5 Ekim 2017 Perşembe

HZ. İBRÂHÎM’İN HANİF DÎNİ

HZ. İBRÂHÎM’İN HANİF DÎNİ

Yüce Rabbimiz bütün insanların mutluluğu için dîn olgusunu dizayn etmiştir ve bütün insanların hem bu dünyada mutlu olmalarını, hem de kıyâmetten sonra da ahirette mutlu olmalarını istemektedir. Bu sebeple Allah, bir tek dîn dizayn etmiştir. Allah’ın dîn’inde bir değişiklik yoktur. Allah’ın tek bir dîni vardır ve o dînin adı hanif dînidir. Arapça adıyla islâm, Türkçe adıyla teslim dinidir. O da babamız İbrâhîm (A.S)’ın dînidir.

Hz. Musa’nın dîni, Hz İsa’nın dîni, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in dîni; hepsi Hz. İbrâhîm’in dîni olan hanif dînidir. Aralarında dînin temelleri dikkate alındığında hiçbir farklılık yoktur. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni aynı zamanda İslâm dînidir. Ondan evvel Hz. İsa’nın dînidir. Ondan evvel Hz. Musa’nın dînidir. Hz. Musa’dan evvel de Hz. İbrâhîm’in dînidir.

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
“Hz. Nuh’a, Hz. İbrâhîm’e verdiğimiz, Hz. Musa ve Hz. İsa’ya indirdiğimiz şeriatı Sana vahyetmek suretiyle size de şeriat kıldık (yani sana ve senin sahâbene de şeriat kıldık). Dîni ayakta tutun ve fırkalara ayrılmayın.” diye buyuruyor Allahû Tealâ.  ‘Dîni ayakta tutun ve fırkalara ayrılmayın diye" ifadesi, dînin daima kıyamda kalmasını ifade eder. Rûm Suresinin 30. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Dînin kıyamda olan (kayyum) dîn olduğunu, ezelî ve ebedî dîn olduğunu.” söylüyor. Allahû Tealâ Rûm-30'da Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e diyor ki:
30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
“Hanif olarak vechini dîne ikame et, (dîni ayakta tutmak üzere) o dîn ki; kayyum olan dîndir (yani ezelden ebede devam edecek olan dîndir). Sen hanifsin ve Biz bütün insanları hanif fıtratıyla yarattık. Allah'ın ne hanif fıtratıyla yaratmasında ne de dînin kayyum olmasında bir değişiklik göremezsin.”

Hem insanlar hanif dîniyle (hanif fıtratıyla) yaratılır hem de dîn, hanif dînidir. Allah'ın ne dîni değiştirmesi mümkündür ne de insanları değiştirmesi söz konusudur. İkisini de değiştirmeyeceğini.’ söylüyor, Allahû Tealâ. İşte görüyoruz ki asıl olan bir tek şeriattır; Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin şeriatıdır. İnsanlar da hanif dîni üzerine hanif olarak yaratılmıştır. Dîn de sadece ve sadece hanif dînidir. İslâm dîni de hanif dîninin ta kendisidir. Hz. İbrâhîm’in hanif dînine baktığımız zaman gördüğümüz şey, gayet açık 3 esas söz konusu:

Vahdet: Allah'ın tekliği.
Tevhid: Tek bir dîn etrafında toplanan insanlar. Allah'a ulaşmayı dilemekten irade teslimine kadar geçen, herşeyi Allah'a teslim etmek üzere Allah'a ulaşmayı dileyen insanların tek bir fırkayı oluşturması; tevhid. Bu ikinci faktör. Birinci faktör vahdet; Allah’ın tekliği. İkinci faktör tevhid; sadece Allah’a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek bir topluluk.
Teslim: Ruhun, vechin, (yani fizik vücudun) nefsin ve iradenin Allah'a teslimi.

İşte bu, tek dînin Allah'ın değişik zaman aralarında Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya ve Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’e indirdiği Tevrat, İncil ve Kur’ân’ın temelde aynı kitaplar olduğunu sizlere ispat etmek için buradayız. İslâm dîninin özelliği 7 safha ve 4 tane teslimdir.
1. safha: Allah’a ulaşmayı dilemek. (3. basamak)
2. safha: Mürşide ulaşıp tâbiiyet. (14. basamak)
3. safha: Ruhun hayattayken Allah’a ulaşması (teslimi) (22. basamak).
4. safha: Fizik vücudun Allah’a teslimi. (25. basamak) (2. TESLİM)
5. safha: Nefsin teslimi. (26. basamak) (3. TESLİM)
6. safha: Muhlis olmak. (27. basamak) Ve irşad makamına tayin edilmesi başkalarını irşad etmekle görevli oluşu.
7. safha: İradenin Allah’a teslimi. (28. basamak) (4. TESLİM)

İşte böyle bir dizayn söz konusu. Allahû Tealâ kişiyi irşad makamına tayin ediyor, 7. kademede. Şimdi bakıyoruz; Kur’ân’da acaba bunların hepsi farz kılınmış mı? Bakıyoruz ki hepsi farz. Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ulaşmayı) dilemek farz mıdır? Allahû Tealâ Rûm Suresinin 31. âyet-i kerimesinde diyor ki:


30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar. “O’na yönel, (O’na ulaşmayı dile) ve O’na karşı (Allah'a karşı) takva sahibi ol." Âyet-i kerime devam ediyor: "Ve namaz kıl ve müşriklerden olma. O müşriklerden olma ki; onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır. Herbiri kendi elindekiyle ferahlanırlar.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.