Hz. Hûd (A.S) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hz. Hûd (A.S) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2016 Salı

Hz. Hûd (A.S)

                           Hz. Hûd (A.S)
                
              Hz. Hûd, Âd kavminin peygamberidir. Nesep bilginleri, nesilleri ortadan kalkmış olan Arab-ı Bâide’nin ilk temsilcisi ve Arabistan’da yaşamış ilk kavim olarak bu Birinci Âd kavmini gösterirler. Hakkında pek çok efsane olan ve eski Arap şiirinde ismi sık geçen bu topluluk, güç ve saltanatları ile meşhurdur. Hûd (A.S)’ın nesebi, Nuh (A.S)’ın oğlu Sâm’e ulaşmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de ismi 7 defa geçen Hz. Hûd, Kureyş liderlerinin servetleri ve dünyevi iktidarları dolayısıyla kibirlenmeleri üzerine nazil olan âyetlerde anlatılmış, bu kavim müşriklerinin başlarına gelen felaket hatırlatılarak Mekkelilerin onlardan ibret almaları istenmiştir. Hz Hûd, Hz. Nuh’dan sonraki ilk peygamber olduğu için, Hûd kıssası ile ilgili tüm âyetler, genellikle Nuh kıssasını anlatıldığı ayetlerin peşinden gelmektedir.

            Bildiğiniz gibi, Hz. Hûd’un ismini taşıyan bir sûre de mevcuttur. Önce Hûd Sûresinden bazı âyet-i kerimeleri okuyalım sonra konumuza devam edelim inşallah. Bu vesile ile siz de bütün Hûd Sûresini okuyunuz.

11/HÛD-1: Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin). 
Elif, lâm, râ. (Bu), âyetleri muhkem kılınmış (sağlamlaştırılmış), sonra Hakîm (hüküm sahibi, hikmet sahibi) ve Habîr (herşeyden haberdar) Olan’ın katından fasıl, fasıl açıklanmış bir Kitap’tır.

11/HÛD-6: Ve mâ min dâbbetin fil ardı illâ alâllâhi rızkuhâ ve ya'lemu mustekarrehâ ve mustevdeahâ, kullun fî kitâbin mubîn(mubînin).
Ve yeryüzünde yürüyen bir canlı yoktur ki; onun rızkı, Allah’ın üzerine (Allah’a ait) olmasın. Ve onun karar kıldığı (kaldığı) yeri ve onun emanet (geçici) durduğu yeri bilir. Hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.

11/HÛD-7: Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alel mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).
“Hanginiz en güzel ameli yapacak?” diye sizi imtihan etmek için 6 günde (6 yevmde) semaları ve yeryüzünü yaratan O’dur. Ve O’nun arşı su üzerinde idi. Eğer sen: “Muhakkak ki siz, ölümden sonra beas edileceksiniz (diriltileceksiniz).” dersen, kâfir olan(inkâr eden, örten) kimseler mutlaka (şöyle) derler: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.”

11/HÛD-15: Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a'mâlehum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn(yubhasûne).
Kim dünya hayatını ve onun ziynetini (süsünü) isterse (istedi ise) onların amellerini(n karşılığını) orada, onlara öderiz (veririz). Ve onlara, orada (karşılıkları) eksiltilmez.

11/HÛD-23: İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve ahbetû ilâ rabbihim ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler), ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Rab’lerine huşû duyanlar (kalplerine ihbat konulanlar, razı ve itaatkâr olanlar), işte onlar, cennet ehlidir. Onlar, orada ebedî kalanlardır.        

            Âd kavmi, Arabistan yarımadasının güneyinde Uman ile Hadramevt arasında kalan Ahkaf çölü etrafına yerleşmişti. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır;

46/AHKÂF-21: Vezkur ehâ âd(âdin), iz enzere kavmehu bil ahkâfi ve kad haletin nuzuru min beyni yedeyhi ve min halfihî ellâ ta’budû illâllâh(illâllâhe), innî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîm(azîmin).

Ad (Kavmi)nin kardeşini hatırla! Ahkâf’taki kavmini uyarmıştı. Ondan önce ve sonra “Allah’tan başkasına kul olmayın!” diye uyaran birçok nezirler gelip geçmişti. Gerçekten ben büyük günün azabının üzerinize olmasından korkarım.