19. BASAMAK; NEFS-İ RADİYE
“Mü’minin Başka Hiç Kimsede
Bulunmayan İlginç Bir Hali Vardır. Onun Her İşi Hayırdır. Eğer Bir Genişliğe
(Ni’mete) Kavuşursa Şükreder ve Bu Onun İçin Bir Hayır Olur. Eğer Bir Darlığa
(Musîbete) Uğrarsa Sabreder ve Bu da Onun İçin Bir Hayır Olur.”
|
Hz.
Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç
bir hali vardır. Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (ni’mete) kavuşursa
şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musîbete) uğrarsa
sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” (K: Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61).
Peygamber
Efendimiz (S.A.V) Efendimiz’in bu hadîsle bizlere vermek istediği mesajın ne
olduğuna beraberce bakalım.
ü
Nasıl Pozitif Derecat Kazanırız?
Genellikle
kazandığımız pozitif dereceler, Allahû Tealâ’nın bize verdiği fizikî âleme ait
olan ni’metlerin şükrünün edasıyla oluşmaktadır. Ama aynı zamanda başkalarının
bize karşı olan yanlış davranışları sebebiyle de pozitif derecat kazanırız.
Öyleyse bizim pozitif derecat kazanabilmemiz, Allahû Tealâ’nın bize
verdiklerine şükretmemizle kaimdir. Ama başkalarının bize yaptığı zulüm
sebebiyle de pozitif derecat kazanmamız, onlara karşı sabretmemizle mümkündür.
Öyleyse
hadîste zikredilen; “Eğer bir genişliğe, ni’mete kavuşursa şükreder ve bu onun
için bir hayır olur. Eğer bir darlığa
musîbete uğrayıp sabrederse, bu da onun için bir hayır olur.” ifadesi, aslında
bir insanın kendi iradesi dâhil olmadan, dışarıdan gelen olaylardan pozitif
veya negatif etkilenmesi halinde geçerli olan bir durumdur. Kader sebebiyle
derecat kaybetmemiz mümkün değildir. Kader sebebiyle, yani başkalarının, kendi
irademiz dışında bize yaptıklarıyla ya derecat kazanırız veya bir faydaya
ulaşırız.
ü
Ni’mete Kavuştuğunda Şükretmek
Başkaları
bize bir yardım ulaştırdığı zaman onlar derecat kazanır, yaptıkları yardım bize
fayda hüviyeti taşır, bir ni’mettir. Bu ni’met başkasının elinden ulaşmış olsa
bile, onu Allah’tan gelmiş kabul edip, Rabbimize şükretmemiz lâzımdır. Bu
hadîste zikredilen; bir genişlik, bir ni’mete kavuşmak demektir.
ü
Musîbete Uğradığında Sabretmek
Bazen
dışımızdaki insanlar nefslerine uyarak bize zulmeder. Bu durumda biz bir
darlığa, bir musîbete uğrarız ama derecat kazanırız. Bu kazandığımız derecatların
iadesini (bizden alınmasını) istemiyorsak, o zaman bizim bu zulme sabretmemiz
lâzımdır. Sabretmemiz halinde de biz derecat kazanırız, bu olay bizim için bir
hayra dönüşür. Burada sabretmek asıldır.
Öyleyse
görüldüğü gibi dışarıdan, bizim cüz’i irademiz dahil olmadan oluşan, bize
isabet eden olaylar kader tahtında gerçekleşir. Kader, ya bize bir hayır veya
fayda şeklinde ulaşır.
Kısacası
mü’min için kader devamlı hayırla neticelenmektedir. Hadîs-i şerifte verilmek
istenilen mesaj bu şekildedir. Aynı zamanda, mü’minin kendi cüz’i iradesi ile
de Allah’ın emirlerine itaat, yasak ettiği fiilleri işlememesi gerekir ki, işi
hep hayırlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.