Hz. Yakup (A.S)
Hz. İbrahim’in torunu, Hz.
İshak’ın oğlu ve Hz. Yusuf’un babası olan Hz. Yakup, Kur’an’da birçok ayette zikredilen
bir peygamberdir. Geçmiş bölümlerde işlediğimiz gibi doğumu ve peygamberliği
önceden müjdelenmiştir. Lakabı İsrail’dir (İsrail, Allah’ın kulu demektir) ve İsrail
Oğullarının atasıdır.
Hz. Yakup, babası Hz. İshak’ın tavsiyesine uyarak, Irak’da yaşayan
dayısı Laban’ın yanına gitti. Dayısının iki kızı Lea ve Rahel ile evlendi.
Hanımları, babaları tarafından kendilerine hibe edilen cariyelerini de
kocalarına hediye etmişlerdi. Hz. Yakup’un bu dört hanımdan 12 oğlu dünyaya
geldi ve soyu bu oğulları vasıtasıyla devam etti. Bütün İsrail Oğulları, İsrail
lakabı taşıyan Hz. Yakup’un on iki oğlunun nesillerinden gelmiştir. İsrail
Oğulları içinde peygamberlik ise Levi, Yahuda ve Bünyamin kolunda devam
etmiştir. Musa, Harun, İlyas ve Elyesa (A.S.) Levi soyundan ve Davud, Süleyman,
Zekeriya, Yahya ve İsa (A.S.) Yahuda soyundandır. Bazı âlimlere göre Yunus
(A.S.) Bünyamin soyundandır ama daha önce de bahsettiğimiz gibi, çoğunluğa
göreyse Yunus (A.S.) İsrail Oğullarından değildir.
Hz. Yusuf ise
Rahel’den doğmuştur ve kardeşi Bünyamin’in doğumu sırasında annesini
kaybetmiştir.
Hz. Yakup’un isminin, Kur’an-ı Kerim’de, Hz. İbrahim, Hz. İshak ve Hz. İsmail ile birlikte geçtiği
ayet-i kerimeleri önceki derslerde gördük, tekrardan kaçınmak için burada
vermiyoruz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Yakup ile ilgili bilgilerin önemli
bir kısmı, oğlu Hz. Yusuf kıssası ile birlikte verilmiş bulunmaktadır. Onun
hakkındaki bu bilgileri, kıssanın bütünlüğü bakımından Hz. Yusuf’u işlerken
anlatacağız. Ama çok kısa olarak değinirsek, Hz. Yusuf’a karşı küçük kardeşi
hariç, diğer kardeşleri zalim bir tuzak kurmuşlardı. Bu tuzak neticesinde ise
Hz. Yakup son derece tevekküllü bir ahlak sergilemiştir. Hz. Yusuf’un
hasretiyle yıllarca sessiz sessiz inleyen, sonunda gözlerine ak inen, hüznünü
içinde gizleyip sadece Allah’a ileten, ancak bir an bile ümidini yitirmeyen Hz.
Yakup, son derece sabırlı davranarak Allah’a dönüp yönelmiş ve sabırla
Allah’tan yardım istemiş, yakın bir gelecekte Hz. Yusuf’a kavuşacağı umudunu
asla kaybetmemiştir.
Samimi iman sahibi bir mümin; her olayın yalnızca Allah’ın dilemesi ile
gerçekleştiğini bildiği için hiçbir konuda üzüntüye, karamsarlığa ve
ümitsizliğe düşmez. Allah’ın müminlerin dualarına icabet ettiğinin şuurunda
olduğu için, en kötü görünen bir olayın bile imtihan ortamının bir parçası
olduğundan ve müminler için mutlaka hayra dönüşeceğinden kuşku duymaz. Hz.
Yakup da, her şeyin Allah tarafından yaratıldığının ve müminler için hayırlı
olduğunun bilincinde olarak ve bir peygamber ahlakı sergileyerek insanlığa
örnek olmuştur.
Rivayetlerde, Hz. Yakup’un kayınpederinin yani dayısı Laban’ın yanında
20 yıldan fazla kaldıktan sonra hanımları ve çocukları ile oradan ayrıldığı ve
Kenan diyarına yerleştiği bildirilir. Müfessirler, Hz Yusuf tarafından Mısır’a
çağrıldıktan sonra Hz. Yakup’un, Mısır’da 24 yıl daha yaşadığı ve 147 yaşında
vefat ettiğini bildirirler, vasiyeti gereğince babası Hz. İshak ile dedesi Hz.
İbrahim’in yanına defnedilmiştir.
Hz. Yakup da diğer peygamberler gibi insanları Allah’a inanmaya ve O’na iman
ve ibadet etmeye ve teslimlere çağırdı. Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir
hayat yaşadı. Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğu gibi, Yakup (A.S), İbrahim (A.S)’in
yaptığı gibi vefatından önce, çocuklarına vasiyette bulundu:
2/BAKARA-132: Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve
ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve
entum muslimûn(muslimûne).
Ve İbrâhîm (a.s) onu (Allah'a
teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım!
Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah'a teslim olmadan ölmeyin.”
diye (vasiyet etti).
2/BAKARA-133: Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li
benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve
ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ(vahiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).
Yoksa siz Yâkub (a.s), öleceği zaman (ona): “şahit mi oldunuz?” O (Yâkub
a.s.), oğullarına: “Bundan (ben öldükten) sonra neye (kime) kul olacaksınız?”
demişti. (Onlar): “Senin ilâhına ve senin ataların İbrâhîm (as), İsmail (as) ve
İshak (as)'ın ilâhı olan tek İlâh'a kul olacağız. Ve biz, O'na teslim
olanlarız.” dediler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.