Hz. İsa ve Havarileri İslâm’ı Yaşadılar mı?
Sevgili kardeşlerim, bugün
konumuz Hz. İsa ve havarileri.
İnsanlık tarihi boyunca İlk peygamber ve ilk insan olan Hz. Âdem
(A.S)’dan, son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e kadar,
bir tek dînden başka ikinci bir dîn hiç mevcut olmamıştır. Sadece bir tek dîn
mevcut olmuştur; o dîn hanif dînidir; Hz. İbrâhîm’in hanif dîni.
Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in yaşadığı dînin bütün özellikleri, hanif dîninin
özellikleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ
ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ
teteferrekû fîh(fîhi), kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu
yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah)
dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni
ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye
Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da
vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey
(Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine
seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine
ulaştırır).
Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in Kur’ân’daki şeriatı, daha evvel Hz. İsa’ya verilen, ondan
evvel Hz. Musa’ya verilen, ondan evvel Hz. İbrâhîm’e verilen, ondan da evvel
Hz. Nuh’a verilen, en evvel Hz. Âdem’e verilen şeriatla aynı şeriattır. Bu
şeriatın temeli, dîni ayakta tutmak ve fırkalara ayrılmamaktır. Âdem (A.S)’dan
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e kadar hiçbir zaman şeriat değişmemiştir. Ve
bugüne kadar şeriatta hiçbir değişiklik olmamıştır; Bu şeriat hep 7 safha ve 4
tane teslimi içermiştir.
Bütün
peygamberler aynı şeyi yaşadılar ve onların kavimleri de aynı şeyi yaşadı.
22/HACC-78: Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih(cihâdihî), huvectebâkum ve
mâ ceale aleykum fid dîni min harac(haracin), millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme),
huve semmakumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden
aleykum ve tekûnû şuhedâe alen nâs(nâsi), fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte
va’tesımû billâh(billâhi), huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men
nasîr(nasîru).
Ve Allah'da hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti. Dînde sizin için bir zorluk kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm (A.S)’ın dînidir. O, sizi daha önce de “müslümanlar” (Allah’a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da (Kur’ân-ı Kerim’de de), resûl size şahit olsun ve siz de insanlara şahitler olasınız diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin, Allah’a sarılın (Allah’ın Zat’ında yok olun). O, sizin Mevlâ’nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve ne güzel yardımcı.
Ve Allah'da hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti. Dînde sizin için bir zorluk kılmadı ki; o, babanız İbrâhîm (A.S)’ın dînidir. O, sizi daha önce de “müslümanlar” (Allah’a teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Bunda da (Kur’ân-ı Kerim’de de), resûl size şahit olsun ve siz de insanlara şahitler olasınız diye. Öyleyse namazı ikame edin (kılın), zekâtı verin, Allah’a sarılın (Allah’ın Zat’ında yok olun). O, sizin Mevlâ’nız. (O), ne güzel Mevlâ (dost) ve ne güzel yardımcı.
İşte
Hz. İbrâhîm deyince, Hz. İbrâhîm’in dînine göz atmak mecburiyetindeyiz. Dîninin
adı; hanif dîni. Hanif dîni müslümanlıktır. Hanif dîni hristiyanlıktır. Hanif
dîni musevîliktir. Ama üçünün de birbirinden farkı yoktur. Allahû Tealâ Kur'ân,
İncil ve Tevrat olmak üzere 3 kitabın üçünde de açık ve kesin olarak: “Bu dîn
Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.” diyor. O
zaman dînler diye bildiğimiz bu üç dînin
üçü de Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.
Hz.
İbrâhîm’in hanif dîninin muhtevası nedir?
Hz.
İbrâhîm’in hanif dîni 7 safha 4 tane teslim içerir. Kur'ân-ı Kerim’i
incelediğimiz zaman Allahû Tealâ’nın açık bir şekilde bunu ortaya koyduğu
görülmektedir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni kurtuluştur ve 3 temel esası vardır:
1- Vahdet: Allah’ın tekliğidir. Tek bir ilâh vardır.
2- Tevhid: Allah'a mülâki olmayı dileyenlerin oluşturduğu, 7
safhanın 7’sinden de insanların bulunduğu tek bir topluluk.
3- Teslim: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.
Allahû
Tealâ bütün peygamberler gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu
söylüyor:
30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî
fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu
ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık
hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun
üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz.
Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat
insanların çoğu bilmez.
Bakıyoruz
ki; İslâm dîni = hanif dîni.
Bakıyoruz
ki; hristiyanlık = hanif dîni.
Bakıyoruz
ki; musevîlik = hanif dîni.
Kur’ân-ı
Kerim’de hiçbir değişiklik yapılmadığı için üçünün de Hz. İbrâhîm’in hanif dîni
olduğunu sahih olarak görebilmekteyiz.
"Havariyyun"
kelimesi, "halis" anlamına gelen "haver" kelimesinin
çoğuludur. Hz. İsa'yı tasdik eden ilk 12 kişiye verilen bir isimdir. Bu 12
kişinin isimleri şöyledir:
- Batrus (Şem'uni Safa)
- Andiryas (Batrus'un kardeşi)
- Yuhanna
- Filip
- Yakupi Ekber
- Bar Timli
- Tuma
- Meta
- Siymen (Buda Şem'un)
- Tadyus
- Yakubi Asgar
- Yahuda (Buda)
Hz.
İsa, bu havarileri çeşitli şehirlere göndermiş, Tevhid dînini yaymaya onları
memur etmişti. Rivayete göre, bunlardan Yahuda veya Buda Şem'un, sonradan
yahudilerden rüşvet alarak, Hz. İsa'yı onlara teslim etmek istemişti. Ama diğer
havariler Hz. İsa’nın onlara verdiği görevi yerine getirmek üzere hanif dînini
yaymak için çaba harcamışlardır. Saff 14’de Allahû Tealâ, Hz. İsa’nın
yardımcılarından bahsederek, Allah’ın yardımcıları olmak gerektiği, iman
edenlerin üstün geldiğini ifade etmektedir;
61/SAFF-14: Yâ eyyuhellezîne âmenû
kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî
ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâhi fe âmenet tâifetun min
benî isrâîle ve keferet tâifeh(tâifetun), fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvihim
fe asbehû zâhirîn(zâhirîne).
Ey âmenû olanlar! Allah’ın yardımcıları
olun! Meryemoğlu İsa (A.S)’ın havarilere: “Kim Allah’a (ulaşmak için) benim
yardımcılarım olur?” dediği zaman, havarilerin: “Biz Allah’ın
yardımcılarıyız.” dediği gibi. Bunun üzerine İsrailoğulları’ndan bir grup
îmân etti, bir grup inkâr etti. O zaman îmân edenleri düşmanlarına karşı
destekledik. Böylece onlar üstün geldiler.
Öyleyse
sadece tek bir Allah'a teslim olma dîni vardır. Arapça ismi İslâm'dır. İkinci
dîn hiç olmamıştır. 28 basamakta tamamlanan vetire, bütün peygamberlerde ve
onlara tâbî olanlarda gerçekleşmiş, hepsi Allah'a teslim olmuşlardır.
Başlangıçta
Hz. İsa (A.S.)’ın tebliğini kabul ederek Allah’a ulaşmayı dilemişler:
3/AL-İ İMRAN-50: Ve musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li
uhılle lekum ba'dallezî hurrime aleykum ve ci'tukum bi âyetin min rabbikum
fettekûllâhe ve etîûn(etîûni).
Önümdeki (benden evvel
gelen) Tevrat'tan (âyetleri) tasdik edici olarak ve üzerinize (size) haram
kılınan bazı şeyleri helâl (kılmak) için (gönderildim), ve Rabbinizden size bir
mucize getirdim. Artık Allah'a (karşı) takva sahibi olun ve bana itaat edin.
Daha
sonra havariler Hs. İsa (A.S.)’a tâbî oldular ve teslimlerini
gerçekleştirdiler. Allahû Tealâ Âli İmrân-53’te buyuruyor ki;
3/ÂLİ İMRÂN-53: Rabbenâ
âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).
Rabbimiz,
Senin indirdiğin şeye inandık ve Resûl'e tâbî olduk, artık bizi şahitlerle
beraber yaz.
Yine Âli İmrân 52’de havariler Hz. İsa’ya “Allah’a (götüren yolda) yardımcılar biziz. Allah’a
îmân ettik, şahit ol ki; biz, hiç şüphesiz (O’na, Allah’a ) teslim olanlarız.”
buyurarak Allah’a teslim olduklarını söylemekteler.
3/ÂLİ İMRÂN-52: Fe
lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel
havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ billâh(billâhi), veşhed bi
ennâ muslimûn(muslimûne).
Fakat
İsa, onlardan inkâr hissedince “Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım
kimlerdir?” dedi. Havariler: “Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a îman ettik
(ruhumuzu ölmeden önce Allah'a ulaştırmayı diledik) ve bizim (Allah'a) teslim
olduğumuza şahit ol.” dediler.
Hz.
Musa zamanında Hz. Musa ve ona tâbî olanlar, Hz. İsa zamanında Hz. İsa ve ona
tâbî olanların hepsi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında Peygamber Efendimiz
(S.A.V) ve ona tâbî olanların (sahâbe) hepsi Allah'a teslim olmuşlar. Bütün
sahâbenin Allah'a teslim-i küllîyle teslim olmuşlar. Hepsi ruhlarını da
vechlerini de nefslerini de iradelerini de Allah'a teslim etmişler.
2/BAKARA-136: Kûlû
âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve
ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min
rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Deyin
ki: “Biz Allah'a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)'a, İsmail (as.)'a, İshak
(as.)'a, Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)'ya
verilenlere ve (diğer) nebîlere, Rab'leri tarafından verilenlere (sahife, kitap
ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark
gözetmeyiz). Ve biz, O'na teslim olanlarız.”
5/MÂİDE-111: Ve iz evhaytu
ilel havâriyyîne en âminû bî ve bi resûlî, kâlû âmennâ veşhed bi ennenâ
muslimûn(muslimûne).
Ve
havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman,
onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol."
demişlerdi.
Görüldüğü
gibi bütün sahâbe ve bütün havariler Allah'ın Zat'ına şahit olmuşlar. Bu
âyette, "bizi şahitlerle beraber yaz" demeleri teslimlerini
tamamlamış olduklarını, hepsinin irşad mertebesine ulaştığını, Allah'ı
gördüklerini, Hakk'ul yakîn'e ulaştıklarını ve Allah'ın Zat'ına şahit
olduklarını ifade ediyor.
12/YÛSUF-108: Kul
hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi
ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).
De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere
(kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte
bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”
Bütün sahâbe Allah'a davet ediyordu ve hepsi de
Allah'ı görmüşlerdi. Yani Hakk'ul yakîn kademesindeydiler. Tevbe Suresinin 100.
âyet-i kerîmesi bütün sahâbenin mürşid olduğunu da kesinleştirmektedir.
9/TEVBE-100: Ves
sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin
radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru
hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan
salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar):
Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı
ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve
muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları
için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan)
razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada
ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.
Sahâbe de Allah'a şahitti. Kalp gözleriyle O'nu görmüşlerdi
ve havariler de hem Allah'a hem resûlüne şahitlerdi. Öyleyse Allah'ın
katındaki bir şahadetin var olduğu, burada da bir defa daha ispat ediliyor.
Sahâbe, Peygamber Efendimiz (S.A.V), havariyyun, Hz. İsa aynı şeyleri
yaşamışlardır. Hepsi Allah'a ruhlarıyla, vechleriyle, nefsleriyle, iradeleriyle
teslim olmuş, bu büyük hakikati yaşamışlardır.
Âyet-i kerîmeler İsa (A.S) ve havarilerinin Allah’a teslim
olduğunu net olarak özetlemektedir. Tevrat’ta,
İncil’de ve Kur’ân-ı Kerim’de, Musa (A.S) ve ona tâbî olanların,
İsa (A.S) ve ona tâbî olan havarilerin ve Hz. Muhammed (S.A.V) ve ona
tâbî olan sahâbenin yaşadığı 7 safha ve 4 teslimden oluşan hanif dîni emir
olunmaktadır, farz kılınmıştır.
Âyet-i kerimeler net
olarak ispat ediyor ki Hz. İsa ve havariler yedi safhanın yedisini de
yaşamışlardır. 14 asır
evvel sahâbe de, Kur’ân-ı Kerim’in bütününe tâbî olmuşlardı. Evvelâ Allah’a
ulaşmayı dilemişler, böylece şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olmuşlar
ve sonuçta ruhlarını, fizik vücutlarını, nefslerini ve iradelerini Allah’a
teslim etmek suretiyle hanif dînini bütün
boyutlarıyla yaşamışlardır. Kesinlikle Allahû Tealâ’nın hanif dînini bütün
boyutlarıyla yaşamak gerekir. Peygamber Efendimiz (S.A.V), buyuruyor ki:
“Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a
yemin ederim ki,
elbette Meryemoğlu İsa, kıyâmete yakın dönemde yeryüzüne indirildiği
zaman benim ümmetimde, kendi peygamberliği dönemindeki sahâbeleri olan
havarilere halef (onların yerini tutacak) kimseler bulacaktır.”
Şu
anda Hidayet Çağındayız. Hidayet Çağında da 7 safha 4 teslim olan Hz.
İbrahim’in Hanif dini bütün boyutlarıyla yaşanacaktır.
Allah
razı olsun.