Hz İsa ve Havarileri İslam'ı Yaşadılarmı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hz İsa ve Havarileri İslam'ı Yaşadılarmı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Haziran 2016 Çarşamba

Hz. İsa ve Havarileri İslâm’ı Yaşadılar mı?

                     Hz. İsa ve Havarileri İslâm’ı Yaşadılar mı?

Sevgili kardeşlerim, bugün konumuz Hz. İsa ve havarileri.

İnsanlık tarihi boyunca İlk peygamber ve ilk insan olan Hz. Âdem (A.S)’dan, son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e kadar, bir tek dînden başka ikinci bir dîn hiç mevcut olmamıştır. Sadece bir tek dîn mevcut olmuştur; o dîn hanif dînidir; Hz. İbrâhîm’in hanif dîni.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in yaşadığı dînin bütün özellikleri, hanif dîninin özellikleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Kur’ân’daki şeriatı, daha evvel Hz. İsa’ya verilen, ondan evvel Hz. Musa’ya verilen, ondan evvel Hz. İbrâhîm’e verilen, ondan da evvel Hz. Nuh’a verilen, en evvel Hz. Âdem’e verilen şeriatla aynı şeriattır. Bu şeriatın temeli, dîni ayakta tutmak ve fırkalara ayrılmamaktır. Âdem (A.S)’dan Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e kadar hiçbir zaman şeriat değişmemiştir. Ve bugüne kadar şeriatta hiçbir değişiklik olmamıştır; Bu şeriat hep 7 safha ve 4 tane teslimi içermiştir.

Bütün peygamberler aynı şeyi yaşadılar ve onların kavimleri de aynı şeyi yaşadı.

22/HACC-78: Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih(cihâdihî), huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid dîni min harac(haracin), millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme), huve semmakumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alen nâs(nâsi), fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâh(billâhi), huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru).
Ve Allah'da hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti. Dînde sizin için bir zorluk kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm (A.S)’ın dînidir. O, sizi daha önce de “müslümanlar” (Allah’a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da (Kur’ân-ı Kerim’de de), resûl size şahit olsun ve siz de insanlara şahitler olasınız diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin, Allah’a sarılın (Allah’ın Zat’ında yok olun). O, sizin Mevlâ’nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve ne güzel yardımcı.

İşte Hz. İbrâhîm deyince, Hz. İbrâhîm’in dînine göz atmak mecburiyetindeyiz. Dîninin adı; hanif dîni. Hanif dîni müslümanlıktır. Hanif dîni hristiyanlıktır. Hanif dîni musevîliktir. Ama üçünün de birbirinden farkı yoktur. Allahû Tealâ Kur'ân, İncil ve Tevrat olmak üzere 3 kitabın üçünde de açık ve kesin olarak: “Bu dîn Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.” diyor.  O zaman dînler diye bildiğimiz bu üç dînin  üçü de Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.

Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin muhtevası nedir?
Hz. İbrâhîm’in hanif dîni 7 safha 4 tane teslim içerir. Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman Allahû Tealâ’nın açık bir şekilde bunu ortaya koyduğu görülmektedir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni kurtuluştur ve 3 temel esası vardır:

1- Vahdet: Allah’ın tekliğidir. Tek bir ilâh vardır.
2- Tevhid: Allah'a mülâki olmayı dileyenlerin oluşturduğu, 7 safhanın 7’sinden de insanların bulunduğu tek bir topluluk.
3- Teslim: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Allahû Tealâ bütün peygamberler gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu söylüyor:

30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

Bakıyoruz ki;  İslâm dîni = hanif dîni.
Bakıyoruz ki;  hristiyanlık = hanif dîni.
Bakıyoruz ki;  musevîlik = hanif dîni.
Kur’ân-ı Kerim’de hiçbir değişiklik yapılmadığı için üçünün de Hz. İbrâhîm’in hanif dîni olduğunu sahih olarak görebilmekteyiz.

"Havariyyun" kelimesi, "halis" anlamına gelen "haver" kelimesinin çoğuludur. Hz. İsa'yı tasdik eden ilk 12 kişiye verilen bir isimdir. Bu 12 kişinin isimleri şöyledir:
  • Batrus (Şem'uni Safa)
  • Andiryas (Batrus'un kardeşi)
  • Yuhanna
  • Filip
  • Yakupi Ekber
  • Bar Timli
  • Tuma
  • Meta
  • Siymen (Buda Şem'un)
  • Tadyus
  • Yakubi Asgar
  • Yahuda (Buda)
Hz. İsa, bu havarileri çeşitli şehirlere göndermiş, Tevhid dînini yaymaya onları memur etmişti. Rivayete göre, bunlardan Yahuda veya Buda Şem'un, sonradan yahudilerden rüşvet alarak, Hz. İsa'yı onlara teslim etmek istemişti. Ama diğer havariler Hz. İsa’nın onlara verdiği görevi yerine getirmek üzere hanif dînini yaymak için çaba harcamışlardır. Saff 14’de Allahû Tealâ, Hz. İsa’nın yardımcılarından bahsederek, Allah’ın yardımcıları olmak gerektiği, iman edenlerin üstün geldiğini ifade etmektedir;

61/SAFF-14: Yâ eyyuhellezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâhi fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifeh(tâifetun), fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn(zâhirîne).
Ey âmenû olanlar! Allah’ın yardımcıları olun! Meryemoğlu İsa (A.S)’ın havarilere: “Kim Allah’a (ulaşmak için) benim yardımcılarım olur?” dediği zaman, havarilerin: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız.” dediği gibi. Bunun üzerine İsrailoğulları’ndan bir grup îmân etti, bir grup inkâr etti. O zaman îmân edenleri düşmanlarına karşı destekledik. Böylece onlar üstün geldiler.

Öyleyse sadece tek bir Allah'a teslim olma dîni vardır. Arapça ismi İslâm'dır. İkinci dîn hiç olmamıştır. 28 basamakta tamamlanan vetire, bütün peygamberlerde ve onlara tâbî olanlarda gerçekleşmiş, hepsi Allah'a teslim olmuşlardır.

Başlangıçta Hz. İsa (A.S.)’ın tebliğini kabul ederek Allah’a ulaşmayı dilemişler:

3/AL-İ İMRAN-50: Ve musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li uhılle lekum ba'dallezî hurrime aleykum ve ci'tukum bi âyetin min rabbikum fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
Önümdeki (benden evvel gelen) Tevrat'tan (âyetleri) tasdik edici olarak ve üzerinize (size) haram kılınan bazı şeyleri helâl (kılmak) için (gönderildim), ve Rabbinizden size bir mucize getirdim. Artık Allah'a (karşı) takva sahibi olun ve bana itaat edin.

Daha sonra havariler Hs. İsa (A.S.)’a tâbî oldular ve teslimlerini gerçekleştirdiler. Allahû Tealâ Âli İmrân-53’te buyuruyor ki;



3/ÂLİ İMRÂN-53: Rabbenâ âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).
Rabbimiz, Senin indirdiğin şeye inandık ve Resûl'e tâbî olduk, artık bizi şahitlerle beraber yaz.

Yine Âli İmrân 52’de havariler Hz. İsa’ya “Allah’a (götüren yolda) yardımcılar biziz. Allah’a îmân ettik, şahit ol ki; biz, hiç şüphesiz (O’na, Allah’a ) teslim olanlarız.” buyurarak Allah’a teslim olduklarını söylemekteler.

3/ÂLİ İMRÂN-52: Fe lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ billâh(billâhi), veşhed bi ennâ muslimûn(muslimûne).
Fakat İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik (ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim olduğumuza şahit ol.” dediler.

Hz. Musa zamanında Hz. Musa ve ona tâbî olanlar, Hz. İsa zamanında Hz. İsa ve ona tâbî olanların hepsi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve ona tâbî olanların (sahâbe) hepsi Allah'a teslim olmuşlar. Bütün sahâbenin Allah'a teslim-i küllîyle teslim olmuşlar. Hepsi ruhlarını da vechlerini de nefslerini de iradelerini de Allah'a teslim etmişler.

2/BAKARA-136: Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)'a, İsmail (as.)'a, İshak (as.)'a, Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)'ya verilenlere ve (diğer) nebîlere, Rab'leri tarafından verilenlere (sahife, kitap ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark gözetmeyiz). Ve biz, O'na teslim olanlarız.”

5/MÂİDE-111: Ve iz evhaytu ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi ennenâ muslimûn(muslimûne).
Ve havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman, onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol." demişlerdi.

Görüldüğü gibi bütün sahâbe ve bütün havariler Allah'ın Zat'ına şahit olmuşlar. Bu âyette, "bizi şahitlerle beraber yaz" demeleri teslimlerini tamamlamış olduklarını, hepsinin irşad mertebesine ulaştığını, Allah'ı gördüklerini, Hakk'ul yakîn'e ulaştıklarını ve Allah'ın Zat'ına şahit olduklarını ifade ediyor.

12/YÛSUF-108: Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).
De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”
Bütün sahâbe Allah'a davet ediyordu ve hepsi de Allah'ı görmüşlerdi. Yani Hakk'ul yakîn kademesindeydiler. Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerîmesi bütün sahâbenin mürşid olduğunu da kesinleştirmektedir.
9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.

Sahâbe de Allah'a şahitti. Kalp gözleriyle O'nu görmüşlerdi ve havariler de hem Allah'a hem resûlüne şahitlerdi. Öyleyse Allah'ın katındaki bir şahadetin var olduğu, burada da bir defa daha ispat ediliyor. Sahâbe, Peygamber Efendimiz (S.A.V), havariyyun, Hz. İsa aynı şeyleri yaşamışlardır. Hepsi Allah'a ruhlarıyla, vechleriyle, nefsleriyle, iradeleriyle teslim olmuş, bu büyük hakikati yaşamışlardır.

Âyet-i kerîmeler İsa (A.S) ve havarilerinin Allah’a teslim olduğunu net olarak özetlemektedir. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’ân-ı Kerim’de,  Musa (A.S) ve ona tâbî olanların,  İsa (A.S) ve ona tâbî olan havarilerin ve Hz. Muhammed (S.A.V) ve ona tâbî olan sahâbenin yaşadığı 7 safha ve 4 teslimden oluşan hanif dîni emir olunmaktadır, farz kılınmıştır. 

Âyet-i kerimeler net olarak ispat ediyor ki Hz. İsa ve havariler yedi safhanın yedisini de yaşamışlardır. 14 asır evvel sahâbe de, Kur’ân-ı Kerim’in bütününe tâbî olmuşlardı. Evvelâ Allah’a ulaşmayı dilemişler, böylece şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olmuşlar ve sonuçta ruhlarını, fizik vücutlarını, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim etmek suretiyle hanif dînini bütün boyutlarıyla yaşamışlardır. Kesinlikle Allahû Tealâ’nın hanif dînini bütün boyutlarıyla yaşamak gerekir. Peygamber Efendimiz (S.A.V), buyuruyor ki:

“Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, elbette Meryemoğlu İsa, kıyâmete yakın dönemde yeryüzüne indirildiği zaman benim ümmetimde, kendi peygamberliği dönemindeki sahâbeleri olan havarilere halef (onların yerini tutacak) kimseler bulacaktır.”

Şu anda Hidayet Çağındayız. Hidayet Çağında da 7 safha 4 teslim olan Hz. İbrahim’in Hanif dini bütün boyutlarıyla yaşanacaktır.

Allah razı olsun.