Kâinatın Yaratılışı
Giriş
Rabbimiz bize buyuruyor ki;
- Sana
bu kitabı her şeyi açıklamak üzere indirdik :
16/NAHL-89: Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim
min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâ(hâulâi), ve nezzelnâ aleykel
kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil
muslimîn(muslimîne).
Ve o gün, bütün ümmetlerin
içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli
kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi
beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab'ı, müslümanlara
(Allah'a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.
17/İSRÂ-89:
Ve lekad sarrafnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin fe ebâ ekserun
nâsi illâ kufûrâ(kufûran).
Ve andolsun ki Biz,
bu Kur'ân'da bütün meselelerden (misallerden) açıklama yaptık. Buna rağmen
insanların çoğu sadece inkâr ederek direndi.
18/KEHF-54: Ve lekad sarrafnâ fî hâzel kur'âni lin nâsi min
kulli mesel(meselin), ve kânel insânu eksere şey'in cedelâ(cedelen).
Ve
andolsun ki; bu Kur'ân-ı Kerim'de, insanlara bütün meseleleri (misalleri)
açıkladık. Ve insan, konuların çoğunda cidalleşen (kavga eden)dir.
- Biz bu
kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık:
6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi
cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ
rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve
yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4
ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi
ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab'lerine
haşrolunacaklar (olunurlar).
- Hakikatleri
tekrar tekrar açıkladık:
17/İSRÂ-41:
Ve lekad sarrafnâ fî hâzel kur’âni li yezzekkerû, ve mâ yezîduhum illâ
nufûrâ(nufûren).
Ve andolsun ki Biz,
tezekkür (idrak) etsinler diye, bu Kur'ân'da tekrar tekrar (hakikatleri) açıkladık.
Oysa bu (açıklamalar), nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.
- Andolsun
ki biz bu Kuran’da insanlar için her çeşit misalden açıkladık:
30/RÛM-58: Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli
mesel(meselin), ve le in ci’tehum bi âyetin le yekûlennellezîne keferû in entum
illâ mubtılûn(mubtılûne).
Ve andolsun ki, bu
Kur'ân'da insanlar için bütün meselelerden örnekler verdik. Ve eğer onlara bir
âyet getirsen, kâfirler mutlaka: "Siz sadece batılla uğraşan
kimselersiniz." derler.
39/ZUMER-27: Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min
kulli meselin leallehum
yetezekkerûn(yetezekkerûne).
Ve
andolsun ki, bu Kur'ân'da insanlar için bütün meselelerden örnekler verdik.
Umulur ki, böylece onlar tezekkür ederler.
- Sana
getirdikleri hiçbir mesele yoktur ki biz (onun cevabını) hak ile ve en güzel tefsirler
ile getirmiş olmayalım:
25/FURKÂN-33: Ve lâ ye’tûneke bi meselin illâ ci’nâke bil hakkı
ve ahsene tefsîrâ(tefsîren).
Ve sana hak ile ve en
güzel (ahsen) tefsir ile ulaştırdığımızdan (meselelerden) başka bir meseleyi
sana getirmediler.
- Bilmiyorsanız
zikir ehline sorun:
21/ENBİYÂ-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim
fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve senden önce,
vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız,
zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.
-Allah
dilediğine hikmet verir. Kime hikmet verilmişse muhakkak ki ona büyük hayır
verilmiştir. Ancak bunu ulûl elbab tezekkür edebilir:
2/BAKARA-269: Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe
kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
(Allah) hikmeti
dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Ve
ulûl elbabtan başkası tezekkür edemez.
- Her
haberin gerçekleşeceği belirli bir zaman vardır:
6/EN'ÂM-67: Likulli nebein mustekar(mustekarrun), ve sevfe
ta’lemûn(ta’lemûne).
Her haber için
kararlaştırılmış bir zaman vardır. Ve yakında bileceksiniz.
Sevgili Kardeşlerim,
Yukarıdaki
ayetleri başlangıçta söylememizin sebebi her şeyde, yaşantımızda, başkaları ile
ilişkimizde ve Allah ile ilişkimizde mutlu olmak istiyorsak, Kur’an-ı Kerim’i
yaşamamızın farz olduğunu hatırlatmaktır.
Ne ararsak
O’nda buluruz. Yeter ki O’nu anlayacak idraki, irfanı bize nasip etsin. Bu nasip
de bizim çalışmalarımıza orantılı olarak gelecektir.
Kısaca YA
KURAN YA HÜSRAN!
Bundan sonra
anlatacaklarımız da inşallah hep bu esas üzere olacaktır. Gayret bizden,
tevfik Allah’tan, himmet Devrin İmamındandır inşallah…