Mehdi Kimdir 3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mehdi Kimdir 3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2017 Çarşamba

MEHDİ KİMDİR? 3

MEHDİ KİMDİR? 3

Gerçekten Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir hadîsine baktığımız zaman âyetle hadîs, birbiriyle %100 örtüşüyor. Hz. Peygamber (S.A.V)  Efendimiz: “Bir zamanlar gelecek, Kur’ân-ı Kerim’in resmi, İslâm’ın ismi kalacaktır. İnsanlar İslâmî isimlerle anılacaklar ama İslâm’dan en uzak kişiler olacaklar. Mescidlere dışarıdan bakıldığı zaman mamur ama içindeki insanlara bakıldığı zaman, kalplerinde hidayetten eser olmayacak. O gün yaşayan âlimler, gök kubbenin altında yaşayan insanların en şerrlileridir. Fitne onlardan çıkmıştır ve tekrar onlara dönecektir.” buyuruyor.

Kur’ân’ın resmi kalmış ve İslâm’ın da ismi kalmış. Günümüzde İslâm anıldığı zaman çoğu kişinin aklına terörizm geliyor. İnsanları ahiret ve dünya saadetine muhakkak surette ulaştıracak olan barışın yegâne teminatı olan hanif dînini, eğer insanlar bir terörizm vasıtası olarak görüyorlarsa o zaman kesinlikle yaşanan dîn, Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’ân-ı Kerim’de açıklanan hanif dîni değildir. Hanif dîni insanları mutluluğa eriştirecek tek kurumdur.

Üç kitaplı dînin de esasını Hz. İbrahim’in “Hanif Dîni” teşkil eder. Sırası ile  Tevrat, İncil ve Kur’ân-ı Kerim 7 safha ve 4 teslimi kapsar.
        Hanif Dîni üç esas ihtiva eder:
1.     Vahdet: Tek Allah’a inanmak.
2.     Tevhid: Allah’a ruhlarını ulaştırmayı dileyen tek bir toplum oluşturmak. (Böylece  toplumlar arasındaki bütün kavgayı bitirmek, yok etmek.)
3.     Teslim: Allah’a teslim olmak. (Ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmek.)
              
Ama insanlar Allah’ın Kur’ân, Tevrat ve İncil’deki hakikatlerini bir tarafa bırakarak sonradan kendi elleriyle yazdıkları bid’atlere tâbî olmuşlar ve bunun sonucunda dînde fırkalara ayrılmışlardır. Demek ki bid’atler sebebiyle kitaplardaki emirler yerine getirilmemektedir.

Allah’ın hanif dîninin unutulduğu bu dönemde, Allah’ın öğretisiyle dînin bütünü olan HİDAYETİ, Mehdi Resûl öğretmektedir. Yaşanan geleneksel dîn tatbikatı sebebiyle dînde fırkalara ayrılan insanları saran elim azabı, Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimizin zikrettiği kıyametten evvel oluşacak 10 büyük alâmetten birisi olan duhan fitnesini, Allahû Tealâ Duhân Suresinin 10, 11, 12, 13 ve 14. âyetlerinde bildirmiştir:

44/DUHÂN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.
44/DUHÂN-11: Yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.
44/DUHÂN-12: Rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).
Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü’minleriz.

44/DUHÂN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.
44/DUHÂN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Ve (O’NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler.

Allahû Tealâ 14 asır evvel Kur’ân-ı Kerim’in kendisine indirildiği Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e: “Semanın apaçık bir dumanla kaplandığı günlere, bak” diye hitap ediyor.

Ve Allah’a inançları sebebiyle mü’min olduklarını sanan insanlar: “Bizden bu azabı kaldır. Biz mü’minleriz.” diye dua ediyorlar. Tebliğe muhatap olmasına rağmen Allah’ın davetine icabet etmeyen, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlere Allah azap eder. O zaman “Bizden bu azabı kaldır. Biz mü’minleriz.” diyenler, gerçekte mü’min olduklarını sanıyorlar, ama aslında hakiki mü’min değiller.

Allahû Tealâ Mehdi Resûl’ü hidayetle göndermesine rağmen ibret almayanlar Resûl’den yüz çeviriyorlar. Duhan fitnesinin kendilerinden kaynaklandığı Allah’a ulaşmayı dilemedikleri gibi başkalarının da dilemesine mâni olan katilden büyük olan fitnenin elebaşları dîn profesörleri, Mehdi Resûl’e: “Şeytandan vahiy alan öğretilmiş deli” dediler.

Duhân Suresinin 10, 11, 12, 13, 14. âyetlerinde zikredilen fitneyi 1996 yılında Kanal-6’daki programla Türk halkına yaşattırdı. Allah’ın söylettirdiğini söyleyen  Mehdi Resûl, programa katılan dîn profesörlerine 7 safha ve 4 teslimden oluşan 1400 yıl evvel sahâbenin yaşadığı Kur’ân’daki İslâm’ı unuttuklarını, yaşamadıklarını onlara ispat etti. Aynı zamanda bu programla, Allahû Tealâ âyetlerde zikredilen Resûl’ün de ahir zamanda Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz’in geleceğini müjdelediği Mehdi Resûl olduğunu onlara ve bütün Türk halkına da ispat etti.

Allah’ın resûlleriyle gönderilen şeriat kitaplarıyla yaşandığı taktirde azap yoktur, ahiret ve dünya saadeti vardır. Eğer insanlar el açıp: “Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır. Biz mü’minleriz.” diyorlarsa bu aynı zamanda bir itiraf belgesidir. İnsanların saadet davetiyesi, saadet reçetesi ve saadet garantisi olan şeriat kitaplarını yaşamadıklarının kesin itirafıdır.


Allahû Tealâ, Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’ân’da  anlatılan  7 safha ve 4 teslimden oluşan, insanlar için seçtiği hanif dînini Mehdi Resûl vasıtasıyla bize öğretti. Ve biz şu anda söylediğimiz her hakikati Allah’ın tasarrufunda olan Efendimiz’den öğrendiğimiz ve yaşadığımız için mutluyuz. A’râf Suresinin 188. âyet-i kerimesi özelde Allah’ın tasarrufunda nebîler sultanı Peygamber (S.A.V) Efendimiz için geçerli olmasına karşılık umumi (genel) mânâda nebîlerin olmadığı fetret devirlerinde vekâleten devrin imamları olarak seçilen herkes için de geçerlidir. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor: