CENNET 6. 7.
6- CENNETİN NAÎM;
Kişi Tövbe-i Nasuh’unu gerçekleştirir ve muhlis olur. 6.
kat cennet, muhlis olan kişinin gideceği yer olan Naîm cennetidir. Sâffât
Suresinin 40, 41, 42, 43. âyet-i kerimelerinde Naîm cennetinden
bahsedilmektedir:
37/SÂFFÂT-40: İllâ ibâdallâhil
muhlesîn(muhlesîne).
Allah'ın muhlis (halis) kulları
hariç.
37/SÂFFÂT-41: Ulâike lehum rizkun
ma’lûm(ma’lûmun).
İşte onlar; onlar için malûm
(bilinen) bir rızık vardır.
37/SÂFFÂT-42: Fevâkih(fevâkihu), ve
hum mukremûn(mukremûne).
Ve meyveler, onlar ikram
olunanlardır.
37/SÂFFÂT-43: Fî cennâtin
naîm(naîmi).
Naîm cennetlerinde.
Naîm Cenneti muhlislerin gideceği 6. kat cennettir. Kim
muhlis olursa, muhlis kullar için bu standartlar duruma hâkimdir. Allahû Tealâ,
Vâkıa Suresinin 10. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:
56/VÂKIA-10: Ves sâbikûnes
sâbikûn(sâbikûne).
Ve sabikunlar (hayırlarda yarışıp
ileri geçenler), sabikunlar.
56/VÂKIA-11: Ulâikel
mukarrebûn(mukarrebûne).
İşte onlar (sabikunlar). Mukarrip
(Allah'a yaklaştırılmış) olanlardır.
56/VÂKIA-12: Fî cennâtin
naîm(naîmi).
(Onlar), naim cennetlerindedirler.
7-CENNETİN ADN (ADN CENNETLERİ);
Adn Cennetleri kendi içinde 7 kat cennet olarak geçer
ve 7. kat iki bölüm olarak tahahkuk eder; yani iki kapılıdır. Adn cenneti 7 kat
ama 8 tane kapı söz konusudur. Bu sebeple Yunus Emre, bir şiirinde: “8 cennetin
kapısı” ifadesini kullanmaktadır.
Adn cennetine girecek
olanlar kimlerdir?
1- Salihler
2- Sıddıklar
3- Şehitler
4- İradesini Allah’a teslim
edenler
5- Mürşidler
6- Kavim resûlleri
7- a) Devrin imamları, velî resûller
b) Devrin imamları, nebî resûller
ü
1-Salihler
Adn Cenneti’nin 1. bölümüne salihler
girer. Allahû Tealâ diyor ki:
13/RA'D-23: Cennâtu adnin yedhulûnehâ ve men
salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim vel melâiketu yedhulûne
aleyhim min kulli bâb(bâbin).
Adn cennetleri
(vardır). Onların babalarından ve eşlerinden ve zürriyyetlerinden salâha ulaşan
kimseler, ona (adn cennetlerine) girerler. Ve her kapıdan melekler, onların
yanlarına girerler.
40/MU'MİN-8: Rabbenâ ve edhilhum
cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve
zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu).
Rabbimiz, onlara vaadettiğin adn
cennetlerine, onları ve onların babalarından, zevcelerinden ve zürriyetlerinden
salâha ulaşanları dahil et. Muhakkak ki Sen, Sen Azîz'sin, Hakîm'sin (hüküm ve
hikmet sahibisin).
Erkeklerden kim Adn cennetinden daha üst cennete
ulaşmışsa, o salâh makamına eşleri de ulaşmışsa, Adn cennetinin alt kademesinde
olmasına rağmen daha üst kademeye Allahû Tealâ onları ulaştıracaktır.
Tahrim Suresinin 8.âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ
buyuruyor ki:
66/TAHRÎM-8: Yâ eyyuhellezîne âmenû
tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum
seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ
yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve
bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli
şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû
olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin!
Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan
cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları mahzun
etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim
nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki
Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
ü 2-Sıddıklar
Sıddıklar Adn Cenneti’nin 2. bölümüne girecek
olanlardır. Salihlerin önce günahları örtülür, sonra sevaba çevrilir. Sonra
Allahû Tealâ onlara salâh nuru verir. Başlarının üzerine salâh nuru gelir.
Mâide Suresinin 119. âyet-i kerimesinde Allahû
Tealâ şöyle buyuruyor:
5/MÂİDE-119: Kâlellâhu hâzâ yevmu
yenfeus sâdikîne sıdkuhum, lehum cennâtun tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne
fîhâ ebedâ(ebeden) radiyallâhu anhum ve radû anh(anhu) zâlikel fevzul
azîm(azîmu).
Allahû Tealâ şöyle buyurdu;
"Bugün sadıklara, sadâkatlarının kendilerine fayda vereceği bir gündür.
Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalacakları cennetler
vardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. İşte
bu, “Fevz-ül Azîm” dir (en büyük fevzdir).
Allahû Tealâ’nın verdiği salâh nurunun neticesi, o
kişinin Adn cennetinin daha üst kademesine yerleşmesidir. Yûnus Suresinin 2.
âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:
10/YÛNUS-2: E kâne linnâsi aceben en
evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum
kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun
mubîn(mubînun).
Onlardan bir adama, "insanları
uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri)
müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak
ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler
şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”
Sıddîkler makamına ulaşan salâh nurunun verildiği bir
kişiden bahsediyoruz. Hadîd Suresinin 19. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor
ki:
57/HADÎD-19: Vellezîne âmenû billâhi
ve rusulihî ulâike humus sıddîkûne veş şuhedâu inde rabbihim, lehum ecruhum ve
nûruhum, vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmi).
Ve, Allah'a ve O'nun Resûl'üne
inananlar, işte onlar, onlar sıddıklardır ve şehitlerdir. Rab'lerinin yanında
onların ecirleri ve nurları vardır. Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi
yalanlayanlar, işte onlar cahîm (alevli ateş) halkıdır.
Hadîd Suresinin 19. âyet-i kerimesinde “sıddıklar” ve “Rablerinin
indinde şâhitler” ifadesi kullanılmaktadır.