CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOK 1-10
1- 2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi
âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi
yalanlayanlar, işte onlar ateş ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardır.
2- 2/BAKARA-81:
Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri),
hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayır (sandığınız gibi değil), kim,
günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa, işte onlar artık ateş ehlidir ve orada
devamlı kalacak olanlardır.
3- 2/BAKARA-86: Ulâikellezîneşteravul hayâted dunyâ bil âhireti, fe lâ
yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
İşte onlar öyle
kimselerdir ki, dünya hayatını ahirete karşı satın almışlardır. Bu sebeple azap
onlardan hafifletilmez ve onlar yardım da olunmazlar.
4- 2/BAKARA-161: İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun ulâike
aleyhim la’netullâhi vel melâiketi ven nâsi ecmaîn(ecmaîne).
Muhakkak ki (Allah'a
ruhun ölmeden ulaşmasını, yani hidayeti) küfredip (örtüp gizleyip) kâfir olarak
ölenler, işte onlar, Allah'ın, meleklerin ve insanların hepsinin lâneti onların
üzerinedir.
2/BAKARA-162: Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu
anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).
(Onlar), onun
(lânetin) içinde ebediyyen kalacak olanlardır. Onlardan azap hafifletilmez ve
onlara bakılmaz.
5- 2/BAKARA-167: Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerreten fe
neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum
haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri).
Ve o (Allah'tan
başkasına) tâbî olanlar dedi ki: “Keşke bizim için (dünyaya) bir kere daha
dönüş olsaydı. O zaman bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan
uzaklaşırdık.” Böylece Allah, onlara amellerinin hasara uğradığını (hüsrana
düştüklerini) gösterecek. Ve onlar ateşten çıkacak da değiller.
6- 2/BAKARA-217: Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîh(fîhi), kul
kıtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel
mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu
ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an
dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe
ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun
nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Sana haram
(hürmetli) aydan ve onun içinde yapılan savaştan soruyorlar. De ki: “Onun
içinde (o ayda) savaş büyük (günahtır). (Fakat insanları) Allah yolundan
saptırmak (alıkoymak) ve O'nu inkâr etmek, (mü'minlere) Mescid-i Haram'ı
(yasaklamak) ve onun halkını oradan (Mekke'den sürüp) çıkarmak ise Allah
katında daha büyüktür (büyük günahtır). Ve fitne, (adam) öldürmekten de daha
büyüktür (bir suç ve günahtır). Eğer onların güçleri yetse (yapabilseler), sizi
dîninizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri kalmazlar. Sizden kim
dîninden dönerse, o taktirde o, kâfir olarak ölür. Bu sebeple işte onlar,
amelleri dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve işte onlar, ateş
ehlidir. Ve onlar, orada ebediyyen kalacak olanlardır.”
7- 2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti
ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri
ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû
olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin
kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar,
şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin
kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada
ebedî kalacak olanlardır.
8- 2/BAKARA-275: Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ
yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû
innemal bey’u mislur ribâ ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu
mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû
ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ
hâlidûn(hâlidûne).
Riba (faiz)
yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi
kalkarlar. ışte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir.” demeleri
sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır.
Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden)
vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi
(onun hakkındaki hüküm) Allah'a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte
onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.
9- 3/ÂLİ İMRÂN-86: Keyfe yehdillâhu kavmen keferû ba’de îmânihim ve
şehidû enner resûle hakkun ve câehumul beyyinât(beyyinâtu) vallâhu lâ yehdil
kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Îmânlarından sonra
inkâr eden kavmi, Allah nasıl hidayete erdirir? Ve onlar, Resûl'ün Hak olduğuna
şahit oldular ve onlara beyyineler (açık deliller) geldi. Ve Allah, zâlimler
kavmini hidayete erdirmez.
3/ÂLİ
İMRÂN-87: Ulâike cezâuhum
enne aleyhim la’netallâhi vel melâiketi ven nâsi ecmaîn(ecmaîne).
İşte onların cezası,
Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lânetinin onların (fâsıkların)
üzerlerine olmasıdır.
3/ÂLİ
İMRÂN-88: Hâlidîne fîhâ, lâ
yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).
Onlar, onun
(lânetin) içinde ebedi kalacak olanlardır. Onlardan azab hafifletilmez ve
onlara bakılmaz...
10- 3/ÂLİ İMRÂN-116: İnnellezîne keferû len tugniye anhum emvâluhum ve lâ
evlâduhum minallâhi şey’â(şey’en), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ
hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki inkâr
edenlere, malları ve evlatları, Allah'tan bir şeye (azaba) karşı kendilerine
asla bir fayda vermez. Ve işte onlar ateş ehlidir, onlar, orada devamlı kalacak
olanlardır.