3. YEDİLİ BASAMAK
4. ni’met: Ruhun vücuttan ayrılarak Sıratı Müstakîm’e
ulaşmasıdır.
32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha
fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen
mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve
onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem'î
(işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar
az şükrediyorsunuz.
“Ve nefeha fîhi min rûhihî: Ben onun (insanın) içine ruhumdan üfürdüm.” diyor Allahû Tealâ ve o üfürdüğü ruhu geri istiyor.
40/MU'MİN-15: Refîud derecâti zul
arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzire yevmet
telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi
olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a
ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin)
üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna)
ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin
imamının ruhunu) ulaştırır.
78/NEBE-39: Zâlikel yevmul
hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a
ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen
(Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı
Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak,
melce) olur.
zâlikel: İşte bu.
yevmul hakk (hakku):
İşte o gün Hakk günüdür.
fe men şâet: Dileyen
kişi.
tehaze: İttiaz eder,
edinir.
ilâ rabbihî:
Rabbine doğru.
meâbâ: Sığınak.
(Meâb: Allah’a ulaşan kişinin ruhuna Allah meâb
(sığınak) olur). Demek ki Allah’ın Zat’ı meâbdır, sığınaktır. Allah üfürdüğü
ruhu ölmeden evvel Kendisine ulaştırılmasını istiyor. Devrin imamının ruhuda
kişinin ruhuna bundan dolayı vuslat emrini veriyor.
5. ni’met: Fizik beden kul olmaya başlıyor.
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî
kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men
hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı
fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin
(milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli
kıldık). (Allah'a ulaşmayı dileyerek) Allah'a kul olsunlar ve taguttan (insan
ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir
kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah'a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete
erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık
yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın
(görün).
Fizik bedene Allah ibadetleri özellikle zikri sevdiriyor
böylece fizik beden kul olmaya başlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.