Kitap Ehli II
3/ÂLİ İMRÂN-71:
Ya ehlel kitâbi lime telbisûnel hakka bil bâtılı ve tektumûnel hakka ve entum
ta’lemûn(ta’lemûne).
Ey Kitap Ehli! Niçin
hakkı bâtıl ile karıştırıyorsunuz? Ve siz bildiğiniz halde hakkı niçin
gizliyorsunuz?
İnsanlar zaman
içersinde kitaplara ilâveler yapmışlardır. Ama Kur’ân’a dokunamamışlardır.
Çünkü Allah-û Tealâ diyor ki:
15/HİCR-9: İnnâ
nahnu nezzelnâz zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).
Muhakkak ki zikri
(Kur'ân-ı Kerim’i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.
Allahû Tealâ, kimseye
bu Kitabı değiştirmek yetkisini vermeyeceğini söylüyor. Kur’ân bütünlüğünü 14
asırdır korumaktadır.
İblis,
insanları tuzağına düşürüp kendisiyle beraber cehenneme götürmek üzere
sarfettiği bütün çabalarına rağmen, ne eski ahid denen Tevrat ve Zebur’dan, ne
de yeni ahid denilen İncil’den, teslime mütealik âyetleri çıkartamamıştır. Kutsal
kitaplarda, Allahû Teâlâ’nın teslim âyetlerini mutlaka o kitaplara
yerleştirdiği görülmektedir.
Musevilerin arasında
Hz. Davut’a tâbi olanlar arasında, Hz. İsa’ya tâbi olanlar arasında bu gün hâlâ
Hz. Musa’ya, Hz. Davut’a, Hz. İsa’ya indirilenlere, (Allah’a teslim olma
esaslarına) sadık kalarak o devirlerden bu tarafa binlerce yıldan beri
geleneklerini ait oldukları peygamberin yaptığı gibi aynen devam ettirenler
var.
Allahû Teâlâ, Hz.
Davut’un da ona tâbî olanların da Allah’a teslim olduğunu söylüyor. Allah-û
Teâlâ Hz. İsa’nın da Hz. İsa’nın havarilerinin de Allah’a teslim olduğunu
söylüyor. Bütün Semavî Kitaplarda Allah’ın Hükümleri aynıdır. Bütün
peygamberler, kendi kavimlerine, bütün dünyaya, kâinata aynı şeyleri
söylemişlerdir. İşte o dînin tek dîn olduğunu anlayabilmek için, her
peygambere, açıklama ile görevli kıldığı her kişiye Allah-û Tealâ’nın hep aynı
şeyleri söylediğini, aynı emirleri verdiğini görmekteyiz. Aynı kavramlar söz
konusu…Allah-û Tealâ şöyle buyuruyor:
46/AHKÂF-12: Ve
min kablihî kitâbu mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten) ve hâzâ kitabun musaddikun
lisânen arabiyyen li yunzirellezîne zalemû ve buşrâ lil muhsinîn(muhsinîne).
Ve O’ndan (Kur’ân’dan) önce îmâm ve rahmet olarak Hz. Musa’nın kitabı (Tevrat) vardır. Bu, Arap lisanı ile (Hz. Musa’nın kitabını) tasdik eden bir kitaptır. Zalimleri uyarmak ve muhsinleri müjdelemek içindir.
Ve O’ndan (Kur’ân’dan) önce îmâm ve rahmet olarak Hz. Musa’nın kitabı (Tevrat) vardır. Bu, Arap lisanı ile (Hz. Musa’nın kitabını) tasdik eden bir kitaptır. Zalimleri uyarmak ve muhsinleri müjdelemek içindir.
ü
Allah’ın
kitaplarında hep aynı hedef emirler vardır:
Allah-û Tealâ insanları hidayete çağırıyor.
Allah’a kul olmaya çağırıyor.
Dalâletten kurtulmalarını istiyor.
Takva sahibi olmalarını istiyor.
Ve sadece, insanların cennet ve dünya mutluluğuna ulaşmasını istiyor.
Al-i İmran 48’de Allahû
Tealâ diyor ki:
3/ÂLİ İMRÂN-48:
Ve yuallimuhul kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle).
Ve (Allah) ona
Kitab'ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.
Allahû Tealâ burada
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e sadece bu Kitabın muhtevasını ve hikmeti değil,
Tevrat’ı ve İncil’i de öğretiyor. Çünkü Tevrat’ta, Zebur’da, İncil’de, Kur’ân-ı
Kerim’de; bütün semavî kitaplarda Allah’ın hükümleri aynıdır.
21/ENBİYÂ-104:
Yevme natvis semâe ke tayyis sicilli lil kutub(kutubi), kemâ bede’nâ evvele
halkın nuîduh(nuîduhu), va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn(fâılîne).
O gün, kitapların
yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa halketmeye
başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz). Bizim
üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, Biziz.
21/ENBİYÂ-105:
Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes
sâlihûn(sâlihûne).
Andolsun ki; zikirden
(Tevrat’tan) sonra Zebur’da, arza salih kullarımızın varis olacağını, yazdık.
Allahû Tealâ’nın, “Nasıl
yaratmaya başladıysak onu iade edeceğiz.” ifadesinde; yaratılışın başından
sonuna kadar bir husus anlatılmaktadır. Allahû Tealâ Tevrat’tan sonraki
Zebur’da da aynı şeyi söylemiştir.
21/ENBİYÂ-106:
İnne fî hâzâ le belâgan li kavmin âbidîn(âbidîne).
Muhakkak ki abidler
(Allah’a kul olanlar) kavmi için bunda, elbette tebliğ (açıklamalar) vardır.
21/ENBİYÂ-107:
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne).