HANIMLARIN EŞLERİNE KARŞI DAVRANIŞLARI
Konumuz:
hanımların aile yapısı içerisindeki vazifeleri ve sorumlulukları.
Bütün
insanlar aile adı verilen bir müessesenin varlığı sebebiyle hayattadırlar.
Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşan , Allah’ın kutsal kıldığı bir yuvayı
ifade eder.Her aile bireyinin birbirine karşı vazifeleri vardır. Babaların;
annelere ve çocuklarına karşı, hanımların; kocalarına ve çocuklarına karşı,
çocukların; hem birbirlerine hem de annelerine ve babalarına karşı vazifeleri
söz konusudur.
Allahû
Tealâ, erkeği hanımdan farklı yaratmıştır. Kur’ân-ı Kerim; erkeğin aile reisi
olduğunu ifade etmektedir.
İnsanlar;
fizik vücut, nefs ve ruh olarak 3
vücutla halk edilmiştir (yaratılmıştır). Fizik vücudumuz halk edildi, nefsimiz
sevva edildi, ruhumuz da üfürüldü. Çünkü insanın ruhu vücudundan ayrılıp Allahû
Tealâ’ya ulaştığı zaman artık nefs ve fizik vücud beraber kalır. Kişinin ruhu
Allah’ta olur.
Bayanların,
aile fertlerine karşı özellikle eşlerine karşı vazifeleri vardır. Bunların
başında bir hanımın eşine karşı duyması lâzımgelen saygı müessesesidir. Bir
hanım eşini sevdiği gibi saygı da
duymalıdır. Bu saygı, ölçülü bir dizayn içerisinde gerçekleşecektir.
Davranış biçimlerinin ailede başkalarına
yansıması, onlara sıkıntı verecek olan bir pozisyonu hiçbir zaman
içermemelidir. Kişinin eşine, çocuklarına, aileyle beraber yaşayan anne ve
babalarına karşı olan davranışlarında hiç kimseyi üzmeyen kırmayan bir dizaynı
ifade etmelidir. Allahû Tealâ’nın temel emri; kişinin kocasına karşı saygılı
bir davranış bütünlüğü içinde olmasıdır.
Hanımlar!
Allahû Tealâ’nın emrini unutmamalısınız. Aile de yuvanın reisinin eşiniz
olduğunu bilmelisiniz. Hanımlar beylerinin yardımcısıdır. Ondan daha üstün değildir.
İnsanlar bir
mahlûktur. Hanımlar da beyler de hangi şartların içinde olurlarsa olsunlar
Allah’ın yaratıklarıdır. Dolayısıyla eşler Allah’a karşı vazifelerini hep önde
tutmalıdır. Eğer eşler tasavvuftaysa erkek de kadın da Allah’ın emirlerini
yerine getirmekle mükelleftir. Eşler evlerinde
bulunduğu sürece namazlarda bir beraberliği vücuda getirmelidirler.
Allahû Tealâ’nın namaz vakitleri üzerine emri; eşiniz de evdeyse namazları
beraber kılmaktır. Bütün evlerde erkekler imam olacak hanımlar da çocuklar da
ona tâbî olacaklardır.
Osmanlı ailesinin temelinde namazın topluluk
şeklinde kılınması vardır. Bütün namazların mutlaka vaktinde ve evin en yaşlısı
imam olarak kıldırırdı. Günümüzün aile yapısında sadece anne baba ve
çocuklardan ibaret olan bir tablo görmekteyiz. Genel yapıda, bu tabloya babanın
anne ve babası bu tabloya annenin babası ve annesi eklenmemektedir. Onlar ayrı
bir evde kendi hayatlarını yaşamaktadırlar. Zamanımızın aile düzeni bu
şekildedir. Bu şekilde olsa da eşler hem kendi ailesine hem beylerinin ailesine
karşı vazifelidirler. Onlara karşı saygı göstermek ve ziyaretlerine gitmek
zorundadırlar.
Ailenin
düzeni içerisinde erkeklerin genel görevi; hep evin dışında evin ihtiyaçlarını
temin etmektir. Eğer kadın çalışmıyorsa çocuklarla çok daha uzun bir zaman
parçasında beraber olacaktır. Öyleyse çocukların terbiyesi bayanların
üzerindedir. Çocukları şekillendirecek; onları geleceğe hazırlayacak olan
annelerdir. Çocukların üzerinde en çok emeği geçen, onları en çok seven
annelerdir. Hiçbir çocuk annesinin kendisine karşı duyduğu sevgi kadar annesine
sevgi duyamaz. Babası için de durum aynıdır. Ama genel olarak çocukların
annelerine karşı olan sevgileri babalarına karşı olan sevgilerinden fazladır.
Anneler daha çok sevilirler ve anneler de çocuklarını babalarından daha çok
severler. Genel statü böyledir. Çünkü bütün çocuklar annenin canından, kanından
bir parçadır.
Hanımlar, eşinize karşı vazifelerden biri de
ona hizmet etmektir. Kişilerin eşleri tasavvufu yaşamayabilir. İçki içen, kumar
oynayan, çeşitli kötü alışkanlıkları edinmiş olabilir. Hanımlar bu eşlerine de
saygı göstermelidirler. Eğer siz onlara evinizde ona yaşatacağınız mutluluğu
evin dışında hiçbir yerde yaşayamayacağını güzel davranışlarla ispat
edebilirseniz, o zaman eşinizin evine daha çok bağlanmasını belki kötü
alışkanlıklarından da vazgeçmesini temin edebileceksinizdir.
Hanımlar
eşleriyle bir sevgi bağı içinde olmalıdır. Eşini sevmelidir. Her şeyden evvel sevgi söz konusu olmalıdır.
Eşi yanlış davranışlarda bulunabilir. Bu o kişinin hakkı değildir. Ama hakkını aşan,
yanlış davranışlarda bulunabilir; kumar oynamaktadır, içki içmektedir, sigara
alışkanlığı vardır, kötü arkadaşları vardır… Eğer böyle bir dizaynda eşler
güzel bir davranış sergileyebilir bütün bu hatalarına rağmen onu sevdiğini her
davranışı ile ispat edebilir onu güzele döndürmek için bir gayretin sahibi
olursa, ona karşı toleranslı davranırsa bu davranışlarını sonlandırabilir.
Çünkü eve sarhoş gelen bir erkek normal standartların dışında bir davranış
biçimleri dizisi sergileyebilir. O sırada normal birisi değildir. Alkolün
tesiri altındadır. Belki bir köşede sızıp kalacaktır. Hanımlar o sırada iyi
davranmalıdır. Hanımlar içki içse de eşlerini sevdiğini davranışları ile göstermelidir. Ama içki içmediği, kumar oynamadığı
takdirde ona karşı olan sevgisinin ve saygısının daha ötelere yükseleceğini de
davranışları ile anlatmalıdır. Öyle bir kadın olmalısınız ki daha iyisi
eşinizin etrafında bulunamasın. Eşinize her açıdan bütün güzellikleri
sergilemelisiniz.
Bir aile
yuvası birlik, beraberlik ister. Çocuklar her iki kişinindir. Çocukların üzerinde eşlerin de hakkı vardır. Her zaman eşinize saygılı bir
şekilde ondan yana, beraber ve onun yanında olun. Yanlış davranışlarını ona
kızıp, öfkelenip, bağırarak, çağırarak yok edemezsiniz. Ama bir gün güzel
davranışlarınız kötülüklerin sona ermesinin temel sebebi olacaktır.
İnsanlar
çoktan Allah’ın güzelliklerini unutmuşlardır. Kapıların önünden pislik aktığını
hiç unutmayın. Herkese karşı kötü şeyler düşünen, asık suratlı insanlar artık
çoğunlukta. Halk artık bir kaosa doğru yürümektedir. Böyle bir ortamda eşinizin
yanlış alışkanlıklar edinmesi çevrenin tabi halinin yalnızca ona yansıması
halidir.
Eğer beylerin
kahve alışkanlıkları varsa bunun mânâsı; eşiniz evinde kahvedeki hayatını
bulamayıp, kahveyi tercih etmesidir. Eşinizin tercihi açıktır. Eşiniz ya
kahveyi tercih eder ya da evi tercih eder. Eğer eşiniz kahveyi tercih edip;
orada bulunuyor; kumar oynamaya devam
ediyor; eve gelmiyorsa o zaman mutlaka bunda sizin payınıza düşen bir şeyler
vardır. Onları araştırmalısınız. Eşinizi eve bağlayacak olan davranış biçimleri
dizisini eşinize sunmalısınız. Evinin, çocukları ve eşiyle beraber kahveden çok
daha güzel bir yer olduğunu, ona ispat etmelisiniz. Böyle yaptığınız takdirde
eşiniz eve bağlı olacaktır. Onun kötü davranışlarına aynı kötülükle cevap
vermemelisiniz. Onu sakinleştirmeye çalışmalısınız.
Genç
kardeşlerimiz aile kurmak için talep sahipleridir. Ama eşlerini tasavvuftan
seçmemeleri gerektiğini söyleyen arkadaşları söz konusu oluyor. Hanımların
eşlerini hiçe sayarak onlardan izin almadan hizmet yapmaları söz konusu oluyor.
Bu da büyük bir hatanın yapılmasına sebep oluyor. Aile birliğinin bozulması,
saygı ve sevgi değerlerinin bozulması söz konusu oluyor. Eşinizle hizmet
yapmayı karşı karşıya getirmek hatalı bir davranış biçimidir. Eşinizi
saymadığınızı, ona değer vermediğinizi söylemek, davranışlarınızla bunu ortaya
koymak en büyük yanlışlardan bir tanesidir. Hiçbir kadına bu tarzda bir şeyi
eşine söylemesi yakışmaz. Allah yolunda böyle bir davranış biçimi hiçbir zaman
geçerli değildir. Beyler, tasavvuftan oldukları için böyle bir konuda
hanımlarına müsaade edeceklerdir. Hiçbir bey, eşinin karşısına geçerek: “Ben
seni tanımam. Sen bana karışamazsın. Ben aldığım emri mutlaka yerine
getiririm.” demesinden hoşlanmaz. Hiçbir zaman Allah’ın emri: “Kocanıza karşı
gelin, onu hiçe sayın ve Allah yolunda hizmet edin!” değildir. Allah yolunda
hizmet, herkesin kalbi kazanılarak yapılır. Allah’ın katında kıymetli bir
hizmet; kalp kırılarak, insanları küçük düşürmek suretiyle yapılmaz. Onun
rızasını kazanmak sizin elinizdedir. Tasavvufta olan eşinize güzel
davrandığınız zaman niçin size karşı çıksın? Eşiniz sizin nereye gittiğinizi
bilir. Orasının hangi şartlarda olduğunu, eşinin orada nasıl korunacağını
bilir. Muhteva bir bütündür. Öyleyse bu her iki kişi için pozitif tabloyu,
nefsinizin kibir afetine paralel olarak paralize etmeniz büyük bir
yanlışlıktır.
Eşiniz sizin
üzerinizde tasarruf, hak sahibidir. Siz o hakkı yerle bir etmemelisiniz.
Eşinizi, ait olduğu yerden aşağıya düşüremezsiniz. Açık bir şekilde onu adam
yerine koymayarak, hiçe sayarak “Ben dilediğimi yaparım” demek suretiyle
eşlerinizi ne kadar küçülttüğünüzün farkında mısınız? Onları bu tarzda bir
davranışla küçültmekten elinize ne geçer? Beyleriniz tasavvuf hayatını yaşamaya
çalıştıkları için belki sizinle bu konuda tartışmayıp dediklerinizi istemeden
de olsa hizmete olan saygılarından kabul ederler. Ama aslında eşlerinizde
tasavvufta bunu sevgiyle yapabilirler. Nefsinize kapılıp yaptığınız davranışlar
sebebiyle bir hizmete sahip çıktığınız zaman, arkanızda üzgün, öfkeli,
sıkıntılı, gururu kırılmış eşler bırakırsınız. Allah’ın davranış biçimlerindeki
emri bu şekilde değildir. Tasavvuftan olan eşler siz güzel davranış biçimi
sergilediğinizde size karşı gelmeyeceklerdir. Ama davranışlarınız zorla onları
karşı gelecek noktaya itip bir köşeye sıkışıyorlarsa tasavvuf bu mu diye
düşünürler.
Aile
birliğinin yara almaması gerekir. Evin içindeki baba evin reisidir. Allah
karşısında ailede hanımlardan daha fazla bir yeri vardır. Allah’ın olaya
bakışında erkek aile birliğinin sahibidir. Daha üst noktada bir yerdir. Ailede,
eş, çocuklar ve anne bir bütündür. O bütünün bir parçasısınızdır. Hangi
şartların içinde olursanız olun, eşiniz tasavvuf hayatını yaşamak istese de
istemese de Allah’ın dostlarını eşinizle bir tercih müessesesi olarak
tartışmamalısınız. O zaman eşler kırılır. Onları küçültmüş ve yanlış bir zannın
içine itmiş olursunuz. O zaman onlar küçüldüklerini hissederler. Böyle bir
hissi duymakta da haklıdırlar.
Tasavvufta
olan eşinizin sizin gidişinize, hizmetinize, sohbet dinlemenize engel olmaması
eşyanın tabiatına en uygun sonuçtur.
Onların iç dünyasında onlar için izin vermek söz konusudur. Ama siz onları
davranışlarınızla küçültmemeniz gerekir. Onu ikinci sınıf bir insanmış gibi
düşünmemeniz gerekir. Hanımlar dışarıda da evlerinde de çalışıyorlar diye: “Ben
de eve ekmek getiriyorum” erkeklerden daha üstün bir noktada oldukları imajını
vermeye çalışmamalıdırlar. Bu yanlış bir davranış biçimidir.
Zamanımızda
erkeklerin de hanımların da çalışması normal bir dizayndır. Bayanlar dışarıda
çalıştıktan sonra ev işleri de yapıyor, bu doğrudur. Ama eşinizden üstün
olduğunuzun bir ispatı değildir. Bu çalışmalarınızı zevk haline getiriniz. O
zaman eşinizle bu tarz tartışmalara hiçbir zaman girmezsiniz. Bayanların bu
tarz davranışlardan erkekler çok şikayet etmektedir. Çünkü bu davranış
biçimleri sebebi ile incinmişlerdir. Öyleyse hanımlar ailede tasavvufa yakışır
bir eş ve anne olmaya çalışmalıdırlar. Öyleyse
tasavvufa yakışır bir hanım olmaya çalışacaksınız. Çocuklarınızın annesi ve
eşinizin hanımı.
Hanımlar!
Eşinize aile içinde müstesna bir yer vermelisiniz. Davranış biçimlerinde
hatalar olabilir. Onu ayrıca mütâlea etmek gerekir. Beyiniz size karşı haksız
bir davranışlarda bulunabilir. Böyle bir durumda ona karşı onun beklemeyeceği,
sevgi dolu bir davranış biçimi ortaya koyarsanız, onun yanlış gördüğü olayı
hangi şartlar altında nasıl vücuda getirdiğinizi ona kızmadan sinirlenmeden
anlatırsanız birbirinden ayrı birçok olayda eşinizin size karşı artık o kadar
sert bir gözle bakmadığını görürsünüz. Unutmayın her erkek karısından hesap
sorma hakkının sahibidir. Hanımlar için de aynı şey söz konusudur. İşte
yanlışlık burada başlıyor. Hesap sormak dediğimiz zaman kaşları çatık,
insanları azarlayan hatta döven insanlar söz konusu olmamalıdır. Bu çok yanlış
bir davranış biçimidir. Burada büyük bir yanlışlık var demektir. Eşinizin size
hesap sormasına meydan vermeden siz her zaman ona hesap verin. Her zaman ne
yaptığınızı nereye gittiğinizi hangi konularda ne kadar para harcadığınızı ona
siz söyleyin. Her kadın kocasının ailenin reisi olduğunu hatırlamalıdır. Kabul
etmelidir. Onu şu veya bu sebeple kaybetseniz kaybettiğiniz zaman önemini idrak
edersiniz. Marifet onu kaybetmeden şu dünya hayatını yaşarken onu ait olduğu
yere oturtmalısınız.
Bütün
bu yanlış davranışların sebebi nefsinizin yüzünden değil mi? Bir kadın
kendisini kocasından üstün görüyorsa o zaman bu, nefsinin kibir afetinin, gurur
afetinin bir neticesidir. Kişi kendini üstün görse bile bunu ona ispat etme
çabasında bulunması yanlış bir davranış biçimidir. Eşinizle en güzel
standartlarda geçinmek de en kötü
standartlarda geçinmek de söz konusudur. Her zaman ne kadar güç şartlar altında
yaşayan kadınlar olduğunu düşünün. Eşinize onun bir hükmü olmadığını ispata
çalışmanız Allah huzurunda büyük bir yanlıştır. Böyle bir davranış biçimi sizi
Allah’ın karşısında yüceltmez. Aksine kişiyi küçültür, alçaltır. Allah’ın size
verdiği her şey aile yuvasının bölünmez bir parçasıdır. Sizin olan her şey aynı
zamanda ailenizindir. Öyleyse çocukların üzerinde eşiniz de sizin kadar hak
sahibidir. Ama eşyanın tabiatına uygun olarak, yaradılış olarak sizin kadar
sevgi sahibi değildir.
Her
hanıma ayrı ayrı söylüyorum; eşlerinizi küçültmeyin. Onları yüceltmeye çalışın.
Davranış biçimlerinizle onların üzerinde veya aynı seviyede olduğunuzu değil;
beyinizin üstün olduğunu ona ispat edici davranışlarda bulunduğunuzda ne
kaybedersiniz? Öyleyse eşinizle öyle bir davranış biçimi içerisinde olun ki
ailenin içinde ki çocuklarınıza en güzel örneği teşkil edin. En güzel örnekler
olmayı sağlayın. Her zaman sulh ve sukûn içinde birbirinize karşı sevgiyle ve
saygıyla davranın.
Bayanların,
bir hizmette bulunacakları zaman eşlerinden müsaade istemelerinin birçok yolu
vardır. Burada iki tür davranış biçimi sergilenebilir. Biri: “Ben gidiyorum”
demek. Diğeri ona durumu anlatarak ve rızasını alarak kalbi tatmin olmuş
şekilde gitmektir İkisi aynı şey midir? Birincisinde kırılmış, size öfke duyan, küçültülmüş
olduğunu hisseden bir insan arkanızda bırakmış olursunuz. Öyleyse böyle bir
davranış biçimini asla ortaya koymamalısınız. Onun size kötü davrandığını
varsayalım ki birçok evde bu olay bir vakadır. Bu negatif faktörü pozitife
çevirmek gene kadının elinde değil midir? O size öfkelense de siz ona
öfkelenmeden doğruları aktarabilseniz onu ikna etmeye çalışabilseniz birçok
defa bunu başarabildiğinizi göreceksiniz. Çocukların da anne babalarının kavga
etmesi halinde negatif etkilenmiş olduklarını her zaman biliyorsunuzdur. Onları
pozitif etkilemek sizin davranışlarınızdan taşan güzelliklere bağlıdır.
Hanımlar eşlerine karşı saygılı ve sevgi dolu olacaklar. Beyler de eşlerine
karşı gene saygılı ve sevgi dolu olacaklar. Hanımın eşine karşı duyduğu sevgi,
erkeğin eşine karşı duyduğu sevgi, bunlar ailenin temel bağlayıcı
faktörleridir. Eşlerinizi mutlaka sevmelisiniz. Onları temiz tutmalısınız.
Temizliklerine, çamaşırlarının temizliğine siz yardımcı olacaksınız. Her istikamette
onların ihtiyaçlarını karşılayarak, onu temiz bir hüviyette hayatını devam
ettirir bir rotada bulundurmalısınız.
İşinden
yorgun argın gelen bir beye eğer bir kadın güler yüzle karşılayabiliyorsa, onun
halini hatırını sorabiliyorsa, terliklerini veriyorsa, ona yakın davranıp,
güzel davranış biçimi sergiliyorsa bu erkek o evde mutlu olmaz mı ?
Zaman
geçince alışkanlıklar oluşmaya başlar. Bu alışkanlıklarınıza dikkat
etmelisiniz. Alışkanlıklarınız hiçbir zaman eşinizi sizden soğutacak olan bir
negatif dalga boyuna sebebiyet vermemelidir. Eşiniz size karşı, sizin ona karşı
olan güzel davranışlarınız dolayısıyla hem saygı hem sevgi duymalıdır. Saygı
karşılıklıdır. Hanımlarının eşlerine karşı saygısı daha üst boyutta olmalıdır.
Yaradılış kanunun gereğidir. Eşlerinizi sevmeniz Allah’ın emridir. Eşlerinize
itaat etmeniz Allah’ın emridir. Allah’ın emrettiği bütün standartlarda itaat
asıldır.
Eşinizle
davranış biçimlerinizde her zaman aynı güzelliği yaşamalısınız. Onunla meşgul
olmalısınız. Davranış biçimlerinizi yadırganacak bir hüviyette değil;
tasdik edilecek bir hüviyette gerçekleştirmelisiniz. Bu şekilde
davranılmadığında yuvadan soğuma başlar. Kahvehane sevgisi başlar. Evlendiğiniz
zaman eşinizin bir kahvehane sevgisinin olduğunu düşünün. Çocuklarınız ve siz ona evinde kahvehaneden
daha güzel bir ortam sağlayabilirseniz, o bir süre sonra kahvehaneyi tercih
etmeyecektir.
Bu
muhtevaya dikkat etmelisiniz. Herkes için aile yuvası mutluluğun kaynağı
olmalıdır. Birbirinize karşı söyleyeceğiniz bir çift güzel söz, bir gülümseme,
her hangi bir konuda anlayış, tasdik, güzellikleri açıklamak, memnun olduğunuzu
belirtmek, eşinizle ilgilenmek bunların hepsini mutlaka yapmalısınız. Ailenizin
mutluluğu için bu gereklidir.
Mesela eşiniz
haksız standartlarda diyelim. Çalışmıyor. Siz evin hanımı olarak hem dışarıda
çalışıyorsunuz, ailenin geçimini sağlıyorsunuz, hem çocukların yükü sizin
üzerinizde hem de evin yükü sizin üzerinizde. Bunu devamlı bir kavga konusu
yapmak evvelâ sizin sonra eşinizin sonrada çocuklarınızın huzursuz oluşuna
sebebiyet verir. Aynı şartlarda ona güzel davranabilseniz onu güzele davet
edebilseniz bunu tekrarlamaktan bıkmasanız çevrenizdeki insanlar vasıtasıyla
eğer işsizse ona bir iş bulmaya çalışsanız ve eşinizin mutluluğu için bir
gayret içinde olsanız ne kaybedersiniz? Öyleyse bu konuya dikkatle
bakmalısınız.
Eğer eşleriniz
tasavvuftaysa sohbetleriniz ve hizmetleriniz için size engel olmayı
düşünmezler. Ama bunu bir vasıta kılıp davranışınızla eşlerinizi küçültmüşseniz
veya küçültüyorsanız nefsinizin hastalığına yeniliyorsunuz. O zaman tasavvufu
yaşamıyorsunuz demektir. Allah’ın sizden beklediği bu değildir. O zaman
eşinizden negatif tepkilerin geldiğini göreceksiniz. Ailenin sulh ve sukûn
muhtevası değişecektir. Sulh ve sukûnun yerini kavgalar, küfürler bazen dayak
alacaktır. Neden buna sebep olasınız? Öyleyse eşinizin içinde ona önem
vermediğiniz gibi bir duygunun uyanmamasını temin etmek sizlerin görevidir. O,
sizin için bir müsaade mercii olmalıdır. Böyle olduğu takdirde huzur içinde her
işinizi yapmanız mümkün olacaktır.
Hanımlar
eşlerine çok iyi davranışların içinde olmalıdır. Yuvayı yapan dişi kuştur.
Ailede ahengi saylayacak olan kocanızdan ziyade sizlersiniz. Öyleyse
çocuklarınızın üzerine kanat gerin. Onları koruyun. Onları geleceğe hazırlamaya
çalışın. Eşinizle birlikte onlara sorumluluklar verin.
Eğer siz Allah yolunda bir gayretin sahibi
olursanız göreceksiniz ki Allahû Tealâ sizlere yardım edecektir. Aynı sonucu
sulh ve sukûn içinde de sağlayabileceksiniz. Bunu sağlamak sizin sadece göreviniz
değil aynı zamanda zevkiniz olmalı diye düşünüyorum. Lâzım geleni yaptığınız
zaman bunun size sadece huzur verdiğini yaşayacaksınız.
Sevgili
anneler! Hanım öğrencilerimiz! Allah’ın huzurunda hepinizi selamlıyoruz.
Allah’ın huzurunda hepinizin ailelerinde çocuklarınızla birlikte sonsuz bir
mutluluğu bir paylaşmanızı ve hayatınız boyunca en güzeli yaşamanızı Yüce
Rabbimizden dileyerek bu dersimizi tamamlıyoruz.