Mehdi Kimdir 2 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mehdi Kimdir 2 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2017 Çarşamba

MEHDİ KİMDİR? 2

MEHDİ KİMDİR? 2

Allahû Tealâ’nın irşada memur ve mezun kıldığı velî mürşitler, kavim resûlleri, Allah’tan aldıkları emirleri aklî standartlar içerisinde tatbikata koymalarına karşılık, Allah’ın tasarrufunda olan Mehdi Resûl’e aklı kumanda etmez, Ona kumanda eden Allah’tır. Her dönemde sadece devrin imamı Allah’ın tasarrufundadır. Allahû Tealâ asâleten Devrin İmamı olan Hz. Musa (A.S) için Tâhâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinde: “Seni seçtim. Şu andan itibaren vahyettiklerimi dinle.” buyuruyor.

20/TÂHÂ-13: Ve enahtertuke festemi’ li mâ yûhâ.
Ve Ben, seni seçtim. Öyleyse vahyolunan şeyi dinle!

Resûller için Allahû Tealâ’nın kanunu Kasas 68’de açıklanmaktadır.

Allah’ın bütün nebîleri tasarruf rızasının sahibidirler. Allah’ın bütün nebîleri, asâleten devrin imamıdırlar. Ama her dönemde Allah’ın nebîleri yoktur. Nebîlerin olmadığı fetret dönemlerinde velî resûller arasında Allah’ın seçtiği, vekâleten atadığı devrin imamı vardır. O da Allah’ın tasarrufundadır.

Mânâsı ne? Mânâsı; Kur’ân-ı Kerim’e baktığınız zaman Allahû Tealâ’nın nübüvvetle vazifeli kıldığı nebîler için hususî mânâda geçerli hükümler âyetler, umumî mânâda bütün vekâleten devrin imamları için de geçerlidir. Hâtem-ul Enbiyâ Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Allah’ın tasarrufunda olan son nebîdir. Ama Mehdi Resûl bir peygamber değildir, nebî değildir. Nebîlerin hitamından sonra vazifeli kılınan velî resûlleri arasından Mehdi Resûl, seçilmiştir. Mehdi Resûl, Allah’ın, risaletle ve hidayete erdirmekle vazifeli kıldığı, yeryüzündeki tek temsilcisidir.

Allahû Tealâ gaybını kimseye izhar etmemesine karşın, tasarrufa aldığı velî resûlü, lisanıyla gaybını insanlara izhar etmektedir. Mehdi Resûl Allah’ın tasarrufunda. Allah’ın sadece kendisine söylettirdiklerini söyleyen, yaptırdığını yapan, Allah’ın yeryüzündeki temsilcisidir. Onun kendiliğinden bir şey yapması mümkün değildir. Çünkü iradesini de, aklını da Allah’a teslim etmiştir. Aklı kendisine kumanda etmemektedir. Diğer velî resûller, Allah’tan aldığı emri kesinlikle aklın muhtevası içerisinde hayata geçirmesine karşılık, tasarruf rızasının sahibi Efendimiz Mehdi Resûl (A.S), aklı kendisine kumanda etmediği için, ona kumanda eden Allah olduğu için Allah’ın kendisine söylettirdiğini söyleyen, yaptırdığını yapan, Allah’tan aldığını sadece açıklayan, Allah’ın bir telefonudur. Muhterem Efendimiz’in söylediklerinin bir bir tahakkuk etmesi Allahû Tealâ’nın ona kumanda etmesi sebebiyledir.

Dünya hayatını yaşarken, Mehdi Resûl’ün döneminde onun tebliğine muhatap olup, davetine icabet etmeyen veya nefsâni afetler sebebiyle zikrini yapmadığı için cehennemle azaplandırılan fıska düşen zalimler var. Allahû Tealâ bu zalimlerin durumunu Furkân Suresinin 27, 28, 29 ve 30. âyetlerinde bildirmektedir:

25/FURKÂN-27: Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen).
Ve o gün, zalim ellerini ısırır: “Keşke resûlle beraber (Allah’a giden) bir yol ittihaz etseydim.” der.

25/FURKÂN-28: Yâ veyletâ leytenî lem ettehız fulânen halîlâ(halîlen).
Yazıklar olsun, keşke ben filanı (o kişiyi) dost edinmeseydim.

25/FURKÂN-29: Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneş şeytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen).
Andolsun ki; bana zikir (Kur’ân’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir.

25/FURKÂN-30: Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran).
Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur’ân’dan ayrıldı (Kur’ân’ı terketti).” dedi.

Terk edilen kitap Kur’ân-ı Kerim olması hasebiyle, kesinlikle bu resûlün Peygamber Efendimiz (S.A.V) olması mümkün değildir. O’nun olmadığı günümüzde Allah’ın öğretisiyle Kur’ân-ı Kerim’i Allah’ın risaletle vazifeli kıldığı Mehdi Resûl öğretmektedir.

Çünkü, Âli İmrân Suresinin 119. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Ey sahâbe! Siz öyle kimselersiniz ki; size buğzedenlere muhabbet beslersiniz. Çünkü siz kitabın bütününe tâbîsiniz.” buyuruyor.

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
İşte siz (müminler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca: "Biz îmân ettik" dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün." Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

Sahâbe, Resûlullah döneminde Kur’ân’ın bütününe tâbî olmuş, 7 safha ve 4 teslimi yaşamışlar. Ama âyet-i kerimede Resûl diyor ki: “Benim kavmim Kur’ân’ı terk etti.”