SIRATI MUSTAKÎM NEDİR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SIRATI MUSTAKÎM NEDİR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2019 Cumartesi

SIRATI MUSTAKÎM NEDİR, HİDAYET NEDİR?

SIRATI MUSTAKÎM NEDİR, HİDAYET NEDİR?

Öyleyse Sıratı Mustakîm nedir? Allah'a ulaştıran yoldur. Bu "Allah'a ulaştıran yol." ifadesi bir gerçek mi? Evet.

4/NİSÂ-175: Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).


Allahû Tealâ açık bir sekilde En'âm Suresinin 88. âyet-i kerimesinde:

6/EN'ÂM-88: Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ibâdihî, ve lev eşrakû le habita anhum mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
İşte bu Allah’ın hidayetidir. Kullarından dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve eğer şirk koşsalardı, elbette yapmış oldukları şeyler heba olurdu (boşa giderdi).


"Sıratı Mustakîm, Allah'ın hidayet yoludur ki, Allah bu yolla kullarından dilediğini hidayete erdirir." diyor.

Demek ki Sıratı Mustakîm insanları hidayete erdiren yolun adıdır.

Hidayet nedir? İnsan ruhunun Allah'a ulaşmasıdır.

İşte Bakara Suresi 120. âyet-i kerime:

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (Allah’ın Kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.”. Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah’tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.


Âli İmran 73:

3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).


Kehf 17:

18/KEHF-17: Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.


Öyleyse hidayet, insan ruhunun ölümden evvel Allah'a ulaşması, Sıratı Mustakîm ise insanları Allah'ın hidayete ulaştırdığı yoldur. Demek ki Sıratı Mustakîm, insanları Allah'a ulaştırıyor, hidayete erdiriyor yani Allah'a ulaştırıyor.

Ne kadar hazin bir tecellidir ki biz, günde 45 defa Fatihâ Suresi okuruz ve Fatihâ Suresinde hepimiz Allahû Tealâ'ya:

"İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme): (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır)." deriz.

Ama Sıratı Mustakîm kavramı, iblisin insanlara olan telkini ile karmaşık bir kavram, bir şey ifade etmez bir kavram haline getirilmiş. Sıratı Mustakîm'in ne olduğunu sorun din adamlarına, karşılık alacaksınız: "Doğru yoldur."

Eğer sizler de insanların bu genel teamülüne uygun olarak, Sıratı Mustakîm'e doğru yol derseniz, bu doğru yol tabirinin yetmezliğini ifade etmek isterim. Allahû Tealâ Kur'an-ı Kerim'de hiç bir konuyu yuvarlak laflara bırakmamıştır. Dolayısıyla Sıratı Mustakîm kavramı da kesinleşmiştir Kur'an-ı Kerim'de. Sıratı Mustakîm, insanların ruhlarını ölmeden evvel de, ölümden sonra da Allah'a ulaştıran yolun adıdır. Bir tek temel maksada dönük bir yoldur bu.

Muzzemmil 8:
 
73/MUZZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O’na ulaş.

Mu'minûn 17:
 
23/MU'MİNÛN-17: Ve lekad halaknâ fevkakum seb'a tarâika ve mâ kunnâ anil halkı gâfilîn(gâfilîne).
Ve andolsun ki Biz, sizin üzerinizde 7 yol yarattık ve Biz, yaratmaktan gâfil değiliz.


Zemin kattan 1. kata kadar birinci tarîk ve bütün katları birbirine bağlayan yedi tane tarîk (yedi tane yol) toplamı tarîkı Mustakîmdir. Buna Sidret-ül Münteha'dan sonrasını ilave ederseniz Sıratı Mustakîm oluyor. Sıratı Mustakîm, insanların ruhlarını zemin kattan alan, Allah'a kadar ulaştıran yolun adıdır. "Doğru yol" kavramı bu sebeple bir şey ifade etmiyor.

Öyleyse siz Allahû Tealâ'ya günde 45 defa "Ya Rabbi bizi Sıratı Mustakîm'e ulaştır." diyorsanız, sizin Sıratı Mustakîm'e ulaşmanız mutlaka Allah'a ulaşmak olduğu cihetle, siz Allah'a her gün günde tam 45 defa: "Ya Rabbi beni Zat'ına ulaştır." diye dua ediyorsunuz.

Bundan 14 asır evvel sahabe Allah'a verdikleri yeminleri, misakleri ve ahdleri yerine getirmişlerse bunu niçin yaptılar? Allah'ın farz hükümlerine riayet etmek için. Kim bunları yerine getirmezse, Kur'an-ı Kerim'deki farzlara riayet etmemiş olur. Farz hükümleri çiğnemiş olur. Öyleyse Allahû Tealâ'nin farzlarına dikkatle bakın ki, bundan 14 asır evvel bütün sahabe bu farzlara riayet ettiler.