Cennet 2. 3. 4. 5. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cennet 2. 3. 4. 5. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2017 Pazar

CENNET 2. 3. 4. 5.

CENNET 2. 3. 4. 5.


2- CENNETİN FİRDEVS;

Kişi mürşidine ulaşıp tâbî olduğu zaman 2. kat cennetin sahibidir. Bu cennet; “Firdevs cenneti” adını alır. Kehf Suresinin 107. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:

18/KEHF-107: İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti kânet lehum cennâtul firdevsi nuzulâ(nuzulen).
Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar; onların ikramı, firdevs cennetleridir.

Nefs tezkiyesi yapmak ne demektir? Kişi mürşidine ulaşıp tâbiiyetini gerçekleştirdikten sonra, zikir yapmaya başlar ve o zaman onların kalbine Allah’ın rahmeti ve fazlı ulaşır ve bu rahmetle fazl kalbe girdikten sonra fazıllar, başlangıçtaki %2 rahmet birikiminden sonra %7, %7 kişinin nefsinin kalbine yerleşmeye başlar. Bu süreç içerisinde kişinin ruhu vücudundan ayrılmış ve Allah’a doğru yola çıkmıştır. Nefsinin kalbindeki ilk %7 nur birikiminde 1. kat gök katına sonra 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katına çıkar ve 7. gök katındaki 7 âlemi geçtikten sonra da Allah’ın Zat’ına ulaşır.
Cennetin Firdevs nefs tezkiyesinin başladığı noktadaki ölen bir kişinin gideceği cennettir. Bu kişi ruhunu Allah’a ulaştırdıktan sonra ölürse daha üst kademe bir cennete gidecektir. Ama kişi, mürşidine ulaşmış, ruhu Allah’a ulaşmak istikametinde yola çıkmış fakat ruhu Allah’a ulaşmadan evvel ölmüşse ruhu, 1. gök katında ya da 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katında olabilir. Eğer ruhu Allah’a ulaşmadan ölmüşse bu kişinin gideceği yer firdevs cennetidir. Allahû Tealâ Kehf Suresinin 107. âyet-i kerimesinde: “Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar; onların ikramı, firdevs cennetleridir.” demektedir.
Bir insan önce Allah’a ulaşmayı diler;  sonra mürşidine ulaşır; tâbiiyetini gerçekleştirir; nefs tezkiyesine başlar; zikir yapar; Allah’tan gelen salâvât, rahmet ve fazl nefsinin kalbinde yerleşmeye başlar. Bu yerleşme %51’e ulaşana kadar kişi hangi noktada ölürse ölsün, Allah’ın firdevs cennetine girer. Salih amel yapmak; nefs tezkiyesi yapmaktır.
Mu’minûn Suresinin 11. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

23/MU'MİNÛN-11: Ellezîne yerisûnel firdevs(firdevse), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Onlar, firdevs cennetine varis olacaklardır. Onlar, orada ebedî kalacaklardır.

3- CENNETİN HULD;

Ruhunu Allah’a ulaştıran kişi, ermiş evliya olur. Nefsinin kalbindeki nurlar %50’yi aşmıştır, %50’den fazla nur birikimi gerçekleşmiştir. Ruhunu Allah’a ulaştıran bir kişinin fizik vücudunu teslim edene kadar kişinin gideceği cennetin adı; “Cennetin Huld” dür. Furkân Suresinin 15. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:

25/FURKÂN-15: Kul e zâlike hayrun em cennetul huldilletî vuidel muttekûn(muttekûne), kânet lehum cezâen ve masîrâ(masîren).
De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa muttakilere (takva sahiplerine) vaadedilen, onlar için bir ceza (mükâfat) ve dönüş yeri olan “Cenneti Huld”mu (ebedî cennet mi)?

Kişinin ruhunu Allah’a ulaştırmış; ermiş evliya olmuş olması halinde ulaşabileceği cennet, Cennetin Huld’dür. Her gök katında kişinin nefsinin kalbindeki nurlar (fazıllar) %7 artmıştır ve öyle bir sonuç olmuştur ki ruhu Allah’a ulaştıktan sonra o kişinin nefsinin kalbinde %51 nur birikimi olmuştur yani kalbinin yarısından daha fazlası aydınlıktır. Bu noktadan itibaren nefsinin kalbindeki nurlar %81’e ulaşmadan önce bu kişi ölürse gideceği yer 3. kat cennet olan Cennetin Huld’dür.

4- CENNETİN GURAFA;

Kişi fizik vücudunu Allah’a teslim etmişse, o zaman 4. kat cennete gidecektir; “Cennetin Gurafa.” Allahû Tealâ bu cennet konusunda Ankebût-58 ve Sebe-37’de diyor ki:

29/ANKEBÛT-58: Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nubevviennehum minel cenneti gurafan tecrîmin tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, ni’me ecrul âmilîn(âmilîne).
Ve onlar ki âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlediler. Onları mutlaka, altından nehirler akan cennette köşklere yerleştireceğiz. Orada ebediyyen kalıcıdırlar. Salih (nefsi ıslâh edici) amel işleyenlerin ecri (mükâfatı) ne güzel!

34/SEBE-37: Ve mâ emvâlukum ve lâ evlâdukum billetî tukarribukum indenâ zulfâ illâ men âmene ve amile sâlihan fe ulâike lehum cezâud dı’fi bimâ amilû ve hum fîl gurufâti âminûn(âminûne).
Ve sizin mallarınız ve evlâtlarınız katımızda sizi, Bize yaklaştıracak yüksek değere sahip değildir. Âmenû olan ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar hariç. İşte onlar, onlar için amelleri sebebiyle kat kat mükâfat vardır. Ve onlar, yüksek makamlarda emin (emniyette) olanlardır.

5- CENNETİN MEVÂ;

Daimî zikre ulaşan kişi kişi ulûl’elbab olur. Allahû Tealâ ulûl’elbab olan kullarını Cennetin Meva’ya ulaştırıyor. Allahû Tealâ, Secde Suresinin 16, 17, 18 ve 19. âyet-i kerimelerinde diyor ki:

32/SECDE-16: Tetecâfâ cunûbuhum anil medâcıi yed’ûne rabbehum havfen ve tamaan ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Yanlarını yataktan uzaklaştırırlar (yan üstü yatarken kalkarlar). Rab'lerine korku ve ümitle dua ederler. Ve onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (verirler).
32/SECDE-17: Fe lâ ta’lemu nefsun mâ uhfiye lehum min kurreti a’yun(a’yunin), cezâen bi mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Artık hiçbir nefs (hiç kimse), yapmış olduklarına mükâfat olarak, onlar için gözaydınlığından nelerin saklı olduğunu bilmez.
32/SECDE-18: E fe men kâne mu’minen kemen kâne fâsikâ(fâsikan), lâ yestevun(yestevune).
Öyleyse mü'min olan kimse, fasık olan kimse gibi midir? Onlar müsavi (eşit) olmazlar.
32/SECDE-19: Emmellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe lehum cennâtul me’vâ nuzulen bi mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Fakat âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dilemiş olanlar) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, işte onlar için yapmış olduklarından dolayı ikram olarak meva cennetleri vardır.

Amilüssalihatın kademeleri her seviyeye göre değişiyor. Ulûl’elbab olmak ise amilüssalihat yapmanın yeni bir noktasıdır.  Burada Secde Suresinin 19. âyet-i kerimesiyle kişinin Meva cennetine ulaşması söz konusudur. Nefslerini Allah’a teslim edenler, Cennetin Meva’ya ulaştırılmaktadır. Allahû Tealâ Necm Suresinin 15. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

53/NECM-15: İndehâ cennetul me’vâ.
O'nun (Sidretül Münteha'nın) yanında Meva Cenneti (vardır).

Allahû Tealâ, Nâziat Suresinin 40 ve 41. âyet-i kerimelerinde buyuruyor ki:

79/NÂZİÂT-40: Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehennefse anil hevâ.
Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).
79/NÂZİÂT-41: Fe innel cennete hiyel me’vâ.
O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.