30 Temmuz 2016 Cumartesi

Hz. İbrahim (A.S) VII

                                                                      Hz. İbrahim (A.S) 


Hz. İbrahim, Allah’ın emirlerini doğrudan, o zamanın, tanrılık taslayan zalim hükümdarı Nemrut’a tebliğ etmekten ve onunla tartışmaktan çekinmiyordu.  Ama ne derse desin, müşrikler ve onların hükümdarı Nemrut’a laf anlatamıyordu, gittikçe de daha fazla düşmanlıkla karşılaşıyordu. Rivayete göre, bir gün Nemrut, Hz. İbrahim’i yanına çağırdı. Kâfirler Nemrut’un huzurunda secde ederlerdi. İbrahim (A.S) secde etmeyince Nemrut niçin secde etmediğini sordu. Hz. İbrahim, “Ben, beni yaratan Allahü Teâla’dan ziyade secde etmem” buyurdu. Nemrut, “Seni yaratan kim? ” diye sorunca, İbrahim (S.A); “Benim Rabbim, dirilten ve öldüren Allah’dır” diye cevap verdi. Nemrut, ”Ben de diriltirim ve öldürürüm” diyerek zindandan iki kişi getirtti. Birini serbest bırakıp, birini öldürdü. İdrakine göre diriltmiş ve öldürmüş oldu. Hz. İbrahim bunun karşısında “Benim Rabbim güneşi doğudan getirir, doğurtur. Eğer gücün yetiyorsa sen de batı’dan doğdur” buyurunca Nemrut şaşırıp, âciz kaldı.

2/BAKARA-258: E lem tera ilellezî hâcce ibrâhîme fî rabbihî en âtâhullâhul mulk(mulke), iz kâle ibrâhîmu rabbiyellezî yuhyî ve yumîtu, kâle ene uhyî ve umît(umîtu), kâle ibrâhîmu fe innallâhe ye’tî biş şemsi minel maşrıkı fe’ti bihâ minel magribi fe buhitellezî kefer(kefere), vallâhu lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne).
Allah'ın kendisine meliklik (hükümdarlık) vermesi sebebiyle (azarak) Rabbi hakkında İbrâhîm ile tartışan kimseyi görmedin mi? İbrâhîm (A.S) (ona): “Benim Rabbim ki O, diriltir ve öldürür.”demişti. (O da): “Ben de diriltir ve öldürürüm.”dedi. İbrâhîm (A.S): “Öyleyse muhakkak ki Allah, Güneş'i doğudan getiriyor, haydi sen de onu batıdan getir.”dedi. O zaman (Allah'ı) inkâr eden kimse şaşırıp kaldı (cevap veremedi). Allah zâlimler kavmini hidayete erdirmez.

Hz. İbrahim, putlara tapmanın saçmalığını daha çarpıcı ve açık bir şekilde anlatmak maksadıyla yeni bir tedbir düşündü. Babil halkı her sene putlar için ayin düzenlerdi. Şehir dışında bir yerde toplanır bayram yapar ve sonra put haneye gider, putlara secde ederlerdi. Böyle bir bayram günü, İbrahim (A.S), herkesin şehirden ayrılmasının fırsat bilerek put haneye girip, bir balta ile en büyük put hariç bütün putları kırdı. Müşrikler put haneye girince bütün putların kırıldığını gördüler, çok öfkelendiler ve bunu yapanı yakalayarak cezalandırmak istediler. Putlara karşı olan tavrı ve konuşmaları ile bilinen Hz. İbrahim’i Nemrut’un huzuruna getirip, sorguya çekmek istediler. İbrahim (A.S) “Kendisi dururken diğer putlara tapınılmasını kıskandığı için, şu büyük put yapmıştır. İnanmazsanız kendisine sorunuz” buyurdu. Müşrikler “Putlar konuşamaz ki, sen onlara sor diyorsun” dediler. Bunun üzerine İbrahim (A.S), “O halde konuşamayan ve kendilerini kırılmaktan kurtaramayan putlara neden ibadet edersiniz?” dedi, ama müşrikler, gerçeği görmek yerine, sinirlenerek, “Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk” diye cevap verdiler. Bu konuşmadan Nemrut da rahatsız olarak çok sinirlenmişti.

21/ENBİYÂ-51: Ve lekad âteynâ ibrâhîme ruşdehu min kablu ve kunnâ bihî âlimîn (âlimîne).
Ve andolsun ki daha önce İbrâhîm (A.S)’a rüşdünü (irşad yetkisini) verdik. Ve Biz, onu (irşada ehil olduğunu) bilenlerdik.

21/ENBİYÂ-52: İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâ hâzihit temâsîlulletî entum lehâ âkifûn(âkifûne).
(İbrâhîm A.S), babasına ve kavmine şöyle demişti: “Sizin ibadet ettiğiniz bu heykeller nedir?”
21/ENBİYÂ-53: Kâlû vecednâ âbâenâ lehâ âbidîn(âbidîne).
“Babalarımızı ona (onlara) ibadet ediyor bulduk.” dediler.
21/ENBİYÂ-54: Kâle lekad kuntum entum ve âbâukum fî dalâlin mubîn(mubînin).
(İbrâhîm A.S): “Andolsun ki siz ve babalarınız, apaçık dalâlettesiniz.” dedi.
21/ENBİYÂ-55: Kâlû e ci’tenâ bil hakkı em ente minel lâıbîn(lâıbîne).
“Sen, bize hakkı mı getirdin yoksa sen (bizimle) oyun mu oynuyorsun?” dediler.
21/ENBİYÂ-56: Kâle bel rabbukum rabbus semâvâti vel ardıllezî fatarahunne ve ene alâ zâlikum mineş şâhidîn(şâhidîne).
“Hayır sizin Rabbiniz, semaların ve arzın Rabbidir ve onları yaratandır. Ve ben, buna şahit olanlardanım.” dedi.
21/ENBİYÂ-57: Ve tallâhi le ekîdenne asnâmekum ba’de en tuvellû mudbirîn(mudbirîne).
Allah'a yemin olsun, siz arkanızı döndükten (gittikten) sonra ben mutlaka sizin putlarınıza hile yapacağım.
21/ENBİYÂ-58: Fe cealehum cuzâzen illâ kebîren lehum leallehum ileyhi yerciûn(yerciûne).
Sonra onları (putları) cüz cüz (parça parça) yaptı. Onların büyük olanı hariç. Umulur ki böylece onlar, ona rücu ederler (dönerler).
21/ENBİYÂ-59: Kâlû men feale hâzâ bi âlihetinâ innehu le minez zâlimîn(zâlimîne).
“Bizim ilâhlarımıza bunu kim yaptı? Muhakkak ki o, gerçekten zalimlerdendir.” dediler.
21/ENBİYÂ-60: Kâlû semi’nâ feten yezkuruhum yukâlu lehû ibrâhîm(ibrâhîmu).
“Ona (kendisine), İbrâhîm denen gencin, onları zikrettiğini (putlardan bahsettiğini) işittik.” dediler.
21/ENBİYÂ-61: Kâlû fe’tû bihî alâ a’yunin nâsi leallehum yeşhedûn(yeşhedûne).
“Öyleyse onu, insanların gözü önüne getirin! Böylece onlar şahit olurlar.” dediler.
21/ENBİYÂ-62: Kâlû e ente fealte hâzâ bi âlihetinâ yâ ibrahîm(ibrahîmu).
“Ey İbrâhîm! Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?” dediler.
 21/ENBİYÂ-63: Kâle bel fealehu kebîruhum hâzâ fes’elûhum in kânû yentıkûn(yentıkûne).
(İbrâhîm A.S) şöyle dedi: “Hayır, bunu onların büyüğü yaptı. Haydi eğer onlar konuşuyorlarsa (konuşabiliyorlarsa) onlara sorun!”
21/ENBİYÂ-64: Fe receû ilâ enfusihim fe kâlû innekum entumuz zâlimûn(zâlimûne).
Bunun üzerine kendilerine geldiler, sonra da (kendileri için); “Muhakkak ki siz; siz zalimlersiniz.” dediler.
21/ENBİYÂ-65: Summe nukisû alâ ruûsihim, lekad alimte mâ hâulâi yentıkûn(yentıkûne).
Sonra onların başları öne eğildi. (Hz. İbrâhîm'e): “Andolsun ki sen, bunların konuşmadığını (konuşamadığını) biliyordun.” (dediler).
21/ENBİYÂ-66: Kâle e fe ta’budûne min dûnillâhi mâ lâ yenfeukum şey’en ve lâ yadurrukum.
(İbrâhîm A.S): “Hâlâ size bir faydası ve zararı olmayan, Allah'tan başka şeylere mi tapıyorsunuz?” dedi.
21/ENBİYÂ-67: Uffin lekum ve li mâ ta’budûne min dûnillâh(dûnillâhi), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
Size ve Allah'tan başka taptığınız şeylere yazıklar olsun. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.