10 Haziran 2016 Cuma

9. BASAMAK; KALBİN ALLAH’A DÖNMESİ

9. BASAMAK; KALBİN ALLAH’A DÖNMESİ

“Şüphesiz ki Âdemoğullarının Kalplerinin Tamamı, Rahmân Olan Allah’ın Kudret Parmakları Arasında Tek Bir Kalp Gibidir. Kul Nereye Çevrilmeyi İstiyorsa Allah da Onu Oraya İstediği Gibi Çevirir.”


Nebîler Sultanı Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki: “Şüphesiz ki Âdemoğullarının kalplerinin tamamı, Rahmân olan Allah’ın kudret parmakları arasında tek bir kalp gibidir. Kul nereye çevrilmeyi istiyorsa Allah da onu oraya istediği gibi çevirir.” (K: C. Sağir-2344). Bu hadîs-i şerifin, âyetler ışığında açıklaması şu şekildedir:
İnsan, en şerefli varlık olarak, 3 vücut ve serbest iradeyle yaratılmıştır. Hadîste zikredilen kalp, fizik bedenin kalbi değildir. Burada ifade edilen, nefsimizin manevî kalbidir. Kalp, başlangıç noktasında tamamen karanlıklardan müteşekkildir ve yapısında kin ve nefret, küfür, yalan, haksızlık ve zulüm, haset ve düşmanlık, cehalet, cimrilik, öfke, isyan, sabırsızlık, kibir ve gurur, hırs ve şehvet, nankörlük, gıybet, zan, kötü alışkanlıklar, vefasızlık, müraîlik, fitne ve fesat olmak üzere 19 tane afet (hastalık) vardır.
Bir insan, kalben Allah’ı dilemezse, o zaman kalbindeki afetler sebebiyle devamlı aşağıya doğru, cehenneme doğru bir gidiş üzere olur. Ama hadîste zikredildiği gibi kalpler, Rahmân olan Allah’ın kudret parmakları arasında tek bir kalp gibidir; kul nereye çevrilmeyi isterse Allah da onu oraya çevirir. Yani kul, kalben Allah’a ulaşmayı dilerse Allah, onu oraya çevirir ve Kur’ân-ı Kerim’de ifade edildiği gibi mutlaka o kişiyi Kendisine ulaştırır.

ü  Allah’ın Dîni de, Şeriatı da Tektir.

Allah, kullara olan sevgisiyle, rahmetiyle insanlara peygamberler göndermiştir ve peygamberlere verdiği şeriat kitaplarını indirmiştir. Peygamberler ve onların vârisleri, şeriat kitaplarını insanlara açıklarlar. Allah’ın dîni de, şeriati de tektir.

30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

Allahû Tealâ âyet-i kerimede: “Senin davetin müşriklere ağır geldi.” buyurmaktadır. Başlangıç noktasında herkes şirktedir. İşte şirkte olan bu insanları, Allahû Tealâ Kendisine davet eder. Şirk, ortaklık gerektiren bir müessesedir. Allah tektir ve şirkten kurtulabilmek mutlaka tek olan Allah’ı dilemekle mümkündür.

Bir insan, Allah’ı dileyerek şirkten kurtulur. Allah da o kişiyi mutlaka Kendisine ulaştıracağına dair Şûrâ Suresi 13. âyet-i kerimesinde bütün insanlara söz vermiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.