Hz. İsa ve Havarileri İslâm’ı Yaşadılar mı? 2
Hz.
İsa, bu havarileri çeşitli şehirlere göndermiş, Tevhid dînini yaymaya onları
memur etmişti. Rivayete göre, bunlardan Yahuda veya Buda Şem'un, sonradan
yahudilerden rüşvet alarak, Hz. İsa'yı onlara teslim etmek istemişti. Ama diğer
havariler Hz. İsa’nın onlara verdiği görevi yerine getirmek üzere hanif dînini
yaymak için çaba harcamışlardır. Saff 14’de Allahû Tealâ, Hz. İsa’nın
yardımcılarından bahsederek, Allah’ın yardımcıları olmak gerektiği, iman
edenlerin üstün geldiğini ifade etmektedir;
61/SAFF-14: Yâ eyyuhellezîne âmenû
kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî
ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâhi fe âmenet tâifetun min
benî isrâîle ve keferet tâifeh(tâifetun), fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvihim
fe asbehû zâhirîn(zâhirîne).
Ey âmenû olanlar! Allah’ın yardımcıları
olun! Meryemoğlu İsa (A.S)’ın havarilere: “Kim Allah’a (ulaşmak için) benim
yardımcılarım olur?” dediği zaman, havarilerin: “Biz Allah’ın
yardımcılarıyız.” dediği gibi. Bunun üzerine İsrailoğulları’ndan bir grup
îmân etti, bir grup inkâr etti. O zaman îmân edenleri düşmanlarına karşı
destekledik. Böylece onlar üstün geldiler.
Öyleyse
sadece tek bir Allah'a teslim olma dîni vardır. Arapça ismi İslâm'dır. İkinci
dîn hiç olmamıştır. 28 basamakta tamamlanan vetire, bütün peygamberlerde ve
onlara tâbî olanlarda gerçekleşmiş, hepsi Allah'a teslim olmuşlardır.
Başlangıçta
Hz. İsa (A.S.)’ın tebliğini kabul ederek Allah’a ulaşmayı dilemişler:
3/AL-İ İMRAN-50: Ve musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li
uhılle lekum ba'dallezî hurrime aleykum ve ci'tukum bi âyetin min rabbikum
fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
Önümdeki (benden evvel
gelen) Tevrat'tan (âyetleri) tasdik edici olarak ve üzerinize (size) haram
kılınan bazı şeyleri helâl (kılmak) için (gönderildim), ve Rabbinizden size bir
mucize getirdim. Artık Allah'a (karşı) takva sahibi olun ve bana itaat edin.
Daha
sonra havariler Hs. İsa (A.S.)’a tâbî oldular ve teslimlerini
gerçekleştirdiler. Allahû Tealâ Âli İmrân-53’te buyuruyor ki;
3/ÂLİ İMRÂN-53: Rabbenâ âmennâ bi mâ enzelte
vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).
Rabbimiz,
Senin indirdiğin şeye inandık ve Resûl'e tâbî olduk, artık bizi şahitlerle
beraber yaz.
Yine Âli İmrân 52’de havariler Hz. İsa’ya “Allah’a (götüren yolda) yardımcılar biziz. Allah’a
îmân ettik, şahit ol ki; biz, hiç şüphesiz (O’na, Allah’a ) teslim olanlarız.”
buyurarak Allah’a teslim olduklarını söylemekteler.
3/ÂLİ İMRÂN-52: Fe lemmâ ehassa îsâ min humul
kufre kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu
ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ billâh(billâhi), veşhed bi ennâ
muslimûn(muslimûne).
Fakat
İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım
kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik
(ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim
olduğumuza şahit ol.” dediler.
Hz.
Musa zamanında Hz. Musa ve ona tâbî olanlar, Hz. İsa zamanında Hz. İsa ve ona
tâbî olanların hepsi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında Peygamber Efendimiz
(S.A.V) ve ona tâbî olanların (sahâbe) hepsi Allah'a teslim olmuşlar. Bütün
sahâbenin Allah'a teslim-i küllîyle teslim olmuşlar. Hepsi ruhlarını da
vechlerini de nefslerini de iradelerini de Allah'a teslim etmişler.
2/BAKARA-136: Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile
ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve
mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne
ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Deyin
ki: “Biz Allah'a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)'a, İsmail (as.)'a, İshak
(as.)'a, Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)'ya
verilenlere ve (diğer) nebîlere, Rab'leri tarafından verilenlere (sahife, kitap
ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark
gözetmeyiz). Ve biz, O'na teslim olanlarız.”
5/MÂİDE-111: Ve iz evhaytu
ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi ennenâ
muslimûn(muslimûne).
Ve
havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman,
onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol."
demişlerdi.
Görüldüğü
gibi bütün sahâbe ve bütün havariler Allah'ın Zat'ına şahit olmuşlar. Bu
âyette, "bizi şahitlerle beraber yaz" demeleri teslimlerini
tamamlamış olduklarını, hepsinin irşad mertebesine ulaştığını, Allah'ı
gördüklerini, Hakk'ul yakîn'e ulaştıklarını ve Allah'ın Zat'ına şahit
olduklarını ifade ediyor.