10 Haziran 2016 Cuma

10. BASAMAK; KALBE NUR YOLUNUN AÇILMASI

10. BASAMAK; KALBE NUR YOLUNUN AÇILMASI

“Kalbe nur girince genişler, rahatlar.” “Bunun alâmeti nedir, Ya Resûlullah?” dediler. Dedi ki; “Âhiret’e yöneliş, Aldatma yurdundan (Dünya) uzaklaşma, Ölüm gelmeden ölüm için hazırlık.”


 “Kalbe nur girince genişler, rahatlar.” “Ya Resûlullah! Bunun alâmeti nedir?” dediler. Dedi ki; “Âhirete yöneliş, aldatma yurdundan, dünyadan uzaklaşma, ölüm gelmeden, ölüm için hazırlık.” (K: Tirmizi)

ü  Kalbe Nurun Girebilmesi, Kalbin Genişlemesi

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu hadîs-i şerifle bizlere Allah’a ulaşma dileğini tavsiye ediyor. Çünkü Allahû Tealâ Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

Hadîs-i şerifte kalbe nurun girmesi; kişinin dünya hayatından uzaklaşmasıyla paraleldir. Gerçekten nefsin manevî kalbine baktığımızda tamamen karanlıklardan müteşekkil olduğunu ve yapısında 19 tane hastalığın varolduğunu görüyoruz. Bu hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
1-Kin ve nefret, 2-Küfür, 3-Yalan, 4-Haksızlık ve zulüm, 5-Haset ve düşmanlık, 6-Cehalet, 7-Cimrilik, 8-Öfke, 9-İsyan, 10-Sabırsızlık, 11-Kibir ve gurur, 12-Hırs ve şehvet, 13-Nankörlük, 14-Gıybet, 15-Vefasızlık, 16-Zan, 17-İptilâlar (kötü alışkanlıklar), 18-Müraîlik, 19-Fitne ve fesat.
Bu afetler dünyayı temsil etmektedir. Bunun için Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Her kötülüğün başı dünya sevgisidir.” buyuruyor. Kalpteki afetlerden kurtulmak yalnızca kalben Allah’ı dilemekle mümkündür.
Allahû Tealâ, Allah’ı dileyen herkese 4. basamakta Rahmân esmasıyla tecelli eder ve onlara furkanlar, ihsanlar verir ki; o kişinin kalbine zikirle nur girsin ve huşû sahibi olsun. Huşû sahibi kişi hacet namazıyla Allah’tan istediği ve Allahû Tealâ’nın kendisine gösterdiği mürşidine tâbî olduğu zaman kalbine iki çift nur birden girmeye başlar.

ü  Kalbe Nur Girdikçe Kişinin Kalbi Aydınlanır

Mürşide tâbî olduğumuz zaman ruhumuz vücudumuzdan ayrılır ve Sıratı Mustakîm üzerinden Allah’ın Zat’ına ulaşır. Bunun gerçekleştirebilmesi için ise nefs tezkiyesi gereklidir. Kişi zikretmeye başladıktan sonra zikir artışına paralel kalpte %7’lik fazl birikimi oluşur bu da ruhun birinci gök katına çıkmasını sağlar. Kişi zikrini artırmaya devam eder; ikinci %7’lik fazl birikimi meydana gelir ve ruh ikinci gök katına çıkar. Yine %7 fazl birikimi ve ruh üçüncü gök katına çıkar. Mutmainne’de %7 fazl birikimi oluşur ve ruh 4. gök katına kadar çıkabilir. Bu şekilde kalbe nur girdikçe o kişinin kalbi devamlı aydınlanır, rahatlar. Ayrıca burada nurun ‘kalbe giren fazıllar’ mânâsına geldiğini görüyoruz.
O halde yapılması gereken şey aldatma yurdu olan dünyadan uzaklaşmak, âhirete yönelmek, ölüm gelmeden ölüm için hazırlanmaktır. Bunlar da ancak Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür. Allah’a ulaşmayı dilediği an, o kişi bütün bu güzelliklerin sahibi olur.
Kalbe nurun girmesi zikirle mümkündür. Allahû Tealâ’nın tüm insanlar için vaazettiği temel hakikat budur. Ruhun Allah’a vasıl olması o kişiyi ermiş evliya kılar, ona 3. kat cennet ve dünya saadetinin yarısını sağlar. Huzur ve mutluluk ancak zikirle; kalbin nurlanması ile gerçekleşir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.