ZİKİR IV
ü Allahû Tealâ’yı zikretmekle kalp kulağı açılır:
18/KEHF-101: Ellezîne kânet
a’yunuhum fî gıtâin an zikrî ve kânû lâ yestetîûne sem’â(sem’an).
Onlar,
gözleri “Beni zikretmekten” perdeli olanlardır. Ve onlar, (Beni) işitmeye
muktedir olamadılar.
ü Allahû Tealâ’yı zikretmekle ihlâsa ulaşılır:
38/SÂD-46: İnnâ ahlasnâhum bi
hâlisatin zikred dâr(dâri).
Muhakkak
ki Biz, onları (ahiret) yurdunu zikreden halis (kullar) olarak ihlâs sahibi
kıldık.
ü
Allahû Tealâ’yı daimî
zikretmekle Kur’ân ilmine ulaşılır:
16/NAHL-43: Ve mâ erselnâ min
kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve
Biz, senden önce, kendilerine vahyettiğimiz ricalden (erkeklerden) başkasını
(resûl olarak) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o taktirde zikir ehline (daimi
zikir sahiplerine) sorun!
21/ENBİYÂ-7: Ve mâ erselnâ kableke
illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve
senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer
bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.
ü
Allahû Tealâ’nın
zikredildiği evlerde Allah’ın nuru vardır:
24/NÛR-36: Fî buyûtin ezinallâhu
en turfea ve yuzkere fîhesmuhu yusebbihu lehu fîhâ bil guduvvi vel âsâl(âsâli).
Allah'ın,
içinde İsmi'nin yükseltilmesine ve zikredilmesine izin verdiği evlerin içinde
(Allah'ın nuru) vardır. Orada O'nu, sabah akşam tesbih ederler.
ü
Mescitlerin
içinde Allah’ın ismi zikredilmeseydi mescitler harab olurdu.
22/HACC-40: Ellezîne uhricû min
diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunallâh(rabbunallâhu), ve lev lâ
def’ullâhin nâse ba’dahum bi ba’dın lehuddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun
ve mesâcidu yuzkeru fîhesmullâhi kesîrâ(kesîran), ve le yansurennallâhu men
yansuruh(yansuruhu), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).
Onlar,
sadece “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından
çıkarıldılar. Ve eğer, Allah'ın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı,
(rahiplerin) mabetleri, (hristiyanların) kiliseleri, (yahudilerin) havraları ve
içinde Allah'ın isminin çok zikredildiği (müslümanların) mescidleri mutlaka
harap olup yıkılırdı. O'na (Allah'a) yardım edene, Allah mutlaka yardım eder.
Muhakkak ki Allah, elbette Kaviyy'dir (kuvvetli, güçlü) Azîz'dir (yüce).
ü Allahû Tealâ’yı
yerlerde ve göklerde olan her şey zikreder (tesbih eder). Serbest iradesi olmayan mahlûkat yani her
şey Allah’ı otomatik olarak zikreder. Buna “tespih” denir.
17/İSRÂ-44: Tusebbihu lehus
semâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinn(fîhinne), ve in min şey’in illâ
yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen
gafûrâ(gafûren).
7
kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O'nu (Allah'ı) tesbih ederler.
O'nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz
fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O;
Hakîm'dir, Gafûr'dur (mağfiret edendir).
59/HAŞR-24: Huvallâhul hâlikul
bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel
ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
O
Allah ki; Yaratan'dır, Bâri'dir (yokken var eden), Musavvir'dir (şekil
verendir), güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih eder.
Ve O; Azîz'dir (yücedir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
62/CUMA-1: Yusebbihu lillâhi mâ
fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi).
Göklerde
ve yerde olanlar, Allah'ı tespih eder ki; (O) Mâlik'tir (mülkün sahibidir),
Kuddüs'tür (mukaddestir), Azîz'dir (üstündür), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet
sahibidir).
ü
Allahû Tealâ’yı zikretmekten
hiç bir şey sizi alıkoymasın:
63/MUNÂFİKÛN-9: Yâ eyyuhellezîne
âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh(zikrillâhi), ve men
yef'al zâlike fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Ey
âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Mallarınız ve evlâtlarınız sizi
Allah'ın zikrinden alıkoymasın. Ve kim bunu yaparsa, o taktirde işte onlar,
onlar hüsranda olanlardır.
ü
Allahû Tealâ’yı, Allah’ın
diledikleri zikredebilir. İşte onlar takva sahipleridir:
74/MUDDESSİR-55: Fe men şâe
zekereh(zekerehu).
Artık
kim dilerse, O'nu zikreder.
74/MUDDESSİR-56: Ve mâ yezkurûne
illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu), huve ehlut takvâ ve ehlul magfireh(magfireti).
Allah'ın
dilediğinden başkası O'nu zikredemez. O (O'nun dilediği kimse), takva sahibidir
ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).
ü
Huşû sahipleri Allahû
Tealâ’yı zikreder:
87/A'LÂ-10: Seyezzekkeru men
yahşâ.
Allah'a
karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir).
36/YÂSÎN-11:İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer
rahmâne bil gayb(gaybi), fe beşşirhu bi magfiretin ve ecrin kerîm(kerîmin).
Sen sadece zikre tâbî olanı ve gaybte
Rahmân'a huşû duyanı uyarırsın. Öyleyse onu mağfiret ile (günahların sevaba
çevrilmesiyle) ve "kerim ecir" ile müjdele.