Hâbil - Kâbil Kıssası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hâbil - Kâbil Kıssası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2016 Pazar

Hâbil - Kâbil Kıssası

                              Hâbil - Kâbil Kıssası

            Rivayete göre, Hz. Âdem ile Hz. Havvâ’nın yirmi defa biri kız biri erkek olmak üzere ikiz çocukları dünyaya geldi. Allahû Tealâ, insanoğlunun neslinin devamı için Hz. Âdem’e, evlatlarını birbiriyle nikâhlamasını ilham etti. Bu ilahî emre göre, erkek çocuklar ikiz olarak beraber doğdukları kız kardeşlerinin dışındaki kız kardeşlerden biri ile evlendiler. Hz. Âdem ile Hz. Havvâ’nın ilk çocukları Kâbil ve ikiz kızkardeşi ve ikinci çocukları ise Hâbil ve ikiz kızkardeşidir. Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde anlatılmaktadır;

5/MÂİDE-27: Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı iz karrabâ kurbânen fe tukubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar(âhari) kâle le aktulenneke, kâle innemâ yetekabbelullâhu minel muttekîn(muttekîne).
Ve onlara Adem’in iki oğlunun haberini (kıssasını, aralarında geçen olayı) hakkıyla oku, Allah’a yaklaştıracak kurban sunmuşlardı, (Kurban) ikisinin birinden kabul edilir ve diğerinden ise kabul edilmez. (Kurbanı kabul edilmeyen) “Seni mutlaka öldüreceğim” dedi. O da, “Allah sadece takvâ sahiplerinden kabul eder.” dedi.
            Allahû Tealâ bu âyette Kabil'in Habil'i öldürmeden evvelki durumu anlatıyor. Kabil ve Habil, ikisi de, kurban sunuyorlar Allahû Tealâ'ya ama sadece Habil'in kurbanı kabul ediliyor, Kabil'inki kabul edilmiyor. Fena halde içerleyen Kabil “Seni öldüreceğim.” deyince Habil de “Allah sadece takva sahiplerinden kurban kabul eder.” diyor. Takva sahibi olmak kurban konusunda son derece önemli olan bir farzdır. Allahû Tealâ ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder.
5/MÂİDE-28: Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktuleke, innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).
“Gerçekten, eğer sen, beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Muhakkak ki ben, âlemlerin Rabb’i olan Allah’tan korkarım.”

5/MÂİDE-29: İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashâbin nâr(nâri), ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).
“Gerçekten ben, benim günahım ile kendi günahını yüklenmeni, böylece ateş halkından olmanı dilerim. Ve zâlimlerin cezası, işte budur.”

5/MÂİDE-30: Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn (hâsirîne).
Bunun üzerine nefsi, onu, kardeşini öldürmeye kandırdı (kolay ve zevkli gösterdi). Böylece onu öldürdü, sonra hüsrana uğrayanlardan oldu.

5/MÂİDE-31: Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîhi kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn (nâdimîne).

Sonra, Allah, ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana, bu karga gibi olup böylece kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi oldum?” dedi. Sonra da pişman olanlardan oldu.