Hz. İbrahim (A.S)
Hz. İbrahim, tebliğ mücadelesini, karşılaştığı bütün güçlüklere rağmen,
bahsettiğimiz gibi, Nemrut tarafından ateşe atılmasına kadar sürdürdü.
Müşrikler bu olay dolayısıyla onun Allah tarafından korunduğunu ve bu sayede
ateşin onu yakmadığını gördükleri ve yıllar boyunca kendilerine
açıkladıklarının doğru olduğunu açıkça anladıkları halde, içlerinden birkaç
kişi hariç, iman etmeye yanaşmamışlardı. Bu muazzam mucize dahi akıllarını
başlarına almalarına kâfi gelmemişti. Böylece Hz. İbrahim, kendisine iman etmiş
olan hanımı Sâre, yeğeni Lût ile birlikte hicrete çıktı. Allah’a
niyaz ederek bunu kendisine hayırlı kılmasını ve kendisine bir sâlih evlat ihsan etmesini diledi.
29/ANKEBÛT-26:
Fe âmene lehu lût (lûtun) ve kâle innî muhâcirun ilâ rabbî, innehu huvel azîzul
hakîm(hakîmu).
Bundan sonra Lut (A.S), O'na (İbrâhîm (A.S)'a) îmân
etti (tâbî oldu) ve dedi ki: "Muhakkak ki ben, Rabbime hicret edecek
olanım (ruhumu yaşarken Allah'a ulaştıracağım). Muhakkak ki O; Azîz'dir (çok
yücedir), Hakîm'dir (hüküm sahibidir)."
19/MERYEM-48: Ve
a’tezilukum ve mâ ted’ûne min dûnillâhi ve ed’û rabbî, asâ ellâ ekûne bi duâi
rabbî şakıyyâ(şakıyyen).
Ve ben, sizden ve Allah'tan başka dua ettiğiniz
şeylerden ayrılıyorum. Ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki (inşaallah), (bu)
dualarla ben, Rabbime şâkî olmam.
19/MERYEM-49: Fe
lemmâ’tezelehum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû ishâka ve
ya’kûb(ya’kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ(nebiyyen).
Böylece onlardan ve onların Allah'tan başka kul
olduğu şeylerden, ayrıldığı zaman ona, İshak ve Yâkub'u hibe ettik (o istemeden
bahşettik). Ve hepsini, Nebî (Peygamber) kıldık.
19/MERYEM-50: Ve
vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen).
Ve onlara, rahmetimizden bahşettik (karşılıksız verdik). Ve onları (Hz.
İbrâhîm ve oğullarını), (bütün) dillerde (lisanlarda) sadık ve âlî (üstün,
yüce) kıldık.
37/SÂFFÂT-100:
Rabbi heb lî mines sâlihîn(sâlihîne).
Rabbim, bana salihlerden (evlâtlar) bağışla.
37/SÂFFÂT-101:
Fe beşşernâhu bi gulâmin halîm(halîmin).
Böylece onu, halim bir oğulla müjdeledik.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in hicret ettiği bölgenin
bereketli kılınan topraklar olduğu bildirilmiştir;
21/ENBİYÂ-71: Ve
necceynâhu ve lûtan ilel ardılletî bâraknâ fîhâ lil âlemîn(âlemîne).
Âlemler içinde bereketli kıldığımız arz'a, onu ve
Hz. Lut'u (ulaştırıp) kurtardık.
21/ENBİYÂ-72: Ve
vehebnâ lehu ishâk(ishâka), ve ya’kûbe nâfileh(nâfileten), ve kullen cealnâ
sâlihîn(sâlihîne).
Ve ona, İshak (A.S)'ı ve nafileten (ilâveten) Yâkub
(A.S)'ı vehbî (armağan) olarak verdik. Ve hepsini salihler kıldık.
21/ENBİYÂ-73: Ve
cealnâhum eimmeten yehdûne bi emrinâ ve evhaynâ ileyhim fi’lel hayrâti ve
ikâmes salâti ve îtâez zekâh(zekâti), ve kânû lenâ âbidîn(âbidîne).
Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce
ruhları Allah'a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz
kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.
21/ENBİYÂ-74: Ve
lûtan âteynâhu hukmen ve ılmen ve necceynâhu minel karyetilletî kânet ta’melul
habâis(habâise), innehum kânû kavme sev’in fâsikîn(fâsikîne).
Ve Lut (A.S)'a hikmet ve ilim verdik. Ve habaîs (kötülükler,
ahlâksızlıklar) işleyen ülkeden onu kurtardık. Muhakkak ki onlar, fasık olan
kötü bir kavimdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.