30 Temmuz 2016 Cumartesi

3. YEDİLİ BASAMAK II

3. YEDİLİ BASAMAK

2. ni’met: Allahû Tealâ, kişinin başının üzerine devrin imamının ruhunu gönderir.

40/MU'MİN-15: Refîud derecâti zul arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.

Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler. Burada kişinin Allah’a ulaşmak üzere harekete geçmesi söz konudur. Burada o kişinin başının üzerine Allahû Tealâ Kendi katından ruh gönderiyor. O ruh, Allah’ın katında huzur namazını kıldıran devrin imamının ruhudur. Vekâleten veya asaleten bu görev mutlaka günde 7 vakit namaz olmak üzere Allahû Tealâ’nın huzurunda kılınır.

3. ni’met: a) Günahların sevaba çevrilmesidir.

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).


illâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan: Ama tövbe eden kişi hariç.
ve âmene: Âmenû olan kişi.
ve amile amelen sâlihan: Salih amelle üstlenerek o görevi yapmaya başlayan kişi (yani nefsi ıslâh edici amel yapmaya, nefs tezkiyesi yapmaya başlayan kişi).
fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât: Ve Allah onların seyyiatini hasenata çevirir.
yubeddilullâhu: Allah çevirir, tebdil eder.
seyyiâtihim: Onların seyyihatini (günahlarını).
hasenât(hasenâtin): Hasenata (kaybettiği dereceleri kazandığı derecelere çevirir).
ve kânallâhu gafûren rahîmâ: Ve Allah gafurdur (mağfiret eden, yani günahları sevaba çevirin) ve rahîmdir, (rahmet nuru gönderendir).

40 / MU'MİN – 7:Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi).
Arşı tutan melekler ve onun etrafındaki kişi (devrin imamı), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: "Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuşattın. Böylece (mürşidin önünde) tövbe edenleri ve senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et (günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru!”

3. ni’met (a); Devrin imamının şefaatiyle, Allahın mağfireti gerçekleşiyor ve Allah kişinin bütün günahlarını (mürşidinin önünde tövbe eden kişinin bütün günahlarını) sevaba çeviriyor.

3. ni’met: b) Derecat sistemi 1’e 10’dan, 1’e 100-700 olacak şekilde değişir.

2/BAKARA-261: Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin), vallâhu yudâifu li men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her sünbülünde (başağında) yüz adet tane (tohum) olmak üzere, yedi sünbül (başak) veren bir tek tohumun durumu gibidir. Allah, dilediği kimse için (onun rızkını) kat kat artırıp verir. Ve Allah Vâsi'dir, Alîm'dir.

meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi: Mallarını karşılıksız olarak infâk edenlerin durumu, meseleleri.
fî sebîlillâhi: Allah yolunda karşılıksız olarak.
ke meseli habbetin enbetet seb’a senâbile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin): Her sümbülünde (başağında) 100 adet tane tohum olmak üzere 7 başak veren bir tohumun durumu gibi.
vallâhu yudâifu li men yeşâu: Allah dilediğinin kat kat artırır (dilediğinin rızkını kat kat artırır).
vallâhu vâsiun alîm(alîmun): Ve Allah Vâsi’dir, Alîm’dir.

40/MU'MİN-40: Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu'minun fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin).
Kim seyyiat (şerr, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan) mü'minlerdir. Onlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.

“Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ”

men amile seyyieten: Kim seyyihat işlerse (derecât kaybettiren ameller).
fe lâ yuczâ: Cezalandırdığımız.
illâ mislehâ: Sadece onun misliyle.

Hiçbir kimse cezalandırıldığı zaman seyyiatının mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Onun seyyiatı neyi ifade ediyorsa, ne kadar derecât kaybını ifade ediyorsa, sadece o kadar kaybeder. Buradaki 3. ni’met (b), o kişinin deracat kaybındaki oranı değiştirmiyor ama kazancını o güne kadar 1’e 10 alan dizaynı 1’e 100’e çıkıyor. Sonra 1’e 700’e kadar yükseliyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor ki: “Ölmeden evvel ölünüz ki; Allah size 700 kat versin.” Ölmeden evvel ölmek; ruhun hayattayken vücuttan ayrılıp Allah’a ulaşmasıdır. Öldüğümüz zaman ruhumuz mutlaka Allah’a geri dönüyor. Ölmeden evvel ölmek; nefs tezkiyesi yoluyla mürşide tâbî olarak, ruhun vücuttan ayrılması ile ruhu Allah’a doğru yola çıkarmak ve Allah’a ulaştırmaktır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.