Hz.
Nuh (A.S)
Yaygın bir rivayete göre, Hz. Nuh, Hz. Âdem’den
yaklaşık 1000 yıl sonra Irak’da yaşamıştır. Nuh Tufanı dolayısıyla insanlığın
ikinci atası konumunda olan Nuh (A.S), Kur’an-ı Kerimde ve Sevgili
Peygamberimizin (S.A.V) hadislerinde, diğer peygamberlere kıyasla daha geniş
yer almıştır. Ulû’l-azm olarak isimlendirilen 5 büyük peygamberden biridir.
Kur’an-ı Kerim’de, 28 sûrede
hakkında bilgi verilmiş, 43 âyette de ismen zikredilmiştir. Kur’an’da, onun hakkındaki
bilgiler; tebliğ mücadelesi, kavminin kendisine aşırı düşmanlığı, bu yüzden
tufan ile cezalandırılmaları, o ve ona iman edenlerin kurtulmaları konularıyla
ilgilidir. 28 âyetten
müteşekkil 71. sûre onun
adına taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır. Bu şekilde tamamı
bir peygamberin mücadelesini konu alan başka bir sûre daha yoktur.
İdris
(A.S)’dan sonraki asırlarda, Allah’a ibadeti terk eden insanlar, kendi
uydurdukları sahte ilahlara yani putlara tapmaya başlamışlardı. Putperestlik
giderek yayılmış, doğru yoldan uzaklaşan insanlar her türlü kötülüklere
dalmışlardı.
71/NÛH-23: Ve kâlû
lâ tezerunne âlihetekum ve lâ tezerrunne vedden ve lâ suvâan ve lâ yegûse ve
yeûka ve nesrâ(nesren).
Ve
(birbirlerine) şöyle dediler: “Sakın kendi ilâhlarınızı (putlarınızı)
bırakmayın. Ve Vedd’i, Suvâa’yı, Yagûs’u ve Yaûka’yı ve Nesra’yi sakın terk
etmeyin.”
NÛH-23’de
söylendiği üzere Nuh kavmi, isimleri verilen putlara tapıyorlardı. Putperestliğin
nasıl ve ne zaman çıktığı kesin olarak bilinmemekte ama bu konuda çeşitli
rivayetler bulunmaktadır. Bir rivayete göre, ayette ismi geçen putlar, halk
içinde iyilikleri ile temayüz etmiş bazı salih insanlardı. Onların vefatından
bir süre sonra toplumun ileri gelenleri, şeytanın teşvikiyle, bu şahısların
hatıralarını unutmamak, isimlerini ve iyiliklerini ebedileştirerek herkese
örnek olmasını sağlamak düşüncesiyle onların heykellerini dikmişlerdi. Ne var
ki, zamanla bu şahıslar hakkındaki bilgiler unutuldu ve yeni nesiller, onları
kendileriyle Allah arasında vasıta kabul ederek, onlara tapmaya başladılar.
Cenab-ı
Hak, putperest bir toplum içinde doğup büyüyen Nuh (A.S)’ı kendisine elçi
olarak seçerek, kavminin peygamberi olarak görevlendirdi. Hz. Nuh, Kur’an-ı
Kerim’de bildirildiği üzere 950 yıl tevhid mücadelesini devam ettirmiştir.
29/ANKEBÛT-14: Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî, fe lebise fîhim elfe
senetin illâ hamsîne âmâ(âmen), fe ehazehumut tûfânu ve hum zâlimûn(zâlimûne).
Ve andolsun ki Biz, Nuh (A.S)’ı kavmine (Resûl olarak)
gönderdik. Böylece onların arasında 1000 seneden 50 yıl eksik olarak (950 yıl)
kaldı. Sonra onları (Nuh (A.S)’ın kavmini) tufan aldı. Ve onlar zalimlerdi.
29/ANKEBÛT-15: Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâ hââyeten lil
âlemîn(âlemîne).
Böylece onu ve gemi halkını kurtardık. Ve onu, âlemlere âyet (ibret) kıldık.
Böylece onu ve gemi halkını kurtardık. Ve onu, âlemlere âyet (ibret) kıldık.
Hz.
Nuh, Allah tarafından kurtuluş yolunu göstermekle görevlendirildiğini söylüyor
ve insanlara putları bırakmalarını tavsiye edip tevhide, Allah’a kulluğa davet
ediyordu. Aksi takdirde şiddetli bir azaba çarptırılacaklarını hatırlatıyordu.
11/HÛD-25: Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî innî lekum nezîrun
mubîn(mubînun).
Ve andolsun ki; Nuh’u kendi kavmine gönderdik. Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım.
Ve andolsun ki; Nuh’u kendi kavmine gönderdik. Muhakkak ki ben, sizin için ifadesi açık ve kesin bir uyarıcıyım.
11/HÛD-26: En lâ ta’budû illallâh(illallâhe), innî ehâfu aleykum
azâbe yevmin elîm(elîmin).
Allah’tan başkasına kul olmamanız için (açıkça uyaran bir uyarıcıyım.) Muhakkak ki ben, elîm (acı) günün azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum.
Allah’tan başkasına kul olmamanız için (açıkça uyaran bir uyarıcıyım.) Muhakkak ki ben, elîm (acı) günün azabının sizin üzerinize olmasından korkuyorum.