3. YEDİLİ BASAMAK
Tezkiye kademesinde, kişinin nefsinin kalbinde başlangıçta
aldığı %2 rahmet nuruna, 7 tane %7 fazl birikimi eklendiği zaman %51 nur
birikimiyle kişinin ruhu 7 gök katını ve 7. gök katında 7 tane âlem geçer,
Sidretül Münteha’ya ulaşır, oradan da Allah’ın Zat’ına ulaşır.
1. gökkatında çimenlerin üzerindeki seccadelerde secde edilir.
2. gök katında suvarılma havuzları
vardır. Suvarılma havuzlarına giren ruhlar elbise ile girerler. O havuzlardaki
su gibi görünen sarı renkteki turuncu ile sarı arası renkteki şeffaf suyun
içine giren bu insanların elbiseleri ıslanmaz. Elbiseleri ipliktendir ama suyun
içine girmelerine rağmen ıslanmaz. Ruhlar nefes almadıkları için böyle birşeye
ihtiyaç duymadıkları için o sıvı onların başlarından 20 cm , 30 cm daha yukarıya kadar
onları kaplar. Orada bir süre suvarıldıktan sonra 3. gök katı hakkı kendilerine
verilir.
3. gökkatı: İki katlı bir köşk
mesciddir. Buradaki mescidde secde edilir sadece ve 2. kata çıkabilenler orada
kalır. 3. kata çıkabilenler oradan yukarıya doğru yükselirler. Yükselmek için
ulaştıkları yer evvelâ mihenk kapısıdır, açılış yeridir. Mihenk; oradan atlayan
kişi sonsuz bir hızla yukarıya doğru çekilir. Herkes birbirinin başının
üzeridedir. Ama hiç kimsenin ayağı altındakinin başına değmez.
4. gökkatı: Beyt-ül Makdes’in aslıdır.
5. gök katı: Beyt-ül Haram’ın aslıdır.
6. gökkatında sıbgatullah olma
mahalli var. Oradaki buz kalıbına benzer bir nurdan çıkan nurlarla suvarılan,
nurlarla ışıklanan insanların derileri normal renkte iken yeşil renge dönüşür.
Beyaz, fosfor yeşili çok açık yeşil bir renktir. Bu renge dönüşünce kişi oradan
çıkmak yetkisinin sahibi kılınır.
7. gökkatı: 7 basamaklı bir mermer
merdivenin bulunduğu 6-7
metre uzunluğunda birer metrelik halkası olan, 7 tane halkadan
oluşan bir zincir (altın zincir) ve bir evvelki katta Cebrail (A.S)’ın
kürsüsünde kendisine verilen kılıçla oradaki altın zincire bir defa vuran ruh
oradan içeri girer, altın kapı açılır. Oradan da üst kata levh-i mahfuza
çıkılır burası 7 âlemden oluşur.
1.
âlem; Kader Hücreleridir. Bal petekleri şeklinde kader hücrelerini görecektir
kişi, muntazam bir sıra dâhilinde.
2.
âlem; Ümmülkitaptır. 10 katlı bir apartman büyüklüğünde bir kitaptır. Son
sayfası açıktır. Kitap boşlukta durur, hiçbir tutan mevcut değildir. Arşı tutan
melekler tutar ama kişinin kalp gözü orada arşı tutan melekleri görmez.
Ümmülkitab’ın altında kürsü vardır, devrin imamı orada kalabalık bir gruba ders
verir. Bu, 2. âlemdir.
3. âlem;
Kudret Denizidir. Ruhlar Kudret denizine dalar, derinlerde eğitim
görür.
4. âlem;
Makam-ı Mahmud: Makamı Mahmud’da Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve
sahâbesi oraya girenlere ders verir. Bu seyr-i sülûk’ta olanlardan 5, 6 kişilik
bir grup oraya ulaşır ve daha ötelere geçip de geçtikten sonra geri döneceklerdir.
Aşağıdan gelen devrin imamı orada Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le beraber olur.
Peygamber Efendimiz (S.A.V), devamlı Makamı Mahmud’da bulunur.
5. âlem;
Divan-ı Salihîndir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le beraber devrin imamı
yukarı çıkmıştı. Devrin imamı zaten yukarda olan Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in
diğer ruhuyla beraber Makamı Mahmut’da kalır. Aşağıdan çıkan Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in ruhu, orada Makamı Mahmud’dan sonraki Divan-ı Salihîn’de
kalır.
6.
âlem; Zikir Hücreleridir. Ruhların hepsi zikir hücrelerine girer, zikir
hücrelerinde zikir yaparlar. Kişi bu zikrini aylar süren bir gayretten sonra
tamamlar. Vuslat adlı verilen bu müessese,
normal standartlarda 7-8 aylık bir zamandan fazla sürmez.
7. âlem; İndi
İlâhi’dir. Bu
zikir hücrelerinde zikrini tamamlayabilen kişi tek başına oradan ayrılır ve
İndi İlâhi’nin en yüksek noktası olan Sidretül Münteha’ya ulaşır. Oradan da
dikey bir yolculukla Allah’ın Zat’ına ulaşır. Bu Allah’ın Zat’ına ulaşmak
vuslattır ve ruh, Allah’ın Zat’ında yok olur. Buna “Fenâfillâh” denir. “Fenâ;
fani olmak, yok olmak demektir. Fi; içinde, Allah; Allah’ın içinde,
Allah’ın Zat’ında yok olmaktır.
7.
ni’met: İrade güçlenmesidir.
Nefs tezkiyesine paralel,
kişinin kalbindeki karanlıklar azalmaya başlar. İrade nefsin afetlerine karşı
koyan gücün adıdır. Ahzâb Suresinin 43. âyet-i kerimesinde Allahû
Tealâ diyor ki:
33/AHZÂB-43: Huvellezî yusallî
aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil
mu’minîne rahîmâ(rahîmen).
Sizi (nefsinizin kalbini),
karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize salâvât (vasıtasıyla nur)
gönderen, O ve O'nun melekleridir ki O, mü'minlere Rahîm(dir). (Rahîm esmasıyla
tecelli eden).
huvellezî yusallî aleykum: O’dur ki, size gönderen O’dur, sizi (nefsinizin kalbini) karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için
ve melâiketuhu: O'nun melekleridir
li yuhricekum minez zulumâti ilen nûri:
Sizi (nefsinizin kalbini) karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, ihraç etmek
için
ve kâne bil mu’minîne rahîmâ:
O mü’minlere karşı merhametlidir, Rahîm esmasıyla tecelli edendir.