CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOK 44-53
44- 42/ŞÛRÂ-45:
Ve terâhum yu’redûne aleyhâ hâşiîneminez zulli yenzurûne min tarfin hafîy(hafîyyin),
ve kâlellezîne âmenû innel hâsirînellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel
kıyâmeh(kıyâmeti), e lâ innez zâlimîne fî azâbin mukîm(mukîmin).
Ve onları zilletten boyun eğmiş
olarak, ona (azaba) arz olunurken, gizli gizli (yan gözle) baktıklarını
görürsün. Âmenû olanlar dediler ki: “Muhakkak ki hüsranda olanlar, kıyâmet
günü, kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürenlerdir.” Muhakkak ki zalimler,
mukîm (devamlı) azabın içindedirler, değil mi?
45- 43/ZUHRÛF-74:
İnnel mucrimîne fî azâbi cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki mücrimler (suçlular),
cehennem azabı içinde ebediyyen kalacak olanlardır.
46- 47/MUHAMMED-15:
Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri
âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun
min hamrin lezzetin liş şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin
musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min
rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum.
Takva sahiplerine vaadedilen
cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı
bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf
(süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve
(onlar için) Rab'lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı
kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları
parçalanan kimsenin durumu gibi midir?
47- 58/MUCÂDELE-17:
Len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum min allâhi şey’â(şey’en), ulâike
ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Onların malları ve evlâtları,
Allah'tan bir şeye (azaba) karşı onlara asla fayda vermez. İşte onlar, ateş
ehlidir, orada ebediyen kalacak olanlardır.
48- 59/HAŞR-17:
Fe kâne âkıbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ, ve zâlike cezâûz
zâlimîn(zâlimîne).
Böylece ikisinin (münafıkların ve
şeytanın) akıbeti orada, ateşin içinde ebediyyen kalmak oldu. Ve işte bu,
zalimlerin cezasıdır.
49- 64/TEGÂBUN-10:
Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâri hâlidîne fîhâ ve
bi’sel masîr(masîru).
Âyetlerimizi inkâr edenler ve
yalanlayanlar; işte onlar, ateş ehlidirler, orada (cehennemde) ebediyyen
kalacak olanlardır. Ve (o) ne kötü varış yeri (ulaşılacak yer).
50- 72/CİNN-23:
İllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih(risâlâtihî), ve men ya’sıllâhe ve resûlehu
fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden).
(Bu) sadece Allah'tan olanı tebliğ
ve O'nun risaletidir. Ve kim Allah'a ve O'nun Resûl'üne asi olursa, bundan
sonra muhakkak ki onun için, içinde ebediyyen kalacağı cehennem ateşi vardır.
51- 78/NEBE-21:
İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden).
Muhakkak ki cehennem mirsad
olmuştur.
78/NEBE-22: Lit tâgîne
meâbâ(meâben).
Azgınlar için meab (sığınılacak yer)
olarak.
78/NEBE-23: Lâbisîne fîhâ
ahkâbâ(ahkâben).
(Onlar) orada bütün zamanlar boyunca
kalacak olanlardır.
52- 82/İNFİTÂR-14:
Ve innel fuccâre lefî cahîm(cahîmın).
Ve muhakkak ki füccar, mutlaka
alevli ateş içindedir.
82/İNFİTÂR-15: Yaslevnehâ yevmed
dîn(dîni).
Dîn günü ona (alevli ateşe)
yaslanırlar (atılırlar).
82/İNFİTÂR-16: Ve mâ hum anhâ bi
gâibîn(gâibîne).
Ve onlar, ondan (alevli ateşten)
gaib olacak (kaybolacak, yanıp bitecek) değillerdir.
53- 98/BEYYİNE-6:
İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi velmuşrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne
fîhâ, ulâike hum şerrul beriyeh(beriyyeti).
Muhakkak ki
kitap ehlinden inkâr edenler ve müşrikler, cehennem ateşindedirler ve orada
devamlı kalacak olanlardır. İşte onlar, onlar yaratılmışların şerli
olanlarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.