Hz. Lût (A.S)
Hz. Lût eşi
dâhil, büyük çoğunluğa söz geçirememiş,
kavmi tarafından yalanlanmıştır. Hatta halkı, peygamberlerini yalanlayan tüm kavimlerin
yaptığı gibi, onları eleştirmekten ve ikazlarından vazgeçmediği takdirde sürgün
etmekle tehdit etmişlerdir. Hz. Lût’un söylediklerine hiç inanmayıp davetiyle
alay ederek, kendilerine bildirdiği azabı getirmesini söylemişlerdir. Bunun
üzerine Hz. Lût, Allahû Tealâ’dan kendisini ve ailesini müşriklerden
kurtarmasını niyaz etti.
27/NEML-56: Fe mâ kâne cevâbe kavmihî
illâ en kâlû ahricû âle lûtın min karyetikum innehum unâsun
yetetahherûn(yetetahherûne).
Fakat onun kavminin cevabı: "Lut'un ailesini ülkenizden çıkarın,
çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlar." demekten başka bir şey olmadı.
7/A'RÂF-82: Ve mâ kâne cevâbe kavmihî
illâ en kâlû ahricûhum min karyetikum, innehum unâsun
yetetahherûn(yetetahherûne).
Ve kavminin cevabı: “Onları ülkemizden çıkarın, çünkü onlar çok temiz
insanlar.” demekten başka (bir şey) olmadı.
26/ŞUARÂ-160: Kezzebet kavmu lûtınil
murselîn(murselîne).
Lut (A.S)'ın kavmi (de) mürselini (resûlleri)
tekzip etti (yalanladı).
26/ŞUARÂ-161: İz kâle lehum ehûhum lûtun e
lâ tettekûn(tettekûne).
Onların kardeşi Lut (A.S) da onlara: “Siz takva
sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)?” demişti.
26/ŞUARÂ-162: İnnî lekum resûlun
emîn(emînun).
Muhakkak ki ben, sizin için emin bir resûlüm.
26/ŞUARÂ-163: Fettekullâhe ve
etîûn(etîûni).
Öyleyse Allah'a karşı takva sahibi olun (Allah'a
ulaşmayı dileyin). Ve bana itaat edin (bana tâbî olun).
26/ŞUARÂ-164: Ve mâ es’elukum aleyhi min
ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne).
Ve ona (tebliğime) karşı sizden bir ücret
istemiyorum. Benim ücretim sadece âlemlerin Rabbine aittir.
26/ŞUARÂ-165: E te’tûnez zukrâne minel
âlemîn(âlemîne).
Siz âlemlerden (insanlardan) erkeklere mi
gidiyorsunuz (yaklaşıyorsunuz)?
26/ŞUARÂ-166: Ve tezerûne mâ halaka lekum
rabbukum min ezvâcikum, bel entum kavmun âdûn(âdûne).
Ve Rabbinizin sizin için yarattığı zevcelerinizi
(eşleriniz olan kadınlarınızı) bırakıyorsunuz. Hayır, siz azgın (haddi aşan)
bir kavimsiniz.
26/ŞUARÂ-167: Kâlû le in lem tentehi yâ
lûtu le tekûnenne minel muhracîn(muhracîne).
“Ey Lut! Eğer gerçekten sen, (bizi uyarmaktan)
vazgeçmezsen, sen mutlaka (yurdundan) ihraç edilenlerden (çıkarılanlardan,
kovulanlardan) olacaksın.” dediler.
26/ŞUARÂ-168: Kâle innî li amelikum minel
kâlîn(kâlîne).
“Muhakkak ki ben, sizin amellerinize şiddetle
buğzedenlerdenim (kızanlardan, tiksinenlerdenim).” dedi.
26/ŞUARÂ-169: Rabbi neccinî ve ehlî mimmâ
ya’melûn(ya’melûne).
Rabbim, beni ve ehlimi (ailemi ve bana tâbî olanları), onların
yaptıklarından kurtar.