Hz. Şuayb
(A.S)
Hz.
Şuayb, mensubu olduğu Medyenliler ve komşuları Eykeliler’e peygamber olarak
gönderilmiştir. Davet faaliyetinde gösterdiği nezaketi ve tesirli konuşması
sebebiyle peygamberlerin hatibi unvanıyla övülmüştür. Önceleri Hz. İbrahim’in
dininde olan Medyen ve Eyke halkı, zamanla dini tahrif etmişler, giderek
bütünüyle batıl inançlara sapmışlardı. Tevhid inancını terk etmişler,
kendilerine uydurma ilahlar edinerek Allah’a ortak koşmaksızın inanmaz
olmuşlardı. Ticari faaliyetlerde hilesiz iş yapmıyorlardı. Ancak bütün bunlara
rağmen Müslüman olduklarına inanıyorlar, batıl inançlarını savunarak bunlarla
övünüyorlardı.
Hz. Şuayb, diğer peygamberler gibi, uydurmuş oldukları
sahte ilahları terk edip, tek olan Yüce Allah’a kulluk etmeye çağırdı. Ölçü ve
tartıda dürüst olmaya çağırdı. Söyledikleri gibi gerçek Müslüman iseler,
yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmayı bırakmalarını ve iman etmelerini aksi
takdirde büyük bir azaba çarptırılacaklarını söyledi. Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurulmaktadır;
7/A'RÂF-85: Ve ilâ medyene ehâhum şuaybâ kâle yâ kavmi’budûllâhe mâ
lekum min ilâhin gayruhu kad câetkum beyyinetun min rabbikum fe evfûl keyle vel
mîzâne ve lâ tebhasûn nâse eşyâehum ve lâ tufsidû fîl ardı ba’de ıslahıhâ
zâlikum hayrun lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne).
Kardeşleri Şuayb; Medyen (kavmine)'e şöyle dedi: “Ey kavmim Allah'a kul
olun! O'ndan başka sizin ilâhınız yoktur. Rabbinizden size beyyine (bir mucize,
ispat edici bir açıklama) gelmiştir. Artık ölçü ve tartıya vefa edin (tam ve
doğru ödeyin). İnsanların eşyalarının değerini eksiltmeyin. Yeryüzünde, O'nun
ıslâhından sonra fesat (bozgunculuk) çıkarmayın. Şâyet mü'minler iseniz, işte
bu sizin için hayırlıdır.”
11/HÛD-84: Ve ilâ medyene ehâhum şuaybâ(şuayben), kâle yâ
kavmi’budullâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), ve lâ tenkusûl mikyâle vel
mîzâne innî erâkum bi hayrin ve innî ehâfu aleykum azâbe yevmin muhît(muhîtin).
Ve Medyen kavmine, onların
kardeşi Şuayb şöyle dedi: “Ey kavmim, Allah'a kul olun! Sizin için ondan başka
ilâh yoktur. Ölçeği ve tartıyı eksiltmeyin. Gerçekten ben sizi hayırda
(bollukta, refahta) görüyorum. Ve muhakkak ki ben, ihata eden (kuşatan) günün
azabının üzerinize olmasından korkuyorum.”
11/HÛD-85: Ve yâ kavmi evfûl mikyâle vel mîzâne bil kıstı ve lâ tebhasûn
nâse eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne).
Ve ey kavmim, ölçeği ve tartıyı
adaletle ölçün (yerine getirin)! İnsanların eşyalarını (haklarını) eksiltmeyin.
Ve fesat çıkaranlar (olarak) yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
11/HÛD-86: Bakıyyetullâhi hayrun lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne), ve
mâ ene aleykum bi hafîz(hafîzin).
Eğer siz mü'minlerseniz Allah'ın bakiyesi (ticaretin bıraktığı kâr,
helâl kazanç) sizin için daha hayırlıdır. Ve ben, sizin üzerinize muhafız
(gözleyici) değilim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.