Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? IV etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? IV etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2017 Cumartesi

Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? IV

Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? IV

Hadis-i şerif:
"Kıyamet gününde şerlilerin en şerlisi ilmi kendisine fayda vermeyen alimlerdir."

El yazması kitapların, dinin temeli olarak kabul edilmesi suretiyle, Allah'ın kurtuluşa erdirecek farz emirleri yerine getirilmedigi için herkes huzursuz ve mutsuz. İnsanlık alemi eğer huzursuz ve mutsuzsa bunun sebebi Tevrat, İncil ve Kur'an-ı Kerim'den uzaklaşmamızdır. Allahu Teala en çok sevdiği mahlukunun mutlu olmasını talep etmektedir. Mutluluğun baslangıcı ise ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEKTİR. Bu sebeple Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an-ı Kerim insanoğluna bir mutluluk davetiyesi olarak indirilmiştir.

Allahû Tealâ insanların mutluluğuna vetire olan ve 7 safha 4 teslimi anlatan Kutsal kitabların hükümlerine uymayan kimsenin bir din üzere olmadığını buyurmakta.

5/MÂİDE-68: Kul yâ ehlel kitâbi lestum alâ şey’in hattâ tukîmût tevrâte vel incîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum. Ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufrâ(kufran), fe lâ te’se alâl kavmil kâfirîn(kâfirîne).
De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve size Rabb’iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz birşey (bir din) üzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb’inden indirilen, mutlaka onların bir çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme.

Allahû Tealâ 3 kitaplı dine sesleniyor. Hristiyanlara (yani nasara’ya) İncil konusunda, yahudilere (yani musevilere) Tevrat konusunda sesleniyor “ siz, size indirilen kitapları yerine getirimedikçe siz hiçbir şey (bir din) üzerinde değilsiniz.“

Allahû Tealâ 3 kitaptan bahsediyor; Tevrat’tan, İncilden ve “Sana indirilen“ ifadesiyle Kur’an-ı Kerim’den bahsediyor. Allahu Teala Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da aynı emirleri vermiştir. 7 safha ve 4 teslim Tevrat’ta da, İncil’de da, Kur’an’da da farzdır. İşte  “Size indirilen kitapları uygulamadıkça“ demek, bunları uygulamamaktır.
“Size indirilen kitapları uygulamadıkça“ demesi, bu kitapların birbirinden farklı olmadığının kesin işaretidir. Kurtuluş için herkesin kendisine indirilen kitabı uygulaması lazım. O kitabın uygulanmasıysa, Allahu Teala’nın bütün kitapları bu 7 safha 4 teslimi içerdiği cihetle, 7 safha 4 teslimi uygulamak demektir.

5/MÂİDE-69: İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiûne ven nasârâ men âmene billâhi vel yevmil âhıri ve amile sâlihan, fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki, âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), ve Yahudiler, Sâbiiler ve Nasrânilerden (Hristiyanlardan) kim Allah’a ve âhir güne îmân eder ve nefsini ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi ) yaparsa onlara artık korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.

Hz.İsa da, Hz.Musa’da, Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimiz’de, Babamız Hz.İbrahim’in dinini yaşamış ve halkına onu anlatmıştır. İlk insan ve ilk peygamber olan Hz.Adem a.s.‘da Allah’ın bu tek dinini yaşamış ve herkesi o dine davet etmiştir.

Şimdi anlayabiliyor musunuz şeytan insanlara nasıl bir oyun oynamış ve onları birbirlerine düşman etmiştir. Onları birbirleri ile savaştırmış, 100 yıllar süren din savaşları olmuştur. Her dinin kendi içinde birbirleriyle olan mezhep kavgaları, insanları birbirinden uzaklaştırıp fırkalara ayırmıştır. Bu fırkaları incelediğimizde 73 tane farklı inanç grubunun oluştuğunu gördük. Oysaki Allahû Tealâ tek fırka oluşturmamızı, gruplara ayrılmamızı istiyor. Bu durumda yapmamız gereken şey, Allah’ın bu emrini yani babamız Hz.İbrahim’in hanif dinini yaşamaktır. Benim dinim, senin dinin, onun dini tartışmalarını artık geride bırakmak, hepimizin kutsal kitaplarda Allah’ın yaşamamızı emrettiği yegane dini yaşamak ana hedefimiz olmalıdır. Allah’ın hedef emirleri olan tüm kutsal kitaplarda ayetlerle emredilen 7 safha 4 teslimi yaşamakla yükümlüyüz.

Buraya kadar olan bölümde şunu gördük ki; Allah’ın bütün dînlerdeki hükmü Allah’a teslim olmaktır. Şunu bilmeliyiz ki, bütün peygamberlerin, bütün kutsal kitapların hedefleri aynıdır. O halde yapılan bütün açıklamalar sadece İslâm dünyasına değil, bütün dinlerin sahiplerine ışık tutacaktır

Tevrat’takiler de, İncil’dekiler de, Kur’ân-ı Kerim’dekiler de birbirinin aynı. Hepsi, O tek Allah’ın, her peygamberine onun yaşadığı devirde verdiği aynı bilgiler. Kitabî bilgilerde hiçbir değişiklik yok. Ama iblis, zaman içerisinde insanları Allah’ın yolundan saptırmayı ve bütün mukaddes kitapları insanlara unutturmayı başarmıştır. Kitapların bütününü mü? Hayır. Kitapların, insanları cennet saadetine ve dünya saadetine ulaştıracak olan özelliklerini unutturmuştur. İşte bunun neticesinde de museviler de, hristiyanlar da, İslâm âlemi de büyük kütleler itibariyle, (insanların %90’dan fazlası) ne yazık ki asılları unutmuşlardır.





20 Temmuz 2016 Çarşamba

Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? IV

                        Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor? 

Allahû Tealâ insanların mutluluğuna vetire olan ve 7 safha 4 teslimi anlatan Kutsal kitabların hükümlerine uymayan kimsenin bir din üzere olmadığını buyurmakta.

5/MÂİDE-68: Kul yâ ehlel kitâbi lestum alâ şey’in hattâ tukîmût tevrâte vel incîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum. Ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufrâ(kufran), fe lâ te’se alâl kavmil kâfirîn(kâfirîne).
De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve size Rabb’iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz birşey (bir din) üzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb’inden indirilen, mutlaka onların bir çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme.

Allahû Tealâ 3 kitaplı dine sesleniyor. Hristiyanlara (yani nasara’ya) İncil konusunda, yahudilere (yani musevilere) Tevrat konusunda sesleniyor “ siz, size indirilen kitapları yerine getirimedikçe siz hiçbir şey (bir din) üzerinde değilsiniz.“

Allahû Tealâ 3 kitaptan bahsediyor; Tevrat’tan, İncilden ve “Sana indirilen“ ifadesiyle Kur’an-ı Kerim’den bahsediyor. Allahu Teala Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da aynı emirleri vermiştir. 7 safha ve 4 teslim Tevrat’ta da, İncil’de da, Kur’an’da da farzdır. İşte  “Size indirilen kitapları uygulamadıkça“ demek, bunları uygulamamaktır.
“Size indirilen kitapları uygulamadıkça“ demesi, bu kitapların birbirinden farklı olmadığının kesin işaretidir. Kurtuluş için herkesin kendisine indirilen kitabı uygulaması lazım. O kitabın uygulanmasıysa, Allahu Teala’nın bütün kitapları bu 7 safha 4 teslimi içerdiği cihetle, 7 safha 4 teslimi uygulamak demektir.

5/MÂİDE-69: İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiûne ven nasârâ men âmene billâhi vel yevmil âhıri ve amile sâlihan, fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki, âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), ve Yahudiler, Sâbiiler ve Nasrânilerden (Hristiyanlardan) kim Allah’a ve âhir güne îmân eder ve nefsini ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi ) yaparsa onlara artık korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.

Hz.İsa da, Hz.Musa’da, Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimiz’de, Babamız Hz.İbrahim’in dinini yaşamış ve halkına onu anlatmıştır. İlk insan ve ilk peygamber olan Hz.Adem a.s.‘da Allah’ın bu tek dinini yaşamış ve herkesi o dine davet etmiştir.

Şimdi anlayabiliyor musunuz şeytan insanlara nasıl bir oyun oynamış ve onları birbirlerine düşman etmiştir. Onları birbirleri ile savaştırmış, 100 yıllar süren din savaşları olmuştur. Her dinin kendi içinde birbirleriyle olan mezhep kavgaları, insanları birbirinden uzaklaştırıp fırkalara ayırmıştır. Bu fırkaları incelediğimizde 73 tane farklı inanç grubunun oluştuğunu gördük. Oysaki Allahû Tealâ tek fırka oluşturmamızı, gruplara ayrılmamızı istiyor. Bu durumda yapmamız gereken şey, Allah’ın bu emrini yani babamız Hz.İbrahim’in hanif dinini yaşamaktır. Benim dinim, senin dinin, onun dini tartışmalarını artık geride bırakmak, hepimizin kutsal kitaplarda Allah’ın yaşamamızı emrettiği yegane dini yaşamak ana hedefimiz olmalıdır. Allah’ın hedef emirleri olan tüm kutsal kitaplarda ayetlerle emredilen 7 safha 4 teslimi yaşamakla yükümlüyüz.

Buraya kadar olan bölümde şunu gördük ki; Allah’ın bütün dînlerdeki hükmü Allah’a teslim olmaktır. Şunu bilmeliyiz ki, bütün peygamberlerin, bütün kutsal kitapların hedefleri aynıdır. O halde yapılan bütün açıklamalar sadece İslâm dünyasına değil, bütün dinlerin sahiplerine ışık tutacaktır

Tevrat’takiler de, İncil’dekiler de, Kur’ân-ı Kerim’dekiler de birbirinin aynı. Hepsi, O tek Allah’ın, her peygamberine onun yaşadığı devirde verdiği aynı bilgiler. Kitabî bilgilerde hiçbir değişiklik yok. Ama iblis, zaman içerisinde insanları Allah’ın yolundan saptırmayı ve bütün mukaddes kitapları insanlara unutturmayı başarmıştır. Kitapların bütününü mü? Hayır. Kitapların, insanları cennet saadetine ve dünya saadetine ulaştıracak olan özelliklerini unutturmuştur. İşte bunun neticesinde de museviler de, hristiyanlar da, İslâm âlemi de büyük kütleler itibariyle, (insanların %90’dan fazlası) ne yazık ki asılları unutmuşlardır.

Bunun manası şudur: Her peygamber; açıklamalarını yaptıktan sonra, insanları hidayete erdirdikten sonra devirler geçmeye başlıyor. Geçen devirler içerisinde o peygamberlere Hakk’ın indirdiği bütün hakikatleri, iblis adım adım insanlara öğrettiği ve onların başka insanlara öğrettiği yanlış öğretileriyle yok ediyor, şeklini değiştiriyor ve unutturuyor. özellikle insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıracak olan temel faktörleri yok ediyor. İstediği şey, bütün insanları kendisiyle beraber cehenneme götürmek. Ve insanların dünya mutluluğunu yaşamalarına mani olmak.

Eğer museviler Tevrat’ın temelindeki Allah’a teslim olmak standartlarına tâbî olsalardı mutlaka mü’min olacaklardı. Önce Allah’a ulaşmayı dileyeceklerdi, sonra da mutlaka mürşidlerine ulaşacaklardı. Peygamber Efendimiz (S.A.V) devrinde de musevîlerin, hristiyanların arasında mürşidler vardı. Ve her devirde de var olmuşlardı. Hz. Musa’dan Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e gelene kadar hep mürşidler vardı ve hepsi kendi mürşidlerinden el alarak devirlerini tamamladılar. Peygamber Efendimiz (S.A.V) devrine kadar geldiler ama musevîlerin içinde de, hristiyanların içinde de bunların sayısı tabiatıyla çok azdı. Bugün İslâm’ın içinde de sayıları çok azdır.

Her peygamber, her resûl, kendi devrinde, kendine düşen vazifeyi yapar, sonra ölür. Ondan sonra gelen devirde, o kavimde mutlaka hemen bir resûl vazifeli kılınır. Ama o artık bir nebî değildir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra bütün kavimlerde resûller hep var olmuştur. Ve bugün ne yazık ki o resûllerin söyledikleri reddedilmektedir.

İşte gelecek günlerde bütün insanlar öğrenecekler ki; Kur’ân-ı Kerim, İncil, Zebur, Tevrat, bütün peygamberlere indirilenler, hepsi birbirinin aynıdır. Aynı şeriati yüklenmişlerdir. İşte bu âyetler, aynı hususları tekrar tekrar açıklamak üzere Allahû Tealâ tarafından indirilmiştir.

Allahû Tealâ, kitapları olan Tevrat’ta ve İncil’de sahâbeden bahsetmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Musa’dan, ona tâbî olanlardan; Hz. Davud’dan, ona tâbî olanlardan; Hz. İsa’dan, ona tâbî olanlardan; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den ve O’nun sahâbesinden bahsetmektedir. Ve her resûlden, her nebîden Allahû Tealâ “nebîler, resûller” olarak bahsediyorsa, Kur’ân-ı Kerim’de verdiği peygamber, nebî ve resûl isminin herbirisine aynı şeyleri söylemiştir.

Bütün kavimlerde şu anda Allah’ın resûlleri yaşamaktadır. İşte dînlerin birleştirilmesi onlarla gerçekleşecektir.

Allahû Tealâ, Tevrat’taki hükümleri tatbik edenlerin, musevîler arasındaki mü’minler olduğunu ve “onlar mü’min değillerdir”, dediklerinin hükümleri tatbik etmeyenler olduğunu söylüyor.

Tıpkı Kur’ân-ı Kerim’de emredildiği gibi insanlar, Allah’a ulaşmayı dileseler, Allah onlara mürşidlerini mutlaka gösterecektir. Ona tâbî olsalar Allahû Tealâ’dan 10 tane ni’met alarak, mutlaka mü’min olacaklardır. Bunun gibi, hristiyanlar için de, musevîler için de aynı şey geçerlidir. Ve herbirinin içlerinde mutlaka hayatta olan Allah’ın mürşidleri vardır.

Allahû Tealâ, Tevrat’ın aslı için aynı şeyi söylüyor. Ve bütün peygamberlerin temel vasfının Allah’a teslim olmak olduğu da burada açıklanmaktadır. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e indirilen Kur’ân-ı Kerim’de, “Dîn İslâm’dır.” hükmünü bulursunuz. Çünkü İslâm, Allah’a teslim olmak demektir.

O hüküm verenler, korumakla görevli oldukları şeyle hüküm vermişlerdir. Zaman içinde bu konu şekil değiştirmiştir. İnsanlar artık korumakla görevli oldukları bir noktaya dikkat etmemeye başlamışlardır. Halbuki bütün devirlerde hem nebîler, hem resûller, hem de mürşidler, Allah’ın temel hükümlerini korumakla vazifelidirler.

Öyleyse görülüyor ki; aradan asırlar geçmiş ve iblis herşeyi değiştirmeyi başarmıştır. Böyle bir dizaynda Allahû Tealâ’nın kitapları arasındaki hükümlerin, özelliklerin ve hedeflerin bugün ellerde dolaşan Tevrat’ta, İncil’de, Kur’ân-ı Kerim’de aynı olduğu kesinlik kazanıyor.

Sadece bir tek dîn: Hanif dîni. Tek Allah’a inanan, Allah’a teslim olmaya götüren, ruhun, vechin, nefsin ve iradenin ALLAH’A TESLİMİNİ FARZ KILAN bir tek dîn olmuş insanlık tarihi boyunca. Sadece bir tek dîn! Mutlaka bütün dînler, Allah’ın bu devirdeki (hidayet devri), emrinin gereği olarak mutlaka bir araya gelmelidir. Aynı dînin salikleri olduğunu bütün insanlar öğrenmelidir. İşte çağımız hidayet çağıdır. Bu hidayet çağında bütün İnsanlar hidayete davet edileceklerdir. Hidayete erdirenler ve erenler bu devre damgalarını basacaklardır. Bu devir, hidayet devridir.

Allah razı olsun.