11. BASAMAK; KALBİN ALLAH’IN ZİKRİ İLE
YUMUŞAMASI
“Âdemoğullarının kalpleri
kışın yumuşar. Çünkü Allahû Tealâ Âdem (A.S)’ı çamurdan yaratmıştır. Kışın
kar, çamuru yumuşatır.”
|
Hz.
Muhammed (S.A.V) Efendimiz: “Âdemoğullarının
kalpleri kışın yumuşar. Çünkü Allahû Tealâ Âdem (A.S)’ı çamurdan yaratmıştır.
Kışın kar, çamuru yumuşatır.” (K: C.Sağir-6149)
buyuruyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu hadîste bize vermek istediği
mesajı aradığımızda, Allahû Tealâ’nın Fussilet Suresinin 39. âyet-i kerimesinde
şöyle buyurduğunu görmekteyiz:
41/FUSSİLET-39: Ve min âyâtihî enneke
terel arda hâşiaten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rebet, innellezî
ahyâhâ le muhyîl mevtâ, innehu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ve onun âyetlerindendir ki, arzı gerçekten kurumuş görürsün. Onun
üzerine su indirdiğimiz zaman hareketlenir ve kabarır. Muhakkak ki ona (arza)
hayat veren (Allah), elbette ölülere de hayat verendir. Muhakkak ki O, her şeye
kaadirdir.
ü
Kalbin Rahmete Kavuşması, Toprağın Yağmura Kavuşması Gibidir
İnsanlar
başlangıç noktasında ölü vaziyettedir. Ama kişi Allah’a ulaşmayı dilediği
noktadan itibaren Allah, Rahmân esmasıyla tecelli eder ve bu, o kişiyi 7 tane
furkan ve 6 tane kalp şartının sahibi kılar. Kişi Allah’ı zikretmeye başladığı
noktada, salâvât taşıyıcısıyla rahmet o kişinin kalbine gelir. Nasıl kuru
topraklara yağmur yağdığı zaman toprak huşû içerisinde yumuşuyorsa, zikirle
birlikte taşıyıcı nur olan salâvât ve Allah’ın katından gelen rahmet de kalbe
girdiği zaman kalp böyle yumuşamaya başlar. İşte, Nebîler Sultanı Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in bu hadîste belirtmek istediği nokta budur. Kalplerin yumuşayabilmesi
için her şeyden evvel kişinin Allah’a ulaşmayı dilemesi gerekmektedir.
6/EN'ÂM-122: E ve men kâne meyten fe
ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûren yemşî bihî fîn nâsi ke men meseluhu fîz zulumâti
leyse bi hâricin minhâ, kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû
ya’melûn(ya’melûne).
Ölü (Allah’a ulaşmayı dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek)
dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar
içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış
oldukları şeyler süslü gösterildi.
ü
Kalbin Rahmete Kavuşması, Kışın Yağan Karlar Gibidir
Başlangıç
noktasında nasıl toprak susuz, kuru, ölü vaziyetteyse, bu haldeyken üzerinde
bir şey bitmiyorsa insanlar da dalâletteyken ölü vaziyettedirler. Allahû Tealâ,
hidayet ilmiyle onlara tecelli eder. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir başka
hadîsinde hidayet ilmini bir yağmura benzettiğini ifade etmiştir; kime isabet
ettiyse o kurtulmuştur.
İşte
hidayet tebliği kendisine ulaştığı an, her kim Allah’a ulaşmayı dilerse bu kişi
3. basamaktadır. 4. basamakta da Allah kişiye mutlaka Rahmân esmasıyla tecelli
eder. Fussilet Suresinin 39. âyet-i kerimesinde belirtildiği gibi, 7 tane
furkan ve 6 tane kalp şartının sahibi olan kişi zikreder ve Allah’ın katından
rahmet ve salâvât kişinin göğsüne gelir. Göğsünden kalbine rahmet yolu
açılmışsa, açılan yoldan kalbe ulaşır. Salâvât, rahmeti taşıyan bir faktördür.
Rahmet, kalbe girdiği oranda kalpten karanlıklar çıkar. Karanlıklar, kalbin
katılaşıp, kasvet bağlamasını, nurlar ise kalbin yumuşamasını ifade eder. Kalbe giren nur miktarı kadar kalbin
yumuşaması söz konusudur. Zaten hadîste de bu ifade edilmektedir:
“Âdemoğullarının kalbi kışın yumuşar.” Buradaki kıştan murat, kışın yağan
yağmur ve karların Allah’ın katından gelen nura benzetilmesidir ve gerçekten
yağmur ve kışın yağan karlar nasıl toprağı yumuşatıyorsa rahmet de kalbi yumuşatır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.