10. BASAMAK; KALBE NUR YOLUNUN AÇILMASI
“Kalbe nur girince
genişler, rahatlar.” “Bunun alâmeti nedir, Ya Resûlullah?” dediler. Dedi ki;
“Âhiret’e yöneliş, Aldatma yurdundan (Dünya) uzaklaşma, Ölüm gelmeden ölüm
için hazırlık.”
|
“Kalbe
nur girince genişler, rahatlar.” “Ya Resûlullah! Bunun alâmeti nedir?” dediler.
Dedi ki; “Âhirete yöneliş, aldatma yurdundan, dünyadan uzaklaşma, ölüm
gelmeden, ölüm için hazırlık.” (K: Tirmizi)
ü
Kalbe Nurun Girebilmesi, Kalbin Genişlemesi
Peygamber
Efendimiz (S.A.V) bu hadîs-i şerifle bizlere Allah’a ulaşma dileğini tavsiye
ediyor. Çünkü Allahû Tealâ Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:
10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne
likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ
gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a
ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma
ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.
Hadîs-i
şerifte kalbe nurun girmesi; kişinin dünya hayatından uzaklaşmasıyla
paraleldir. Gerçekten nefsin manevî kalbine baktığımızda tamamen karanlıklardan
müteşekkil olduğunu ve yapısında 19 tane hastalığın varolduğunu görüyoruz. Bu
hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
1-Kin
ve nefret, 2-Küfür, 3-Yalan, 4-Haksızlık ve zulüm, 5-Haset ve düşmanlık,
6-Cehalet, 7-Cimrilik, 8-Öfke, 9-İsyan, 10-Sabırsızlık, 11-Kibir ve gurur,
12-Hırs ve şehvet, 13-Nankörlük, 14-Gıybet, 15-Vefasızlık, 16-Zan, 17-İptilâlar
(kötü alışkanlıklar), 18-Müraîlik, 19-Fitne ve fesat.
Bu
afetler dünyayı temsil etmektedir. Bunun için Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Her
kötülüğün başı dünya sevgisidir.” buyuruyor. Kalpteki afetlerden kurtulmak
yalnızca kalben Allah’ı dilemekle mümkündür.
Allahû
Tealâ, Allah’ı dileyen herkese 4. basamakta Rahmân esmasıyla tecelli eder ve
onlara furkanlar, ihsanlar verir ki; o kişinin kalbine zikirle nur girsin ve
huşû sahibi olsun. Huşû sahibi kişi hacet namazıyla Allah’tan istediği ve
Allahû Tealâ’nın kendisine gösterdiği mürşidine tâbî olduğu zaman kalbine iki
çift nur birden girmeye başlar.
ü
Kalbe Nur Girdikçe Kişinin Kalbi Aydınlanır
Mürşide
tâbî olduğumuz zaman ruhumuz vücudumuzdan ayrılır ve Sıratı Mustakîm üzerinden
Allah’ın Zat’ına ulaşır. Bunun gerçekleştirebilmesi için ise nefs tezkiyesi
gereklidir. Kişi zikretmeye başladıktan sonra zikir artışına paralel kalpte
%7’lik fazl birikimi oluşur bu da ruhun birinci gök katına çıkmasını sağlar.
Kişi zikrini artırmaya devam eder; ikinci %7’lik fazl birikimi meydana gelir ve
ruh ikinci gök katına çıkar. Yine %7 fazl birikimi ve ruh üçüncü gök katına
çıkar. Mutmainne’de %7 fazl birikimi oluşur ve ruh 4. gök katına kadar
çıkabilir. Bu şekilde kalbe nur girdikçe o kişinin kalbi devamlı aydınlanır,
rahatlar. Ayrıca burada nurun ‘kalbe giren fazıllar’ mânâsına geldiğini
görüyoruz.
O
halde yapılması gereken şey aldatma yurdu olan dünyadan uzaklaşmak, âhirete
yönelmek, ölüm gelmeden ölüm için hazırlanmaktır. Bunlar da ancak Allah’a
ulaşmayı dilemekle mümkündür. Allah’a ulaşmayı dilediği an, o kişi bütün bu
güzelliklerin sahibi olur.
Kalbe
nurun girmesi zikirle mümkündür. Allahû Tealâ’nın tüm insanlar için vaazettiği
temel hakikat budur. Ruhun Allah’a vasıl olması o kişiyi ermiş evliya kılar,
ona 3. kat cennet ve dünya saadetinin yarısını sağlar. Huzur ve mutluluk ancak
zikirle; kalbin nurlanması ile gerçekleşir.