Hz. Yusuf (A.S)
Kur’an-ı
Kerim’de diğer peygamberlerin kıssaları, çeşitli sûrelerde, özünde bir olacak şekilde bazı farklılıklarla kısa kısa anlatılmış
ve öğüt alınması için birkaç yerde tekrar edilmiş bulunmaktadır. Buna karşılık,
Yusuf (A.S)’ın kıssası 111 âyetten müteşekkil Yusuf sûresinin baştan 101 âyetinde tek kıssa halinde, baştan sona ve ayrıntılı bir biçimde
anlatılmış ve başka bir sûrede tekrar edilmemiştir. Hz. Yusuf, iffet ve imanın
sembolü ve abidesidir. Onun hayatı ve başından geçenler, teferruatlı bir
şekilde bütün insanlığın ibret nazarlarına sunulmuştur. Olaylar açık bir tarzda
anlatıldığından, ilave bilgilere neredeyse hiç ihtiyaç kalmamıştır. Bu yüzden
olmalıdır ki, kıssa hakkında, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den nakledilen
rivayetler de yok denecek kadar azdır. Ne var ki, bütün bu açıklığa rağmen
kısas-ı enbiya, tarih ve tefsir kitaplarında, bu kıssayla ilgili olarak, Kur’an-ı
Kerim’de ve hadis-i şeriflerde bulunmayan pek çok rivayet yer almaktadır. Bu
rivayetlerin büyük bölümünün aslı ve esası yoktur.
Yusuf sûresi, İslâm davetinin Mekke döneminde,
Mekke müşriklerinin Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve ashâbına karşı yürüttükleri
eziyet ve işkence faaliyetinin had safhaya ulaştığı bir sırada nazil olmuştur.
Bu günlerde müşrikler işi iyice azıtarak şiddete başvurmuşlar, hatta Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’i öldürme teşebbüsünde bulunmuşlardı. Bu zor şartların
yaşandığı günlerde inen sûrede Hz. Yusuf’un karşılaştığı sıkıntılar ve bu
sıkıntılara sabretmesi ve sonunda ulaştığı zafer anlatılarak Peygamber
Efendimiz (S.A.V) ve sahabe teselli edilmiştir. Sûrenin son âyetleri de peygamberlerin
karşılaştığı sıkıntılar ve sonunda ulaşılan mutlu son hakkında önemli bir mesaj
özelliği taşımaktadır.
Sûrenin ilk üç âyeti kıssaya giriş
mahiyetindedir. Üçüncü âyette
kıssa, “en güzel kıssa/ahsenü’l-kasas” olarak nitelendirilmiştir. Herşey Allahû Tealâ tarafından öğretilir ve Allahû Tealâ
hakikatleri söyler. Burada "en güzel kıssalar" sadece "en güzel
hikâyeler" demek değildir. Allahû Tealâ, "öğretilmesi lâzım gelen en
güzel şey" anlamında kullanmıştır. Çünkü Allahû Tealâ'nın dizaynına göre
Allahû Tealâ'nın nebîleri, resûlleri, mürşidleri insanlara kıssa ettikleri
zaman o insanlar salâh makamına yükselmektedirler. Kıssa etmenin muhtevası içerisinde, insanlar dört
hidayete de ermekte, ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a
teslim etmektedirler.
12/YÛSUF-1: Elif
lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubîn(mubîni).
Elif, Lâm, Râ. Bunlar, beyan edilmiş (açıklanmış)
Kitab'ın âyetleridir.
12/YÛSUF-2: İnnâ
enzelnâhu kur’ânen arabiyyen le allekum ta’kılûn(ta’kılûne).
Muhakkak ki Biz, O'nu Arapça Kur'ân olarak
indirdik. Böylece siz akıl edersiniz.
12/YÛSUF-3: Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ ileyke
hâzel kur’âne ve in kunte min kablihî le minel gâfilîn(gâfilîne).
Sana vahyettiğimiz bu Kur'ân ile en güzel kıssaları sana anlatıyoruz. Ve
oysa sen, ondan önce elbette gâfillerdendin.
Dördüncü âyetinden
itibaren Hz. Yusuf’un gördüğü rüya ile kıssanın anlatımına başlanmaktadır;
12/YÛSUF-4: İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere
kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidîn(sâcidîne).
Yusuf (A.S), babasına şöyle
demişti: “Babacığım, gerçekten ben on bir yıldız, güneş ve ay gördüm. Onları
bana secde eder (vaziyette, durumda) gördüm.”
12/YÛSUF-5: Kâle yâ buneyye lâ taksus ru’yâke alâ ihvetike fe yekîdû
leke keydâ(keyden), inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubîn(mubînun).
(Babası) şöyle dedi: “Ey
oğulcuğum, rüyanı kardeşlerine anlatma! O zaman (anlattığın taktirde) sana
tuzak kurarlar. Muhakkak ki; şeytan, insana apaçık düşmandır.”
12/YÛSUF-6: Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yu allimuke min te’vîlil
ehâdîsi, ve yutimmu ni’metehu aleyke ve alâ âli ya’kûbe kemâ etemmehâ alâ
ebeveyke min kablu ibrâhîme ve ishâk(ishâke), inne rabbeke alîmun
hakîm(hakîmun).”
Ve işte böylece, Rabbin seni seçecek ve sözlerin
(olayların) tevîlini (yorumunu) sana öğretecek. Sana ve Yakûb (A.S)'ın ailesine
de, (tıpkı) daha önce ataların İbrâhîm (A.S) ve İshak (A.S)'a (ni'metini)
tamamladığı gibi, ni'metini tamamlayacak. Muhakkak ki senin Rabbin, Alîm (en
iyi bilen)dir, Hakîm (hüküm veren hikmet sahibi)dir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.