28 Basamak VII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Basamak VII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2016 Salı

28 Basamak VII

2.6.1- MÜRŞİD FARZDIR
İrşad makamını Allahû Tealâ’dan istemek farzdır.
5/MÂİDE 35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
16/NAHL 9: Ve alâllâhi kasdus sebîli ve minhâ câirun, ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm'e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah'ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.
Her mürşidin bulunduğu noktadan devrin imamının dergâhına olaşan bir sebîl mutlaka vardır. Sebîllerin kastedilmesi, tayin edilmesi Allah’ın üzerinedir, Allah’ın vazifesidir. Allah’tan başka kimse sebîl tayini yapamaz.
2.7- ON DÖRDÜNCÜ BASAMAK
Kişi Allah’ın onun için tayin ettiği mürşidine ulaşır. O ana kadar aldığı 12 ihsanın ötesinde Allahû Tealâ’dan 7 de ni’met alır.
25/FURKÂN 70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).
2.7.1- YEDİ Nİ’MET
Tâbiiyet gerçekleşir gerçekleşmez birinci işlev tekemmül eder. Devrin imamının ruhu, tövbe merasimi sırasında arşı
tutan meleklerle birlikte oradadır. Eğer bu kişi Allah’a ulaşmayı dileyerek, 12 ihsanla tâbî olmuşsa o kişi All ah’tan 7
ni’met almıştır.
2.7.1.1- BİRİNCİ Nİ’MET
Devrin imamının ruhu, o kişiye yevmit talâkının geldiğini söylesin, onu ikaz etsin, uyarsın diye kişinin başının üzerine
gelir ve yerleşir.
40/MU'MİN 15: Rafîud deracâti zul arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzira yevmet telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah’a ulaşmayı dilediği için Allah’ın da Kendisine ulaştırmak istediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah’a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.
2.7.1.2- İKİNCİ Nİ’MET
Kişinin kalbine Allah’ın îmânı yazmasıdır.
58/MUCÂDELE 22: Lâ tecidu kavmen yu’minûne billâhi vel yevmil âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîratehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anhu, ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizballâhi humul muflihûn(muflihûne).
Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razı oldular. İşte onlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah’ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?
2.7.1.3- ÜÇÜNCÜ Nİ’MET
Kişinin günahlarının sevaba çevrilmesidir. Sevaplarının derecatı 1’e 10’dan, 1’e 100’e çıkarılır. Allah’ın emrinden gelen ruh olan devrin imamı ile beraber olan arşı tutan meleklerde orada görevlidirler:
40/MU'MİN 7: Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm(cahîmi).
Arşı tutan melekler ve onun etrafındaki kişi (devrin imamı), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: “Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuşattın. Böylece (mürşidin önünde) tövbe edenleri ve Senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et (günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru!”
Arşı tutan melekler ve onların etrafındaki kişi (devrin imamının ruhu), bazı insanlar için Allah’tan mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) talebinde bulunurlar. Böylece devrin imamının ruhu kişinin başının üzerine gelir ve Allah o kişinin günahlarını, devrin imamının talebi üzerine sevaba çevirir. Furkan 69’a göre, cehenneme gidenler orada kalırlar, azapları artar:
25/FURKÂN 69: Yudâaf lehul azâbu yevmel kıyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen).
Kıyâmet günü onun azabı kat kat artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen kalır.
25/FURKÂN 70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).
Allahû Tealâ neden Mu’min Suresi 15. âyet-i kerimede “dereceleri yükselten” demektedir? Çünkü bu olay tahakkuk ettiği zaman Allah o kişinin derecelerini furkanlarla yükseltmiştir ama bir de sevaba çevirerek yükseltecektir. Ayrıca o güne kadar 1’e 10 verirken, o günden sonr a 1’e­100 verecektir. Ruh Allah’a doğru yaptığı yolculukta, her gök katını tırmandıkça herbir katta derecatı; 1’e 100, 1’e 200, 1’e 300, 400, 500, 600, 700 olur.
2/BAKARA 261: Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbetin, vallâhu yudâifu li men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her sünbülünde (başağında) yüz adet tane (tohum) olmak üzere, yedi sünbül (başak) veren bir tek tohumun durumu gibidir. Allah, dilediği kimse için (onun rızkını) kat kat artırıp verir. Ve Allah Vâsi’dir, Alîm’dir.
Bunun için “dereceleri yükselten Allah” denmektedir. Kim irşad makamının önünde tövbe ederse ve Allah’ın yoluna girerse ve âmenû olursa; ikinci defa âmenû olmak ve de nefs tezkiyesine (amilüssalihata) başlarsa Allah, onların günahlarını sevaba çevirmekte, kaybettiği derecelerini kazandığı dereceler haline get irmektedir.