CENNET 7.3.4.5.
ü
3-Şehitler
Adn cennetlerinin 3. bölümünde Allah yolunda şehit
olanlar ve günahları iki kez mağfiret edilenler vardır.
3/ÂLİ İMRÂN-169: Ve lâ
tahsebennellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâ(emvâten), bel ahyâun inde
rabbihim yurzekûn(yurzekûne).
Ve Allah'ın yolunda öldürülenleri,
sakın ölüler sanmayın. Hayır, (onlar) hayydırlar (canlıdırlar), Rab'lerinin
katında rızıklandırılırlar.
ü 4-İradesini
teslim edenler
16/NAHL-31: Cennâtu adnin
yedhulûnehâ tecrî min tahtihel enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûn(yeşâûne), kezâlike
yeczîllâhul muttekîn(muttekîne).
Onlar
(muttakiler), altından nehirler akan Adn cennetlerine girerler. Orada, onların
diledikleri herşey vardır. İşte Allah, (ahsen olan) muttakileri (bihakkın
takvanın sahiplerini) böyle mükâfatlandırır.
ü 5-Mürşidler
Adn Cennetleri’nin 5. bölümüne gidecek olanlar, irşada
memur ve mezun kılınanlar yani mürşitlerdir. Tevbe Suresinin 71 ve 72.
âyetlerinde Allahû Tealâ diyor ki:
9/TEVBE-71: Vel mu’minûne vel
mu’minâtu ba’duhum evlîyâu ba’d(ba’din), ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil
munkeri ve yukîmûnas salâte ve yu’tûnez zekâte ve yutîûnallâhe ve resûleh(resûlehu),
ulâike se yerhamuhumullâh(yerhamuhumullâhu), innallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Ve mü'min erkekler ve mü'min
kadınlar, birbirlerinin dostlarıdır. Ma'ruf ile emreder ve münkerden
nehyederler (yasaklarlar) ve namazı ikâme ederler ve zekâtı verirler. Allah ve
O'nun resûlüne itaat ederler. İşte onlar, Allah, onlara rahmet edecek. Muhakkak
ki Allah; Azîz'dir, Hakîm'dir.
Burada mürşitlere ait olan bir hüküm mâruf ile
emretmek, münkerden nehyetmek vardır. Kim mâruf ile emrederse ve münkerden nehyederse,
o irşad makamındadır ve Allah’tan aldığı yetki ile mâruf ile emreder; münkerden
nehyeder.
9/TEVBE-72: Vaadallâhul mu’minîne
vel mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve mesâkine
tayyibeten fî cennâti adn(adnin), ve rıdvânun minallâhi ekber(ekberu), zâlike
huvel fevzul azîm(azîmu).
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min
kadınlara orada ebedî kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vaadetti.
Adn cennetlerinde güzel meskenler (vardır). Ve (bunların) en büyüğü, Allah'tan
bir rızadır (Allah'ın razı olmasıdır). İşte o, fevz-ül azîmdir (en büyük
kurtuluştur).
18/KEHF-17: Ve tereş şemse izâ
taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli
ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men
yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen
murşidâ(murşiden).
Ve güneşin doğduğu zaman
mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların
yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde
bulunuyorlardı. İşte bu, Allah'ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi
Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa
(kim Allah'a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden
evliya) bulunmaz.
Kehf-17’de bahsedilen velî mürşidler, irşad makamının sahipleridir. Onlar, Adn cennetlerinin
5. bölümüne giderler.
40/MU'MİN-38: Ve kâlellezî âmene yâ
kavmittebiûni ehdikum sebîler reşâd(reşâdi).
Ve âmenû olan adam şöyle dedi:
"Ey kavmim! Bana tâbî olun ki sizi irşad yoluna ulaştırayım."
Mu’min-38’de ifade edilen kişi, irşada ulaştırabilecek
olan birisidir, yani mürşit hüviyetindedir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
18/KEHF-16: Ve izi'tezeltumûhum ve
mâ ya'budûne illâllâhe fe'vû ilel kehfi yenşur lekum rabbukum min rahmetihî ve
yuheyyi' lekum min emrikum mirfekâ(mirfekan).
Ve siz, Allah'tan başkasına kul
olmayarak onlardan ayrıldığınız zaman artık bir mağaraya sığının! Rabbiniz size
rahmetini neşretsin (ulaştırsın). Ve size, refik (destek) olarak işlerinizi
kolaylaştırsın.
18/KEHF-17: Ve tereş şemse izâ
taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli
ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men
yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen
murşidâ(murşiden).
Ve güneşin doğduğu zaman
mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların
yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde
bulunuyorlardı. İşte bu, Allah'ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi
Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa
(kim Allah'a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden
evliya) bulunmaz.
20/TÂHÂ-76: Cennâtu adnin tecrî min
tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve zâlike cezâu men tezekkâ.
İçinde ebedî kalacakları, altından
nehirler akan adn cennetleri vardır. Ve işte bu, tezkiye olanların (nefs
tezkiyesi ve tasfiyesi yapanların) mükâfatıdır.
Nefsini tasfiye eden (19 mertebede müzeyyen kılarak
iradesini de teslim eden) kişi ancak burada irşad makamının sahibi kılınır. Saff
Suresinin 12. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:
61/SAFF-12: Yagfir lekum zunûbekum
ve yudhılkum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve mesâkine tayyibeten fî
cennâti adn(adnin), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
Sizin günahlarınızı mağfiret eder.
Ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. Ve sizi adn cennetlerinde
güzel meskenlere yerleştirir. İşte bu, fevz-ül azîmdir (büyük kurtuluştur).
Adn Cennetleri’nde büyük mutluluk ve kurtuluş; fevz-ül
azîm vardır. Fevz-ül azîmin sahipleri bu hüviyettedirler. İrşad makamının
sahipleri olarak değerlendirilmektedirler.