Hz İsa Gelecekmi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hz İsa Gelecekmi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Haziran 2016 Çarşamba

Hz. İsa gelecek mi?

                                     Hz. İsa gelecek mi?

Sevgili kardeşlerim, Hz. İsa ahir zamanda gelecek ve Mehdi (A.S)’ a tâbî olacak ve Mehdi (A.S) yardımıyla deccalı öldürecektir. Yeryüzünde sulh ve sükûn dönemi yaşanacaktır. 7 safha ve 4 teslim olan hanif dîni yeryüzüne hakîm olacaktır.

ALLAH’IN VAADİ
Hz. İsa yeryüzüne tekrar dönecektir. Âlemler üzerine seçilip, örnek kılınan elçilerin hayatları, yaşadıkları olaylar, karşılaştıkları zorluklar, giriştikleri büyük mücadeleler tüm insanlar için önemli mesajlar ve dersler içerir. Hz. İsa, Kur’ân’da Allah’ın, hayatıyla, mücadelesiyle, ahlâkıyla insanlara örnek gösterdiği peygamberlerden biridir.  Hz. İsa’nın doğumu, hayatı ve Allah Katına alınması hep mucizevî şekillerde gerçekleşmiş, bu mübarek peygamberin mucizevî hayatı Kur’ân’da ayrıntılı olarak haber verilmiştir. Allah, Kur’ân’da birçok peygamberin kıssalarını bizlere bildirmektedir. Ancak İsa (A.S), çeşitli yönleriyle diğer peygamberlerden farklı bir konuma sahiptir. Allah’ın üstün ilimlerle desteklediği bu değerli kulu, daha beşikteyken konuşmuş, dünyada kaldığı süre içerisinde çevresindeki insanlara büyük mucizeler göstermiştir. Onun bu özel durumunun diğer bir delili de, Allah Katına alınışı ve tekrar dünyaya gönderileceğine dair Kur’ân’da önemli işaretlerin olmasıdır.

Kur’ân’da inkâr edenlerin Hz. İsa’yı öldürmek amacıyla bir tuzak kurdukları haber verilir. Rivayetlere göre Hz. İsa’nın yanındakilerden birisinin ihanet etmesini sağlayan bir kısım bağnaz yahudi din adamları (kâhinler), Allah’ın elçisini tutuklayıp Romalılara teslim etmek istemişlerdir. Yine rivayetlere göre ölüm cezasını uygulama hakkı olmayan söz konusu kâhinler, Roma yönetimini kışkırtmak için bir tuzak hazırlamış ve Hz. İsa’yı Romalı yöneticilere karşı faaliyet yürüten bir kişi olarak tanıtmışlardır. Çünkü Romalıların bu konuda çok hassas ve acımasız olduklarını bilmektedirler. Bu tuzağın sonu ise Kur’ân’da şöyle bildirilmiştir:

3/ÂLİ İMRÂN-54: Ve mekerû ve mekarallâh(mekarallâhu), vallâhu hayrul mâkirîn (mâkirîne).
Ve onlar hile yaptılar, Allah da (onlara) hile yaptı. Ve Allah, (hileye karşı) hile yapanların en hayırlısıdır.

Âyette de bildirildiği gibi, Hz. İsa(A.S)’ı öldürmek için harekete geçilmiş, tuzak kurulmuştur. Ancak onlar Hz. İsa(A.S)’ı öldürmeyi başaramamışlar, onun bir benzerini, Hz. İsa(A.S)  zannederek öldürmüşlerdir. Allah, Hz. İsa (A.S)’ı Kendi Katına yükselterek, hazırlanan tuzağı boşa çıkarmıştır:

4/NİSÂ-157: Ve kavlihim innâ katelnal mesîha îsabne meryeme resûlallâh(resûlallâhi), ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum, ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minh(minhu), mâ lehum bihî min ilmin illettibâaz zann(zanni), ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen).
Ve onların, “Muhakkak ki, Allah’ın resûlü Meryem’in oğlu İsa Mesih’i biz öldürdük.” sözleri (çok büyük iftiradır). Ve onu öldürmediler ve onu asmadılar. Fakat (öldürülen adam) onlara, (Meryem’in oğlu İsa Mesih’e) benzer olarak gösterildi. Ve muhakkak ki onun hakkında ihtilafa (anlaşmazlığa) düşenler, ondan (bu hususda) mutlaka şüphe içindeler. Onların, onunla ilgili olarak, zanna tâbî olmaktan başka bir ilimleri (bilgileri) yoktur. Ve onu kesinlikle öldürmediler (öldüremediler).

Onların sözleri buydu: “Meryem oğlu İsa’yı biz öldürdük.” Gerçekten gördükleri, tam Meryem oğlu İsa kılığına sokulmuş olan 13. havariydi. “meryeme resûlallâh: Allah’ın Resûl’ü olan Meryem oğlu İsa’yı muhakkak ki biz öldürdük.” Allahû Tealâ: “Onların sözleri buydu.” diyor.

ve mâ katelûhu: Onu katletmediler, öldürmediler.

ve mâ salebûhu: onu çarmıha germediler, salibe germediler.
 
ve lâkin şubbihe lehum: ama onlar için onun benzeri vardı. Ya da başka bir ifadeyle, onlara onun benzeri gösterildi. Bir başka ifadeyle, 13. havari Hz. İsa (A.S)’ın hüviyetine sokuldu Allahû Tealâ tarafından. Meryem oğlu İsa da böylece onların dizaynının dışında kaldı.

ve innellezinahtelefû fîhi: bu konuda yani onun hakkında ihtilafa düşenler muhakkak ki
 
le fî şekkin minhu: ondan yani onun dizaynından bir şek yani şüphe içindedirler. Onun hakkında yani onun öldürülmesi konusunda bir şüphe içindedirler.
 
mâ lehum bihî min ilmin: onlar için bu konuda bir ilim, bir bilgi de yoktur. Onların bu konuda bir bilgileri de yoktur.
 
illettibâaz zann: onlar sadece zanlarına intiba ediyorlar, zanlarına tâbî oluyorlar. 
ve mâ katelûhu yakînâ: kesinlikle onu katletmediler yani çarmıha germediler.

Görülüyor ki Allahû Tealâ Nisâ Suresinin 157. âyet-i kerîmesinde Hz. İsa (A.S)’ın onlar tarafından yani Romalılar tarafından katledilmediğini söylüyor. Öldürülenin, Hz. İsa (A.S)’a ihanet eden 13. havari olduğu Kur’ân-ı Kerim’de açıklanıyor. Salonda o ikisi yalnızken içeriye Romalılar gireceği zaman Allahû Tealâ Hz. İsa (A.S)’ın yüzünü havarinin yüzüne, havarinin yüzünü de Hz. İsa (A.S)’ın kine çevirdi. Romalı askerler Hz. İsa (A.S)’ı tanıdıkları cihetle, 13. havariyi odur diye alıp götürdüler ve çarmıha gerdiler. Âli İmrân Sûresinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:




3/ÂLİ İMRÂN-55: İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti), summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).
Allah, şöyle buyurmuştu: “Ey Îsâ! Muhakkak ki seni vefat ettirecek olan ve seni Kendime (katıma) yükseltecek olan ve kâfirlerden temizleyecek olan Benim. Sana tâbî olanları kıyâmet gününe kadar, kâfirlerden üstün kılacak olan Benim. Sonra sizin merciiniz Benim (dönüşünüz Bana’dır). O zaman sizin ihtilâf etmiş olduğunuz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.”
 
Biz mütevaffa deyince ölen kişileri kastederiz. “Falanca mütevaffadır, ölmüştür.” deriz, ya da “vefat etmiştir.” deriz. Allahû Tealâ ise burada: “Sana olan vefamı yerine getireceğim.” diye farklı bir ifade kullanmıştır. Allahû Tealâ: “Sana olan vefamı yerine getireceğim. Seni Kendime, Bana ref edeceğim, kaldıracağım, yükselteceğim.” diyor.

ve mutahhiruke: seni taharete, temizliğe ulaştıracağım, temizleyeceğim, arınmış kılacağım.

minellezîne keferû: o kâfir olanlardan arınmış kılacağım yani onların elinden seni kurtaracağım.

ve câilullezîne: onları kılacağım.
 
ettebeûke: sana tâbî olanları

fevkallezîne keferû: kâfirlerin üzerinde kılacağım.
 
ellezîne keferû: Onlar ki kâfirlerdir.

fevka: onların üzerinde kılacağım.
 
summe ileyye merciukum: sonra dönüşünüz Banadır.
 
fe ahkumu beynekum: Ve aranızda hüküm vereceğim.
 
beynekum: sizin aranızda.
 
fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn:
 onların üzerine ihtilafa düştüğünüz konularda aranızda hüküm vereceğim. İhtilafa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.

Âyet-i kerîme çok açık bir şekilde “Seni katıma yükselteceğim.” diyor. Öyleyse Allahû Tealâ Hz. İsa (A.S)’ı ölmeden evvel, hayatta iken katına yükseltmiştir. Hâlâ oradadır. Ve de Biz (Mehdi Resûl) hayattayken yeryüzüne mutlaka inecektir ve Bize (Mehdi Resûl) ulaşacaktır.

Öyleyse “Hz. İsa (A.S) gelecek mi?” şeklindeki bir sualin cevabı açıkça: Evet! Hz. İsa (A.S) tekrar dünyaya dönecektir. O ölmemiştir, çarmıha gerilmemiştir. Nasıl Hz. İdris (A.S) göğe kaldırılmış, Allahû Tealâ’nın cennetine girmişse ve oradan çıkmak istemeyince Allahû Tealâ O’nu orada bırakmışsa, Hz. İsa (A.S)’ın da göklerde olduğu kesindir. Ama yeri acaba cennet midir? Allah’ın katında olduğu kesindir. Nisâ Suresi 158. âyet-i kerimede konuyu şöyle devam ettiriyor Allahû Tealâ:

4/NİSÂ-158: Bel refeahullâhu ileyh(ileyhi). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
Hayır, Allah onu, kendisine yükseltti. Ve Allah Azîz’dir (üstündür, güçlüdür), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir)

Burada Allahû Tealâ açık bir şekilde Hz. İsa (A.S)’ın yükseltildiğini, Allah’ın katına yükseltildiğini ifade ediyor. Bir üstteki âyet-i kerime olan Nisâ Suresi 157. âyet-i kerimede Allahû Tealâ diyor ki:

“ve mâ katelûhu yakînâ: Onu kesin olarak katletmediler.” O’nu onların katletmedikleri, öldürmedikleri kesin bir şekilde ortaya çıkıyor. Nisâ Suresinin 159. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

4/NİSÂ-159: Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevti(mevtihî), ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden).
Ve ancak, kitap ehlinden olanlar (onu tekzip eden Yahudiler ve “Allah’ın oğlu” diyen Nasraniler), O’na ölümünden önce mutlaka îmân edecekler. Ve o, kıyâmet günü onların üzerine şahit olacak.

Yani kıyâmet kopmadan evvel, Hz. İsa (A.S) tekrar gelecek ve aramıza katılacaktır.  Öyleyse o gelecektir, hayatta olacaktır ki; kitap ehlinden (hristiyanlar da yahudiler de Müslümanlar da hepsi kitap ehlidir) hepsinden ona inanmayacak kimse yoktur. O gelip Hz. İsa (A.S) olduğunu kesin olarak ispat edecektir.

Romalıların Hz. İsa’yı çarmıha gererek öldürdükleri zannı oldukça yaygındır. Bu zanna göre, Hz. İsa’yı tutuklayan Romalılar ve yahudi dîn adamları onu çarmıha gererek öldürmüşlerdir. Tarihte bazı hristiyan mezhepleri (örneğin docetism) bunu reddetmişse de, günümüzde hristiyan âleminin tamamı olayı bu şekilde kabul etmekte, fakat İsa (A.S)’ın öldükten sonra dirilerek göğe yükseldiğine inanmaktadır. Ancak Kur’ân âyetlerini incelediğimizde olayın aslının böyle olmadığını görürüz:

İsa (A.S)’ın çarmıha gerilmiş olması konusunda ilk çağlarda çeşitli ayrı düşünceler ortaya çıkmıştır. Sonraki yüzyıllarda, konsül kararlarıyla, hristiyanlığın îmân kaideleri belirlenene kadar bu fikir ayrılıkları devam etmiş ve Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediğini iddia eden akımlar sapkın ilân edilmişlerdir. Zuhrûf Sûresinin 61. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

43/ZUHRÛF-61: Ve innehu le ilmun lis sâati, fe lâ temterunne bihâ vettebiûni, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve muhakkak ki o, gerçekten o saat (kıyâmetin zamanı) için bir ilimdir (bilgidir). Öyleyse ondan sakın şüphe etmeyin! Ve Bana (Allah’a) tâbî olun! İşte bu, Sıratı Mustakîm’dir.

Allahû Tealâ Hz. İsa (A.S)’ın kıyâmetle alâkalı olduğunu söylüyor.

43/ZUHRÛF-62: Ve lâ yasuddennekumuş şeytân(şeytânu), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ve şeytan sakın sizi, (Sıratı Mustakîm’den) men etmesin. Muhakkak ki o, sizin için apaçık düşmandır.

Kim o? Şeytan. Nasıl alıkoyabilir? Doğruları tersine çevirerek. Allah’ın doğrularını, o doğrular mevcut değilmiş gibi göstererek. Bir sonraki âyet-i kerime Zuhrûf Suresinin 63. âyeti, konuya açıklık getiriyor:

43/ZUHRÛF-63: Ve lemmâ câe îsâ bil beyyinâti kâle kad ci’tukum bil hikmeti ve li ubeyyine lekum ba’dellezî tahtelifûne fîh(fîhi), fettekûllâhe ve etîûni.
Ve Hz. İsa, beyyineler (mucizeler, deliller) ile geldiği zaman: “Ve hakkında ihtilâf ettiğiniz şeyin bir kısmını size açıklamak için size hikmeti getirdim. Öyleyse Allah’a karşı takva sahibi olun ve bana itaat edin!” dedi.

Zuhrûf Sûresinin 61., 62., 63. âyetleri kıyâmete yakın bir devrede Hz. İsa (A.S)’ın geleceğini söylüyor. Çünkü Allahû Tealâ Zuhrûf Sûresinin 61. âyet-i kerîmesinde kıyâmetten bahsediyor:

“O kıyâmet günü sizin için bir ilimdir yani öğrenilmesi lâzım gelen bir hakikattir. Sizin kıyâmet hakkında bir şüpheniz olmasın.” Allahû Tealâ kıyâmetin kopacağını birçok âyet-i kerîmede ardı ardına açıklamış. Kıyâmetle Hz. İsa (A.S)’ın alâkası ise kıyâmetten evvel mutlaka tekrar döneceğini burada açık bir şekilde ifade ediyor. Kıyâmetin kopacağından Zuhrûf Sûresinin 61. âyet-i kerimesinde haber veren Allahû Tealâ, mutlaka kopacağını söyleyen Allahû Tealâ, Hz. İsa (A.S)’ın onlara: “Kıyâmet mutlaka kopacaktır ve bana tâbî olun.” dediğini ifade ediyor. 

Kıyâmetten evvel, kıyâmet kopmadan evvel Hz. İsa (A.S) mutlaka dönecek ve bunu söyleyecektir. Ve insanların çok büyük bir kısmının Allah’ı, O’nun emirlerini unuttuğu bir devrede. Tam öyle bir devreyi dünya yaşıyor. Allah’a karşı olanların dünyada hâkimiyet kurdukları bir devre. Ama Hz. İsa (A.S) kıyâmetten evvel ortaya çıkacak ki; kıyâmetten yana hiçbir kuşkuya kapılmayın. “Kıyâmet mutlaka kopacaktır ve bana uyun, bana tâbî olun.” diyor. 
Hz. Musa (A.S) hakkında birçok yalanın yanlışın ortaya çıkmasının arkasında sadece şeytan vardır.

Allah’ın ilmi açıkça Hz. İsa (A.S)’ın ölmediğini, çarmıha gerilmediğini, onun yerine 13. havarinin onun yüzünü değiştirmek suretiyle Allahû Tealâ çarmıha gerilmesini temin ediyor. Çarmıha gerenler Hz. İsa (A.S)’ı çarmıha gerdiklerini zannediyorlardı ve yüzü de gerçekten Hz. İsa (A.S)’ın yüzüydü. Ama Hz. İsa (A.S)’ın yüzünü tam olarak Allahû Tealâ’nın kendisine devrettiği kişi 13. havariydi. Yani 13 havariden Hz. İsa (A.S)’ya ihanet eden tek kişiydi.

Ve kıyâmette de Hz. İsa (A.S) gene aynı şeyi söyleyecektir. “Bana uyun, bana itaat edin.” Burada “vettebiûni” kullanıyor. Aslında buradaki ifade “vettebiûni: Bana tâbî olun.” diyor. Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Bir anlamda tabirleri ittiba etmeyi “uymak” olarak almak mümkündür. Yani “Emirlerime itaat edin.” anlamı da “Tâbî olun.” da vardır. “Bana uyun.” anlamı. Ama aslında tâbî olmak, Hz. İsa (A.S)’ya tâbî olmak, Hz. İsa (A.S)’ın elini öperek Allah’a ulaşmak için bir peygambere tâbî olmak demektir.

Buradaki kelime “Bana uyun.” ifadesi, “Emirlerime itaat edin.” mânâsına geliyor. Hâlbuki ittiba etmek söz konusu, tâbî olmak söz konusu. Öyleyse yeni geliyor ki; oradan, Allah’ın katından inmiş ki; insanların kendisine tâbî olmasını talep ediyor. Burada böyle bir ifadenin varlığı ve Allahû Tealâ’nın katından gelen Hz. İsa (A.S) açık belgelerle geliyor: “Size hikmetle geldim ve ben ölmedim.” diyor ve Allahû Tealâ: “Hz. İsa (A.S) O’nun ispatıyla geliyor.” diyor. “Allah beni katına kaldırdı, şimdiye kadar oradaydım. Şimdi de bana tâbî olmanız için indim, dünyaya tekrar döndüm.”

Bu âyetleri de incelediğimizde, İsa (A.S)’ın ahir zamanda geleceği açıktır. Hz. İsa yeni bir din getirmeyecektir.

“Kırk (40) yıl Allah’ın Kitab’ı ve Benim sünnetimle hükmeder, vefat eder.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 92)
“Hz. İsa Ümmet-i Muhammed’e peygamber olarak değil; Şeriat-ı Muhammediye’yi tatbik etmek için gelecektir, demektedir.”(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 68)
“Hz. İsa (AS) inecek ve Resûlullâh Efendimiz (S.A.V)’ in şeriatına tâbî olacaktır.”(Mektubat-ı Rabbani, 2/1309)

“Hz. Muhammed (S.A.V)’in şeriati üzerine hüküm verecek, kendisi Peygamber olduğu halde Peygambere tâbî olacak ve Muhammed (S.A.V)’in ümmetinden olacak. Peygamberin ümmeti ve sahâbesi olacak... Öyleyse O, sahâbelerin en eftali olacak” (Kıyamet Alametleri, s. 243)
“Onunla (İsa ile) Benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, beyaza çalar kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da saçından su damlayacaktır. İnsanlarla İslâm için mücadele edecektir. Mesihu’d-deccali etkisiz hale getirecek, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını müslümanlar kılacaklardır.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, 5.cilt, s.380)

Cabir İbn-i Abdullah’dan rivayet edilen "Mehdi’nin çıkışını inkâr eden, muhakkak Muhammed (S.A.V’)’e indirilene küfretmiştir. Meryem’in oğlu İsa’nın inişini inkâr eden de muhakkak kâfir olmuştur. Deccalin çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kâfirdir." hadîsi de İslâm âlimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir.

Bu hadîs, Şeyh Hace Muhammed Parisa’nın ‘Faslul Hitap’, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi’nin ‘Meanil Ahbar’, İmam Süheyli’nin ‘Er-Ravuzul Ünüf’, İmam Suyuti’nin ‘El-Arful Verdi fi Ahbaril Mehdi’ gibi ünlü İslâmî kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadîsin senetini de açıklamıştır: "Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah Hazretleri böylece bildirmişlerdir.”  (Suyuti, el-Havi, el-Arful Verdi fi Ahbaril Mehdi risalesi, 2/161; Nüzul-i Mesih Risalesi, Ahmed Mahmud Ünlü, Ekmel Yayıncılık, İstanbul, 1998, s,120)

Said-i Nursi Hz. de: Hem dâr-ı teklifte (imtihan yerinde) gözle görünecek olan alâmet-i kıyâmet ve eşrât-ı saat (kıyâmet alametleri ve kıyâmetin kopacağını haber veren şartlar), bir kısım müteşabihat-ı Kur’âniye gibi kapalı ve tevilli oluyor. Hattâ Hazret-i İsa Aleyhisselâmın nüzûlü dahi ve kendisi İsa Aleyhisselâm olduğu, nur-u îmânın dikkatiyle bilinir; herkes bilemez. (Şualar | Beşinci Şuâ | 49)

Allah razı olsun.