2. Ve 3. Sıratı Mustakim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2. Ve 3. Sıratı Mustakim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2017 Cuma

2. ve 3. SIRATI MUSTAKİM

2. ve 3. SIRATI MUSTAKİM



2. SIRATI MUSTAKÎM

Mürşide tâbî olmak 2. Sıratı Mustakîm’dir. Fâtiha Suresinde Allahû Tealâ’ya şöyle diyoruz:

1/FÂTİHA-6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).

Bu Sıratı Mustakîm, kişi Allah’a ulaşmayı diledikten sonra, onu Allahû Tealâ’nın ulaştırdığı Sıratı Mustakîm’in ötesini ifade eder. Allah’a kul olmak üzere harekete geçmişiz, mürşidimize ulaşmışız, tâbiiyetimizi gerçekleştirmişiz. Bu noktadan itibaren 2. Sıratı Mustakîm üzerindeyiz. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.

Mürşidine tâbî olan kişi, Allah’ın 2. kademe kulluğuna ulaşır. Tâbiiyet, kişinin ruhunun vücudundan ayrılıp, Allah’a doğru gerçek Sıratı Mustakîm üzerinde yükselmesini ifade eder. Mürşidine ulaştıran 1. Sıratı Mustakîm bitmiştir. İkinci Sıratı Mustakîm için mutlaka kişinin mürşide ulaşıp tâbî olması, ruhun vücuttan ayrılması gereklidir.

Allahû Tealâ Meryem Suresinin 43. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

19/MERYEM-43: Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).
Ey babacığım, muhakkak ki bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye'ye (düzgün, seviyeli, Allah'a ulaştıran yola) hidayet edeyim (ulaştırayım).

Allah’a ulaştıran yolun ikincisidir. Tâbiiyetle birlikte kişinin ruhunun Sıratı Mustakîm’e ulaşması söz konusudur. Allahû Tealâ, Zuhrûf Suresi 61. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

43/ZUHRÛF-61: Ve innehu le ilmun lis sâati, fe lâ temterunne bihâ vettebiûni, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve muhakkak ki o, gerçekten o saat (kıyâmetin zamanı) için bir ilimdir (bilgidir). Öyleyse ondan sakın şüphe etmeyin! Ve Bana (Allah'a) tâbî olun! İşte bu, Sıratı Mustakîm'dir.

Mürşide tâbî olmak, kişiyi 2. Sıratı Mustakîm’e ulaştırır. Bu 2. Sıratı Mustakîm, aslında Tarîki Mustakîm’in 1. ayağını oluşturmaktadır.

5/MÂİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla (Resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp Sırât-ı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).

3. SIRATI MUSTAKÎM

3. safhada 7. gök katına ulaştıran Sıratı Mustakîm veya bir başka adıyla Tarîki Mustakîm’dir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

3/ÂLİ İMRÂN-101: Ve keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluh(resûluhu), ve men ya’tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Ve size, Allah'ın âyetleri okunurken ve aranızda O'nun (Allah'ın) Resûl'ü varken, siz nasıl inkâr edersiniz. Ve kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık o Sıratı Mustakim'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet olunmuştur.

4/NİSÂ-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran “Sıratı Mustakîm”e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).


Allahû Tealâ: “Allah’a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e Allah, onları ulaştırır.” diyor. Buradaki muhteva, ruhun Allah’a ulaşmasıdır.

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.