Hz. Eyyûb (A.S)
Eyyûb (A.S), Kur’an-ı Kerim’de dört yerde anılmıştır. Bu âyetlerde, üstün
ahlakı, ağır bir hastalığa yakalanması, Allahû Teâlâ’nın lütfuyla bu hastalıktan kurtulması anlatılmaktadır ve gösterdiği sabır sonunda ulaştığı mükâfattan
bahsedilmektedir. Bu âyetlerde, onun soyu, ne zaman ve nerede yaşadığı hakkında bilgi yoktur.
Ama kısas-ı enbiya tarafından, tarih ve tefsir kaynaklarında, Hz. Eyyûb’ün soyu ve
yaşadığı yer hakkında birbirinden farklı rivayetler aktarılmıştır. Bir rivayete
göre de Hz. Eyyûb, Hz. İshak’ın, Rumların atası olan, oğlu Ays evladındandır.
NİSÂ-163’de,
Allahû Teâlâ, Sevgili
Peygamberimiz (S.A.V)’e hitaben, ona gönderdiği gibi diğer peygamberlerle
birlikte Hz. Eyyûb’e de vahiy
gönderdiğini bildirmiştir;
4/NİSÂ-163: İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min
ba’dih(ba’dihî), ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti
ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ dâvûde
zebûrâ(zebûran).
Muhakkak ki Biz, Hz. Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz
gibi sana da vahyettik. Ve Hz.İbrâhîm'e, Hz.İsmail'e, Hz.İshak'a, Hz.Yâkub ve
torunlarına, Hz.İsa'ya, Hz.Eyyûb'a, Hz.Yunus'a, Hz.Harun'a ve Hz.Süleyman'a da vahyettik. Ve Hz.Davud'a
Zebur'u verdik.
EN'ÂM-84’de de, yine, bazı peygamberlerle birlikte
ismi söylenmiş ve bu peygamberlerin hidayete erdirildikleri ve
mükâfatlandırıldıkları bildirilmiştir.
6/EN'ÂM-84: Ve vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe), kullen hedeynâ ve
nûhâ(nûhan) hedeynâ min kablu ve min zurriyyetihî dâvude ve suleymâne ve eyyûbe
ve yûsufe ve mûsâ ve hârûn(hârûne) ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).
Ve ona İshak (A.S) ve Yâkub (A.S)’ı bağışladık. Hepsini hidayete erdirdik. Ve daha önce Nuh (A.S)’ı hidayete erdirdik ve onun zürriyetinden Davud (A.S), Süleyman (A.S) , Eyyub (A.S), Yusuf (A.S), Musa(A.S) ve Harun (A.S)’ı da hidayete erdirdik. Ve işte böylece, muhsinleri mükâfatlandırırız.
Ve ona İshak (A.S) ve Yâkub (A.S)’ı bağışladık. Hepsini hidayete erdirdik. Ve daha önce Nuh (A.S)’ı hidayete erdirdik ve onun zürriyetinden Davud (A.S), Süleyman (A.S) , Eyyub (A.S), Yusuf (A.S), Musa(A.S) ve Harun (A.S)’ı da hidayete erdirdik. Ve işte böylece, muhsinleri mükâfatlandırırız.
Eyyûb (A.S),
tefsirlerde ve diğer kaynaklarda anlatıldığına göre nüfuslu bir zengindi. Geniş
topraklar, bağlar, bahçeler ve kalabalık sürüler sahibiydi. Sağlıklı bir
bünyeye sahipti ve çok sayıda çocuğu vardı. Ömrünün varlık ve bolluk içinde
geçtiği yıllarda, bir Allah kulunun yapabileceği en güzel kulluk şeklini
göstermişti. Nimetlere şükreden, muhtaçlara hizmette bir kul olmuştu. Dünya
malı onu tuzağa düşürememişti. Bunlarla alakalı olmalı ki, Allahû Teâlâ, Hz. Eyyûb’ün mal varlığını ve çocuklarını aldı ve ona ağır bir hastalık verdi. Bundan sonra O,
hasta ve muhtaç salih kullar için örnek bir hayat yaşadı. Bütün sıkıntılara
karşı sabır zırhına büründü, Allah’a hamdine ve ibadetine devam etti. Kırgınlık
göstermedi, büyük bir tevekkülle Allah’tan gelen her şeye razı olduğunu
göstermek için elinden geleni yaptı. Bolluk zamanında olduğu gibi, darlık
zamanında da nasıl olunması gerektiği hususunda güzel bir örnek oldu.
Allahû Teâlâ, Eyyûb (A.S)’ın
yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulmak için yaptığı dua’ya işaret etmiş,
musibetlere maruz kalan müminlerin, bu imtihanlardan en güzel şekilde geçmeleri
için Allah’tan yardım istemeleri ve ihlasla ona sığınmaları hususunda örnek
göstermiştir. Eyyûb (A.S), çektiği ağır hastalığa karşılık gösterdiği sabır
nedeniyle Allah tarafından ödüllendirilmiştir, ona şifa ile birlikte yeniden
evlat ve bol miktarda mal verildiği açıklanmıştır;
21/ENBİYÂ-83: Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed durru ve ente
erhamur râhimîn(râhimîne).
Ve Hz. Eyüp, Rabbine (şöyle)
nida etmişti: “Muhakkak ki, bana bir zarar isabet etti (hastalık geldi). Ve
Sen, rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin.”
21/ENBİYÂ-84: Festecebnâ lehu fe keşefnâ mâ bihî min durrin ve âteynâhu
ehlehu ve mislehum meahum rahmeten min ındinâ ve zikrâ lil âbidîn(âbidîne).
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Böylece zarar
veren şeyi giderdik (hastalığı iyileştirdik). Kullara bir zikir (öğüt) ve
katımızdan bir rahmet olsun diye. Ona ehlini (ailesini) ve onlarla beraber bir
mislini daha verdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.