8. BASAMAK; ALLAH’IN KALBE ULAŞMASI
“Ben Yerime, Göğüme
Sığmadım. Mü’min Kulumun Kalbine Sığdım.”
|
64/TEGÂBUN-11: Mâ asâbe min musîbetin illâ bi
iznillâh(iznillâhi), ve men yu’min billâhi yehdi kalbehu, vallâhu bi kulli
şey’in alîm(alîmun).
Allah’ın
izni olmadıkça bir musîbet isabet etmez. Ve kim Allah’a îmân ederse (âmenû
olursa), (Allah) onun kalbine ulaşır. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Hadîs-i
kutsîde buyuruldu ki: “Ben yerime göğüme sığmadım ama mü’min kulumun kalbine
sığdım.” (K: Aliyyu’l-Kārî, Esrâru’l-Merfûa, 301).
ü
Allah’ın Mü’min Kişinin Kalbine Girmesi
Allahû
Tealâ zamandan ve mekândan münezzehtir yani Allah’ın bir mekâna ve zamana
ihtiyacı yoktur. Zamana ve mekâna ihtiyacı olmayan Rabbimiz, hadîste
zikredildiği gibi yere ve göğe sığmamakta ama mü’min kulunun kalbine
sığmaktadır. Bu, kalben Allah’a ulaşmayı dilediğimizde Allah’ın kalbe
girmesidir ki, zaten Allah’a giden yol bu dilekle başlamaktadır. Allahû
Tealâ’nın kul ile olan ilişkisi kalp üzerinden gerçekleşir. Allah bu mesajı
vermektedir.
Kişinin kalben Allah’a ulaşmayı dilemesi ile
Allahû Tealâ Rahmân esması ile tecelli eder. Ve Enfâl Suresinin 29. âyet-i
kerimesinde zikredildiği gibi ona peş peşe 7 tane furkan verir.
8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in
tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir
lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan
(hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı
örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl
sahibidir.
ü
Allah Ne Zaman Kişinin Kalbine Girer?
1.
furkan: Baş gözündeki hicab-ı mesturenin alınması,
2.
furkan: Basar hassasının önündeki gışavet adlı perdenin alınması,
3.
furkan: İşitmeye mâni olan engel vakranın alınması,
4.
furkan: Sem’î hassasının mührünün açılması,
5.
furkan: Kalpteki ekinnetin alınması,
6.
furkan: Fıkıh hassasının mührünün açılması,
7.
furkan: İhbatın konması.
7
tane furkan ile birlikte Allahû Tealâ o kişiyi 12 tane de ihsanın sahibi kılar.
8.
ihsan: Hidayetle Allah’ın kalbe ulaşması,
Allah’a
ulaşmayı dilemek Allah’ın davetidir. Resûl’ün daveti kendisine tâbî olmaktır.
Allah’ın daveti Allah’a ulaşmayı diledikten sonra 7. basamakta akletmekle
noktalanır. Bundan sonra ikinci 7’li basamakta resûlün daveti başlar. 8. basamakta Allahû
Tealâ kişinin kalbine hidayetle ulaşır yani Enfâl Suresi 24. âyet-i kerimede
zikredildiği gibi Allah kişi ile kalbi arasına girer. Allah’ın kalbe girmesi
kişinin kalbine hidayetle ulaşması demektir.
8/ENFÂL-24: Yâ eyyuhellezîne
âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe
yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), Allah ve Resûl’ü
sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman (davete) icabet edin! Ve Allah’ın
kişi ile kalbi arasına girdiğini ve muhakkak sizin O’na haşrolunacağınızı
bilin! (Hepinizin ruhu Allah’ta toplanacak ve Allah, ruhlarınıza meab olacak.)
9.
ihsan: Kalbin Allah’a dönmesi,
10.
ihsan: Kalbe giden rahmet yolunun açılması,
11.
ihsan: Kalbe nurun girmeye başlaması,
12.
ihsan: Kişinin huşû sahibi olması.
Huşû
sahibi olan kişinin Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece hacet namazı kılması
halinde Allah ona mürşidini gösterir. Bu kimse 7 tane furkan ve 12 tane ihsanla
mürşidine tâbî olduğu zaman Allahû Tealâ ona 7 tane de ni’met verir.
Allahû
Tealâ, yere göğe sığmamasına karşılık bu 7 ni’metle mü’min kulunun kalbine
girer. Çünkü o kişinin kalben Allah’a ulaşmayı dilemesi ve akabinde Allah’ın
tayin ettiği mürşide ulaşması sonucunda Allah onun kalbine îmânı yazar.
Böylece
îmân yazılmış olan kalp, Allah’ı zikretmeye başlar. Bu zikirle kalbe önce
%2’lik rahmet nuru, sonra da tezkiyede %49’a, tasfiyede %98’e ulaşacak olan
fazl nurları, salâvat nuru tarafından taşınır. Islah edici amel, nefs
tezkiyesidir ki bu fizik bedenin yerine getirdiği bir iştir. Fizik beden
zikretmeye başladığı zaman nefsin kalbine nurları göndererek nefse infâk
etmektedir. Fizik bedenin çalışması maddî ve manevî olabilir. Manevî çalışması,
işte bu zikirle oluşan, nefse infâktır. Maddî çalışması da yine dünya için
çalışmak ve etraftaki hak sahibi insanlara vermesidir. Allahû Tealâ olayları bu
şekilde dizayn etmiştir.
Öyleyse
görüldüğü gibi hadîs, 3. basamağı (Allah’a ulaşmayı dilemek) muhtevasına alan
bir hadîs olup daha sonraki basamakları da içermektedir.