CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOK 33-43
33- 25/FURKÂN-68:
Vellezîne lâ yed’ûne meallâhi ilâhen âhara ve lâ yaktulûnen nefselletî
harremallâhu illâ bil hakkı ve lâ yeznûn(yeznûne), ve men yef’al zâlike yelka
esâmâ(esâmen).
Ve onlar, Allah ile beraber başka
bir ilâha tapmazlar. Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kişiyi haklı
olmadıkça öldürmezler ve zina yapmazlar. Ve kim bunları yaparsa günah cezasıyla
karşılaşır.
25/FURKÂN-69: Yudâaf lehul azâbu
yevmel kıyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen).
Kıyâmet günü onun azabı kat kat
artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen kalır.
34- 32/SECDE-14:
Fe zûkû bi mâ nesîtum likâe yevmikum hâzâ, innâ nesînâkum ve zûkû azâbel huldi
bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Öyleyse bu "likâe"
(Allah'a ulaşma) gününüzü, unutmanızdan dolayı (azabı) tadın. Muhakkak ki Biz
de sizi unuttuk. Ve yaptıklarınız sebebiyle ebedî azabı tadın.
35- 32/SECDE-20:
Ve emmellezîne fesekû fe me’vâhumun nâr(nâru), kulle mâ erâdû en yahrucû minhâ
uîdû fîhâ ve kîle lehum zûkû azâben nârillezî kuntum bihî
tukezzibûn(tukezzibûne).
Ve fakat fasık olanlar, onların
mevası (barınağı) ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya iade
edilirler (geri döndürülürler). Ve onlara: "Ateşin azabını tadın! Ki onu
tekzip etmiştiniz (yalanlamıştınız)." denir.
36- 33/AHZÂB-64:
İnnallâhe leanel kâfirîne ve eadde lehum saîrâ(saîren).
Muhakkak ki Allah, kâfirleri
lânetledi. Onlar için alevli ateşi (cehennemi) hazırladı.
33/AHZÂB-65: Hâlidîne fîhâ
ebedâ(ebeden), lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîren).
Orada ebediyyen kalıcılardır
(kalacak olanlardır). (Orada) bir dost ve bir yardımcı bulamazlar.
37- 34/SEBE-51:
Ve lev terâ iz feziû fe lâ fevte ve uhızû min mekânin karîb(karîbin).
Ve onları dehşete kapıldıkları zaman
görsen. Artık kaçış (kurtuluş) yoktur. Ve onlar, (cehenneme) yakın bir yerden
yakalandılar.
38- 37/SÂFFÂT-9:
Duhûran ve lehum azâbun vâsib(vâsibun).
Kovulmuş olarak, onlar için
kesilmeyen sürekli azap vardır.
39- 39/ZUMER-40:
Men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yahıllu aleyhi azâbun mukîm(mukîmun).
Kendisini rezil edecek azap, kime
gelecekse (ona ulaşır) ve mukim (sürekli) azap onun üstüne iner.
40- 39/ZUMER-72:
Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel
mutekebbirîn(mutekebbirîne).
(Onlara): "Orada ebediyyen
kalmak üzere cehennemin kapılarından girin!" denildi. Artık
kibirlenenlerin mesvası (kalacağı yer) ne kötü.
41- 40/MU'MİN-76:
Udhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel
mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Ebediyyen orada kalmak üzere
cehennemin kapılarından girin. Artık kibirlenenlerin kalacakları yer ne kötü.
42- 41/FUSSİLET-24:
Fe in yasbirû fen nâru mesven lehum ve in yesta’tibû fe mâ hum minel
mu’tebîn(mu’tebîne).
Artık sabredebilirlerse artık ateş
onların kalacakları yerdir. Ve eğer onlar affedilmek isterlerse, onlar
affedilecek olanlardan değillerdir.
43- 41/FUSSİLET-28:
Zâlike cezâu a’dâillâhin nâr(nârun), lehum fîhâ dârul huld(huldi), cezâen
bimâkânû bi âyâtinâ yechadûn(yechadûne).
İşte bu Allah'ın düşmanlarının
cezası ateştir. Âyetlerimizi bilerek inkâr etmiş olmaları sebebiyle ceza
olarak, onlar için orada ebedîlik yurdu vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.