayyum olan dîndir.
9/TEVBE-36: İnne iddeteş şuhûri indallâhisnâ aşera şehren fî kitâbillâhi
yevme halakas semâvâti vel arda minhâ erbeatun hurum(hurumun) zâliked dînul
kayyimu fe lâ tazlimû fîhinne enfusekum ve kâtilûl muşrikîne kâffeten kemâ
yukâtilûnekum kâffeh(kâffeten), va'lemû ennallâhe meal muttekîn(muttekîne)
Muhakkak ki; Allah’ın kitabında (ifade edildiği üzere)
ayların adedi, Allah’ın indinde semaların (göklerin) ve yerin yaratıldığı gün
(zaman) 12’dir (12 olarak dizayn edilmiştir). Onlardan dördü haram (aylar)dır. Bu
(dîn), kayyum olan dîndir. Artık onların içinde (o aylarda) nefslerinize
zulmetmeyin. Onların hepinizle savaştığı gibi müşriklerin hepsiyle savaşın. Ve
biliniz ki, muhakkak Allah, takva sahipleri ile beraberdir.
12/YÛSUF-40: Mâ ta’budûne min dûnihî illâ esmâen semmeytumûhâ entum ve
âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultân(sultânin), inil hukmu illâ
lillâh(lillâhi), emere ellâ ta’budû illâ iyyâh(iyyâhu), zâliked dînul kayyimu
ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Sizin ondan başka taptıklarınız, Allah’ın kendilerine bir delil indirmediği, sadece siz ve babalarınızın onu isimlendirdiğiniz (putlardan) başka bir şey değildir. Hüküm ise ancak Allah’a aittir. Sizin O'ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti. İşte bu kayyum (Âdem A.S)’tan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîndir. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
Sizin ondan başka taptıklarınız, Allah’ın kendilerine bir delil indirmediği, sadece siz ve babalarınızın onu isimlendirdiğiniz (putlardan) başka bir şey değildir. Hüküm ise ancak Allah’a aittir. Sizin O'ndan başkasına ibadet etmemenizi emretti. İşte bu kayyum (Âdem A.S)’tan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîndir. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
18/KEHF-2: Kayyimen li yunzire be'sen şedîden min ledunhu ve yubeşşirel mu'minînellezîne
ya'melûnes sâlihâti enne lehum ecren hasenâ(hasenen).
(Kur’ân-ı Kerim), kayyum (kıyâmete kadar devam edecek) olarak, katından şiddetli azapla uyarmak ve salih amel yapan
mü’minlere en güzel ecrin onların olduğunu müjdelemek için (indirildi).
30/RÛM-43: Fe ekim vecheke lid dînil kayyimi min kabli en ye’tiye yevmun
lâ meredde lehu minallâhi yevmeizin yassaddeûn(yassaddeûne).
Öyleyse Allah’ın onu geri döndürmeyeceği o gün (kıyâmet günü)
gelmeden önce vechini, kayyum (ezelden ebede kadar devam edecek) olan dîn
için ikame et (kıyamda tut). İzin günü onlar bölük bölük ayrılırlar.
98/BEYYİNE-5: Ve mâ umirû
illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz
zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Ve onlar, Allah için
hanifler olarak dînde halis kullar olmaktan (nefslerini halis kılmaktan) ve
namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte
kayyum dîn (kıyâmete kadar devam edecek dîn) budur.