21. basamak; Nefs-i Tezkiye
"Kim nefsini tezkiye ederse, o kişi bunu kendi nefsi için yapmış olur ve ruhu Allah'a seyreder, Allah'a doğru hareket eder, seyr-i sülûka başlar ve Allah'a ulaşır."
Öyleyse, Nefs-i Tezkiye dediğimiz zaman 7. nefs kademesini ifade ediyoruz. Her kademede bir insanın nefsi, ortalama %7 aydınlığa kavuşur. Bu durumda:
Nefs-i Emmare'de o kişinin kalbindeki aydınlıklar %7 civarında oluşur.
Nefs-i Levvame'de bu rakam %14 olur.
Nefs-i Mulhime'de %21 olur.
Nefs-i Mutmainne'de %28 olur.
Nefs-i Radiye'de %35 olur.
Nefs-i Mardiyye'de %42 olur.
Nefs-i Tezkiye'de %49 olur.
%2 de huşuda nur birikmişti. Böylece %51 nur birikimi oluşur.
Görüyoruz ki, Nefs-i Tezkiye'ye ulaşmış olan bir insan tezkiye olduğu noktada, kalbindeki aydınlıklar artık karanlıkları aşmış bir hüviyete ulaşmıştır. İşte Allah'a ezelde nefsimizin verdiği yemin bu yemindir. Öyle bir güne ulaşacağız ki, oraya ulaştığımız zaman nefsimizdeki afetler, yani karanlıklar artık hakim durumda olmayacaklardır. Hakim olan Allah'ın nurları olacaktır. İşte böylece Allahû Tealâ ve Tekaddes Hazretlerinin indinde insanların o hedeflere ulaştığını görüyoruz.
Demek ki, burada Allah'ın rahmetinin ve Allah'ın fazlının öyle bir noktaya ulaşması sözkonusu ki, burada artık o kişinin kalbi %51 aydınlığa ulaşmıştır. Hala %49 karanlıklar vardır. Ama kalbin hakimiyeti Allah'ın nurlarına geçmiştir.
Böylece ne görüyoruz? Nefsin emmare kademesini tamamladığı noktada, insan ruhu yer eğitimini tamamlamıştır, rahle-i tedrisin yer bölümünü tamamlamış 1. kata kadar yükselmiştir. Sonra levvamede 2. kata, mulhimede 3. kata, mutmainnede 4. kata, radiye, mardiye ve tezkiye'de 5., 6. ve 7. katlara ulaşır, sonra Sidret-ül Münteha'yı aşar ve Allah'a ulaşır, Allah'ta o kişiye meab olur, sığınak olur. Nebe Suresinin 39. âyet-i kerimesine göre Bu insan ruhu Allah'a ulaşmıştır. Öyleyse burada gerçek kurtuluş sözkonusudur. Kişi yaşamıştır ve yaşadığı hayat içersinde nefsini tezkiye etmiştir, ruhunu da Allahû Tealâ'ya ulaştırmıştır. Böylece gerçekten cennete ulaşabilecek olan bir özellik kazanmıştır. Allahû Tealâ Fecr Suresinin 27, 28, 29, 30. âyet-i kerimelerinde mutlaka bu kişinin cennete ulaşacağını söylüyor:
Ey mutmain olan nefs! Allah'tan razı ol! Allah'ın rızasını kazan (tezkiye ol). Yani Allah'a verdiğin tezkiye olma konusundaki yeminini yerine getir! Sonra kişiye Allah ruhu istikametinde sesleniyor:
"irciî ilâ rabbiki: Rabbine geri dön! O'na rücu et! Geri dönerek Rabbine ulaş."
Yani Ölmeden evvel ruhunu Allah'a ulaştırma misakini, o konudaki yeminini yerine getir.
Sonra fizik vücuda sesleniyor Allahû Tealâ:
"fedhulî fî ibâdî: (Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah'a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir."
"vedhulî cennetî: Ve cennetime gir."
Bundan 14 asır evvel bütün sahabe Hakk'a ulaşan ruhu sebebiyle, Hakk'ı tasviye eder bir özellik kazanmıştır. İşte Asr Suresinin üçüncü bölümü burada tamamlanıyor. Böylece insanlar cennet saadetine ulaşıyorlar. Yukarıda bütün sahabenin 3 yeminlerini de yerine getirip cennet saadetine ulaştıklarını söylemiştik.
35/FÂTIR-18: Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salât(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsihî, ve ilâllâhil masîr(masîru).
Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah’adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah’a döner, ulaşır)."Kim nefsini tezkiye ederse, o kişi bunu kendi nefsi için yapmış olur ve ruhu Allah'a seyreder, Allah'a doğru hareket eder, seyr-i sülûka başlar ve Allah'a ulaşır."
Öyleyse, Nefs-i Tezkiye dediğimiz zaman 7. nefs kademesini ifade ediyoruz. Her kademede bir insanın nefsi, ortalama %7 aydınlığa kavuşur. Bu durumda:
Nefs-i Emmare'de o kişinin kalbindeki aydınlıklar %7 civarında oluşur.
Nefs-i Levvame'de bu rakam %14 olur.
Nefs-i Mulhime'de %21 olur.
Nefs-i Mutmainne'de %28 olur.
Nefs-i Radiye'de %35 olur.
Nefs-i Mardiyye'de %42 olur.
Nefs-i Tezkiye'de %49 olur.
%2 de huşuda nur birikmişti. Böylece %51 nur birikimi oluşur.
Görüyoruz ki, Nefs-i Tezkiye'ye ulaşmış olan bir insan tezkiye olduğu noktada, kalbindeki aydınlıklar artık karanlıkları aşmış bir hüviyete ulaşmıştır. İşte Allah'a ezelde nefsimizin verdiği yemin bu yemindir. Öyle bir güne ulaşacağız ki, oraya ulaştığımız zaman nefsimizdeki afetler, yani karanlıklar artık hakim durumda olmayacaklardır. Hakim olan Allah'ın nurları olacaktır. İşte böylece Allahû Tealâ ve Tekaddes Hazretlerinin indinde insanların o hedeflere ulaştığını görüyoruz.
Demek ki, burada Allah'ın rahmetinin ve Allah'ın fazlının öyle bir noktaya ulaşması sözkonusu ki, burada artık o kişinin kalbi %51 aydınlığa ulaşmıştır. Hala %49 karanlıklar vardır. Ama kalbin hakimiyeti Allah'ın nurlarına geçmiştir.
Böylece ne görüyoruz? Nefsin emmare kademesini tamamladığı noktada, insan ruhu yer eğitimini tamamlamıştır, rahle-i tedrisin yer bölümünü tamamlamış 1. kata kadar yükselmiştir. Sonra levvamede 2. kata, mulhimede 3. kata, mutmainnede 4. kata, radiye, mardiye ve tezkiye'de 5., 6. ve 7. katlara ulaşır, sonra Sidret-ül Münteha'yı aşar ve Allah'a ulaşır, Allah'ta o kişiye meab olur, sığınak olur. Nebe Suresinin 39. âyet-i kerimesine göre Bu insan ruhu Allah'a ulaşmıştır. Öyleyse burada gerçek kurtuluş sözkonusudur. Kişi yaşamıştır ve yaşadığı hayat içersinde nefsini tezkiye etmiştir, ruhunu da Allahû Tealâ'ya ulaştırmıştır. Böylece gerçekten cennete ulaşabilecek olan bir özellik kazanmıştır. Allahû Tealâ Fecr Suresinin 27, 28, 29, 30. âyet-i kerimelerinde mutlaka bu kişinin cennete ulaşacağını söylüyor:
89/FECR-27: Yâ eyyetuhân nefsul mutmainnetu.
Ey mutmain olan nefs!
89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten.
Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak!
89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah’a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.
89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.Ey mutmain olan nefs! Allah'tan razı ol! Allah'ın rızasını kazan (tezkiye ol). Yani Allah'a verdiğin tezkiye olma konusundaki yeminini yerine getir! Sonra kişiye Allah ruhu istikametinde sesleniyor:
"irciî ilâ rabbiki: Rabbine geri dön! O'na rücu et! Geri dönerek Rabbine ulaş."
Yani Ölmeden evvel ruhunu Allah'a ulaştırma misakini, o konudaki yeminini yerine getir.
Sonra fizik vücuda sesleniyor Allahû Tealâ:
"fedhulî fî ibâdî: (Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah'a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir."
"vedhulî cennetî: Ve cennetime gir."
Bundan 14 asır evvel bütün sahabe Hakk'a ulaşan ruhu sebebiyle, Hakk'ı tasviye eder bir özellik kazanmıştır. İşte Asr Suresinin üçüncü bölümü burada tamamlanıyor. Böylece insanlar cennet saadetine ulaşıyorlar. Yukarıda bütün sahabenin 3 yeminlerini de yerine getirip cennet saadetine ulaştıklarını söylemiştik.