Hz. Yusuf (A.S)
Zikir açısından
zühd müessesesi ise günün yarısıyla bir ilişki içindedir. Kim günün yarısından
daha az zikrediyorsa o, Allah'a ve Allah'ın zikrine karşı zahiddir. Yani dünya
hayatı, onun günlük hayatının yarısından daha fazlasını alır ve zikir yapmasına
mani olursa; o kişinin önem verdiği şey Allah değil, yarıdan daha çok olmak
üzere, dünya hayatıdır. Dünya hayatına rağbet edip, onu önde tutmaktadır.
Bir insan, günün
yarısından daha fazla zikir yapıyorsa, o zaman zikirsizliğe karşı yani dünya
hayatına karşı zahiddir. Dünya hayatını tercih etmeyip Allah'ı tercih etmekte
ve günün yarısından daha fazla Allah'a hergün şunu ispat etmektedir: “Yarabbi!
Ben, Sana rağbet ederim. Dünya benim umurumda değil. Benim için ön plânda Sen
varsın. İşte bunun için günün yarısından daha fazla Senin zikrini, Seninle
meşgul olarak gerçekleştiririm ve hergün Sana ispat etmek isterim ki; ben
dünyaya zahidim, dünya hayatı benim için ikinci plânda kalır.”
12/YÛSUF-21: Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre’etihî ekrimî mesvâhu
asâ en yenfeanâ ev nettehizehu veledâ(veleden), ve kezâlike mekkennâ li yûsufe
fîl ardı ve li nuallimehu min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), vallâhu gâlibun alâ
emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun(ya’lemune).
Mısır'da onu satın alan kişi,
hanımına şöyle dedi: “Onun yerleşeceği yeri, özenle hazırla (ona karşı kerim
ol). Belki bize faydası olur veya (belki de) onu evlât ediniriz.” Ve işte
böylece ona hadîslerin (olayların, sözlerin) tevîlini (yorumunu) öğretelim diye
Yusuf'u yeryüzünde yerleştirdik. Ve Allah, emrinde gâlip olandır. Ve lâkin
insanların çoğu bilmezler.
12/YÛSUF-22: Ve lemmâ belega eşuddehû âteynâhu hukmen ve ilmâ(ilmen), ve
kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne)."
Ve en kuvvetli çağına ulaştığı
(bulûğa erdiği) zaman ona hüküm (hikmet) ve ilim verdik. Muhsinleri işte böyle
mükâfatlandırırız.
Mısır’da kendisini satın alan kişinin yanında iyi
bir şekilde yetiştirilen ve Allahû Teâlâ’nın hikmet ve ilmi ile büyük lütuflara mazhar olan Hz. Yusuf, efendisi
olan şahsın karısı sebebiyle büyük bir imtihan ile karşı karşıya kaldı; bu
hanımın birlikte olma teklifi ile ve reddetmesi
sonucu da iftirası ile karşılaştı. Allahû Teâlâ tarafından seçilmiş olan ve
güzel ahlak ile donatılmış olan Yusuf (A.S), Allahû Teâlâ’nın yardımı ve
inayetiyle, bu çok zor imtihanı başarıyla geçmiştir.
12/YÛSUF-23: Ve râvedethulletî huve fî
beytihâ an nefsihî ve gallekatil ebvâbe ve kâlet heyte leke, kâle maâzallâhi
innehu rabbî ahsene mesvây(mesvâye), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne).
(Yusuf’un) evinde kaldığı kadın, ondan murat almak istedi. Kapıları sımsıkı kapatıp: “Hadi gel, senin için...” dedi. O (Yusuf da) şöyle dedi: “Allah’a sığınırım. O benim Rabbimdir. Benim yerleşme yerimi en güzel şekilde yaptı. Muhakkak ki; zalimler felâha (kurtuluşa) ermezler.”
(Yusuf’un) evinde kaldığı kadın, ondan murat almak istedi. Kapıları sımsıkı kapatıp: “Hadi gel, senin için...” dedi. O (Yusuf da) şöyle dedi: “Allah’a sığınırım. O benim Rabbimdir. Benim yerleşme yerimi en güzel şekilde yaptı. Muhakkak ki; zalimler felâha (kurtuluşa) ermezler.”
12/YÛSUF-24: Ve lekad hemmet bihî ve hemme
bihâ, lev lâ en raâ burhâne rabbihi, kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâe,
innehu min ibâdinâl muhlesîn(muhlesîne).
Ve andolsun ki; (kadın) onu arzuladı. Eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o (Yusuf A.S) da onu arzulamıştı. İşte böylece onu kötülükten ve fuhuştan uzaklaştırırız. Muhakkak ki; o muhlis kullarımızdandır.
Ve andolsun ki; (kadın) onu arzuladı. Eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o (Yusuf A.S) da onu arzulamıştı. İşte böylece onu kötülükten ve fuhuştan uzaklaştırırız. Muhakkak ki; o muhlis kullarımızdandır.
12/YÛSUF-25: Vestebekâl bâbe ve kaddet kamîsahu min duburin ve elfeyâ seyyidehâ ledâl
bâb(bâbi), kâlet mâ cezâu men erâde bi ehlike sûen illâ en yuscene ev azâbun
elîm(elîmun).
Ve ikisi de kapıya koştular. (Kadın) onun gömleğini arkadan (çekerek) yırttı. Ve kapının yanında onun (kadının) efendisi ile karşılaştılar. Ve (kadın) şöyle dedi: “Senin ehline (ailene) kötülük yapmak isteyen kimsenin cezası zindana atılmak veya acı (bir) azaptan başka nedir?”
Ve ikisi de kapıya koştular. (Kadın) onun gömleğini arkadan (çekerek) yırttı. Ve kapının yanında onun (kadının) efendisi ile karşılaştılar. Ve (kadın) şöyle dedi: “Senin ehline (ailene) kötülük yapmak isteyen kimsenin cezası zindana atılmak veya acı (bir) azaptan başka nedir?”
12/YÛSUF-26: Kâle hiye râvedetnî an nefsî
ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadakat ve
huve minel kâzibîn(kâzibîne).
(Yusuf şöyle) dedi: “O beni elde etmek istedi.” Onun (kadının) ailesinden bir şahit, şahitlik etti. “Eğer onun gömleği önden yırtılmış ise o taktirde, o (bayan) doğru söylemiştir ve o (erkek) yalancılardandır.”
(Yusuf şöyle) dedi: “O beni elde etmek istedi.” Onun (kadının) ailesinden bir şahit, şahitlik etti. “Eğer onun gömleği önden yırtılmış ise o taktirde, o (bayan) doğru söylemiştir ve o (erkek) yalancılardandır.”
12/YÛSUF-27: Ve in kâne kamîsuhu kudde min
duburin fe kezebet ve huve mines sâdikîn (sâdikîne).
“Ve eğer onun gömleği arkadan yırtılmışsa, o taktirde o (kadın) yalan söyledi ve o (erkek) doğru söyleyenlerdendir.”
“Ve eğer onun gömleği arkadan yırtılmışsa, o taktirde o (kadın) yalan söyledi ve o (erkek) doğru söyleyenlerdendir.”
12/YÛSUF-28: Fe lemmâ raâ kamîsahu kudde
min duburin kâle innehu min keydikun(kunne), inne keydekunne azîm(azîmun).
Böylece onun gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu
gördüğü zaman, (kadının eşi) şöyle dedi: “Muhakkak ki o sizin tuzağınız. Sizin
tuzağınız geçekten büyüktür.”
12/YÛSUF-29: Yûsufu a’rıd an hâzâ
vestagfirî li zenbiki, inneki kunti minel hâtıîn(hâtıîne).
Yusuf, sen bundan yüz çevir. Ve (sen) de (kadın) günahın için mağfiret dile. Muhakkak ki; sen, kasten günah işleyenlerden oldun.
Yusuf, sen bundan yüz çevir. Ve (sen) de (kadın) günahın için mağfiret dile. Muhakkak ki; sen, kasten günah işleyenlerden oldun.
12/YÛSUF-30: Ve kâle nisvetun fîl
medînetimraetul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsihî, kad şegafehâ hubbâ(hubben),
innâ le nerâhâ fî dalâlin mubîn(mubînin).
Şehirdeki kadınlar: “Azîzin (vezirin) hanımı, onun
(emrinde) olan (kölesi) genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine
işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dedi(ler).
12/YÛSUF-31: Fe lemmâ semiat bi mekrihinne
erselet ileyhinne ve a’tedet lehunne muttekeen ve âtet kulle vâhidetin minhunne
sikkînen ve kâletihruc aleyhinn(aleyhinne), fe lemmâ raeynehû ekbernehu ve
katta’ne eydiyehunne ve kulne hâşe lillâhi mâ hâzâ beşerâ(beşeren),in hâzâ illâ
melekun kerîm(kerîmun).
(Kadınların) onu çekiştirdiklerini işittiği zaman,
onlara (davetçi) gönderdi. Ve onlara karşılıklı oturacak yer hazırladı.
Onlardan herbirine (meyve soymaları için) bir bıçak verdi. Ve (Yusuf’a):
“Onlara (kadınlara), çık!” dedi. Böylece onu gördükleri zaman ona hayran
kaldılar ve ellerini kestiler. Ve: “Hâşâ! Allah için, bu bir beşer değil, ancak
kerim (bir) melektir.” dediler.
12/YÛSUF-32: Kâlet fe zâlikunnellezî
lumtunnenî fîhi, ve lekad râvedtuhu an nefsihî festa’sam(festa’same), ve le in
lem yef’al mâ âmuruhu le yuscenenne ve le yekûnen mines sâgırîn(sâgırîne).
Şöyle dedi: “Hakkında beni kınadığınız kişi; işte bu!” Yemin ederim ki; onun nefsini elde etmek istedim (onun nefsinden murat almak istedim). Fakat o, şiddetle sakındı. Ve eğer ona emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka küçük düşenlerden olacak.
Şöyle dedi: “Hakkında beni kınadığınız kişi; işte bu!” Yemin ederim ki; onun nefsini elde etmek istedim (onun nefsinden murat almak istedim). Fakat o, şiddetle sakındı. Ve eğer ona emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka küçük düşenlerden olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.