MEHDİ KİMDİR? 6
Bugün O’nun yegâne
mirasını devralan Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi, Devrin İmamı Mehdi Resûle
itaat eden Allah'a itaat eder, Mehdi Resûl’e asi olan da Allah'a asi olur.
Hz. Peygamber (S.A.V)
Efendimiz vaazettiği bir hadîste şöyle buyuruyor:
“Benden sonra nebî
gelmeyecek. Ben Hâtem’ul Enbiyâ’yım. Ama benden sonra imamlar gelecek. Onlara
itaat eden bana itaat etmiştir. Onlara asi olan, bana asi olmuştur.” buyuruyor.
Hz. Peygamber (S.A.V)
Efendimiz Kendisi için geçerli olan hükmün, bütün vekâleten devrin imamları
için geçerli olduğunu buyurduğu başka bir hadîsinde şöyle açıklıyor:
“Ben nasıl vahiy üzere
mücâdele ettiysem, O da Benim sünnetim üzerine mücâdele eder.”
Benimle insanlar nasıl
şirkten kurtuldularsa Mehdi Resûl ile fitneden kurtulacaklardır buyuruyor. Hz.
Peygamber (S.A.V) Efendimiz’in sünneti Allahû Tealâ’nın Kendisine söylettirdiği
vahye tâbî olmaktır.
53/NECM-3: Ve mâ yentıku anil hevâ.
Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.
53/NECM-4: İn huve illâ vahyun yûhâ.
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.
Herkesin Kur’ânı
unuttuğu günümüzde, Mehdi Resûl’ün 34 yıldır Allahû Tealâ’nın öğretisiyle
Kur’ânı insanlara öğretmesi vahye tâbî olduğunu kesin ispat ediyor. Hz.
Peygamber (S.A.V) Efendimiz: “En hayırlınız Kur’ânı öğrenen ve öğretendir.”
buyuruyor. Ümmetimin en hayırlısı Mehdi Resûl demesi Mehdi Resûl’ün Allah’ın
öğretisiyle sadece Kur’ânla dîni öğretmesi sebebiyledir.
Her dönemde velî
mürşidler, kavim resûlleri, asâleten ve vekâleten tüm devrin imamları devamlı
olarak insanları Allah'a davet etmektedirler. Allah'ın kendisine üfürdüğü ruh
emanetinin, Allah'a ait olduğunu bildirmektedirler. Bu emanetin ancak
hayattayken Allah'a ulaştırılması, teslim edilmesi halinde Allah'ın 3. kat
cennet ve dünya saadeti mükâfatına sahip olacağını onlara müjdelemektedirler.
Bu sebeple Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz: “Bir zamanlar gelecek, size ruh
verenler gelecek. Onları arayın, bulun. Kim zamanın imamına arif olmazsa, o
cahiliyye standartları ile ölür.” buyuruyor.
Bugün de aynı şekilde
Mehdi Resûl, 34 yıldan beri, geceli gündüzlü, 24 saatlik zaman devresi
içerisinde hep insanları Allah'a çağırmaktadır, Allah'a davet etmektedir,
Allah'ın davetini insanlara tebliğ etmektedir. “Ey insanlar! Duyduk duymadık
demeyin! Allah'a ulaşmayı dileyin. Dilerseniz, siz ruhunuzu Allah'a
ulaştırmayacaksınız, Allah sizin ruhunuzu Kendisine ulaştıracaktır.” buyuruyor.
Vuslata ermenin mükâfatı 3. kat cennet ve dünya saadetinin yarısıdır. Bu Allahû
Tealâ’nın bütün insanlara bir ikramıdır, bir lütfudur, bir fazl-ı keremidir.
İblis, Allah'tan
aldığı müsaade gereğince insanın sağından, solundan, önünden, arkasından girmek
suretiyle, insanın ahiret ve dünya saadetine ulaşmasına mâni olmak, insanları
kendisi ile birlikte cehenneme götürmeye çalışmaktadır. Allahû Tealâ iblise
müsaade vermesine karşılık Âdem (A.S)’a ve O’nun zürriyetine de iblisten
korunmanın vasıtası olan dünya hayatında Allah'a ulaşmayı dilemeyi teslim
etmiştir.
Kim Allah'a ulaşmayı
dilerse, Allah'ın koruyucu zırhı altına girer ve Allahû Tealâ şeytanın negatif
tesirini kişi üzerinde sıfırlar, yokeder. Şeytan, fizik ötesinden kendi
düşüncesiymiş gibi, vesvese vermek suretiyle cüz’i irade sahibi insanın,
Allah'a ulaşmayı dilemesine mâni olmaktadır. Ama Allahû Tealâ katından
hidayetle gönderdiği resûller vasıtasıyla daima insanlara hidayeti tebliğ
etmektir. Cüz’i irade sahibi insan, ya şeytanın davetini veya Allah'ın
temsilcisinin davetini kabul etmek suretiyle kendisini cehenneme mahkûm edecek
veya Allah'ın vaazettiği hükümleri hayatına tatbik etmek suretiyle dünya
hayatında Allah’a ulaşmayı dileyerek cenneti Allah'ın bir ikramı olarak
hakedecektir.
Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz 14 asır evvel vaazettiği hadîste: “Bir
zaman gelecek; Kur’ân bir vadide, insanlar başka bir vadide olacak.” buyuruyor.
İnsanların bir vadide, Kur’ân’ın bir başka vadide olduğu günümüzde Allahû Tealâ
hidayetle Mehdi Resûl’ü vazifeli kılmıştır. Gaye hidayetle insanları da
Kur’ân’la da aynı vadide buluşturmaktır. Amaç dînin bütünü olan 7 safha
hidayeti Kur’ân’daki 7 safha ve 4 teslim
olan hanif dînini insanlara öğretmek ve yaşattırmaktır.
Allah'ın
rahmetine mazhar olup bir ikramı olarak 1. kat cenneti kazanmanın olmazsa olmaz
şartı dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dilemektir. Kalben bu dilediğin sahibi
olan herkese Allahû Tealâ Rahmân esmasıyla tecelli eder. Kişi Allahû Tealâ’dan
aldığı 7 furkan ve 12 tane ihsanla, Allah'ın gösterdiği velî mürşide, velî
resûle, veya tayin ettiği vekâleten devrin imamına ulaşacaktır.
14 asır
evvel nasıl cahiliyye dönemini yaşayan Arap bedevîler Hz. Peygamber (S.A.V)
Efendimiz 7 safha ve 4 teslimi yaşamak suretiyle asr-ı saadete ulaştılarsa,
günümüzde mürşidine ihsanla tâbî olan herkes Mehdi Resûl’ün Allah’tan aldığı
öğretiyle 7 safha ve 4 teslimi yaşayarak ikinci bir asr-ı saadeti
yaşayacaklardır. Bu kadar emin konuşmamın sebebi; yapan Mehdi Resûl görünmesine
karşılık yaptıran O’na tasarruf eden Allah’tır, söyleyen Mehdi Resûl ama O’na
söylettiren Allah’tır.
16/NAHL-89: Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min
enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâ(hâulâi), ve nezzelnâ aleykel kitâbe
tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimîn(muslimîne).
Ve
o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir
şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak
getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve
rahmet olan Kitab’ı, müslümanlara (Allah’a teslim olanlara) müjde olarak
indirdik.
En’âm
Suresinde şöyle buyuruyor:
6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi
cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ
rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve
yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4
ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi
ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra
Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).
Allahû
Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de: “Zikir ehline sorun.” buyuruyor. Bilinmeyen konuları
alelâde insanlara sormak yerine, Allahû Tealâ’nın yönlendirdiği, hedef
gösterdiği zikir ehline sormak asıldır. Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz
(S.A.V) bu konuda ne buyuruyor? “Cehaletten kurtulmanın yolu ehli zikre
sormaktır.” Âyet-i kerime ile Hz Peygamber SAV efendimiz’ın hadîsi birbiri ile
örtüşüyor.
İtilâflı
olan bir konu söz konusu olduğu zaman, çözüm için başvurulması gereken yegâne
kaynak Kur’ân’dır. Öyleyse ihtilâflı konularda herkesin Kur’ân’a ve O’nu
açıklayacak olan ehli zikre müracaat etmesi lâzım gelir.
Nebîler
Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) 14 asır evvelinde: “Bir zamanlar koyu gece
karanlıkları gibi fitneler olacaktır.” buyuruyor: Bu fitnelerin vukua geldiği
dönemde Hz. Ali (R.A): “Kurtuluş ne iledir Ey Allah’ın Resûl’ü?” deyince, Hz
Peygamber (S.A.V) Efendimiz “Allah'ın Kitab’ı olan Furkan’la, Kur’ân-ı Kerim’ledir. Çünkü sizden
evvelkilerin haberi bu Kitap’ta vardır. Sizden sonrakilerin de haberi bu
Kitap’ta vardır. Sizin aranızdakilerin de hükmü bu kitapta vardır.” Kısacası, Kur’ân-ı Kerim evvelin de zikridir,
ahirin de zikridir, anın da zikridir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim ilmi rahmeti her
şeyi kuşatan Allah'ın kelâmıdır. Bu sebeple Mehdi Resûl’ün öğretisi herkes için
ahiret ve dünya saadetinin teminatıdır. Zanna tâbî olmadan, herkesin Kur’ân
âyetleriyle Mehdi Resûl’ün anlattığı 7 safha ve 4 teslimden oluşan hanif dînini
yaşamaya başladığı Hidayet Çağı’ndayız.
Allah
razı olsun.