AF
DİLEMEK
İnsanlar
cemaat, topluluk halinde yaşamak mecburiyetinde olan sosyal mahlûklardır. Başka
insanlarla birarada olmak mecburiyetindedirler. Bunun tabiî gereği olarak da beşerî münasebetler yani insan ilişkileri ve davranış
biçimleri insan hayatında önemli bir yer tutar. Kur’ân-ı Kerim’de hangi konuda
ne yapılması lâzımgeldiği kalın çizgilerle anlatılmıştır. Bu davranış
biçimlerinin merasimlere, usule müteallik muhtevası; fıkıhı oluşturmaktadır.
“Fıkıh” adı verilen müessese; davranış biçimlerinin bir öz
unsurunu oluşturur. Nasıl bir mesele ile karşı karşıya olunduğu ve meselenin
çözümlerine dair Allah’ın emirleri, fıkıh
müessesesinde vardır.
Allahû
Tealâ, Kur’ân-ı Kerim ile yol gösterir. Sahâbe bundan 14 asır evvel o yolu
aynen izlemiştir.
Yunus:
“Kalp kırmayın.” diyor. Allahû Tealâ da aynı şeyi söylüyor. Beşerî
münasabetlerde bütün insanlar sadece tek bir açıdan değerlendirilir; Allah’ın
muradı, kişinin başka insanların
mutluluğunu dizayn etmesidir.
Allahû
Tealâ’nın indinde davranış biçimleri hedefe ulaşmak için önemlidir. Başka
insanlarla dergâh hayatında hep beraberlik vardır. Bu beraberlikte sakın gönül
kırmayın! Nefsleriniz size hep başkalarından üstün olmak noktasında tesir eder.
Böyle bir olayda, dikkat edin! İblis sadece nefsinizin afetlerini kullanabilir.
Daimî
zikre ulaştığınızda nefsinizde hiç afet kalmaz ve şeytan sizin afetlerinize
tesir etmek suretiyle sizi alaşağı edemez, size hâkim olamaz; siz ona hâkim
olursunuz. Sizinle olan ilişkisinde artık şeytan, daimî olarak huzursuzdur. Allah’ın
emirlerine uydukça, yasak ettiği fiilleri asla yapmadıkça, şeytan hırsından
kudurur.
Beraber bulunduğunuz tasavvuf mensuplarıyla en iyi geçim standartlarına ulaşmalısınız. Eşler olarak hanımlar kocalarına karşı, kocalar da hanımlarına karşı en güzel davranışlarda bulunmakla Allahû Tealâ tarafından görevli kılınmıştır.
Başkalarını mutlu ettiğinizde siz en mutlu olursunuz. Bu Allah’ın kanunudur. Çünkü Allahû Tealâ, başkalarını mutlu etmek istikametinde harekete geçtiğiniz zaman, daha harekete geçtiğiniz andan itibaren bu hedefi gerçekleştirdiğiniz noktaya kadar devamlı mutluluğu yaşatır. Siz bir mutluluk üçgeninde yaşamaya başlarsınız. Allah’ın bir emrini yerine getirmiş olursunuz. Başka insanlara mutluluk ulaştırmak çabasında olduğunuz için Allahû Tealâ size en güzelini nasip kılar.
Beraber bulunduğunuz tasavvuf mensuplarıyla en iyi geçim standartlarına ulaşmalısınız. Eşler olarak hanımlar kocalarına karşı, kocalar da hanımlarına karşı en güzel davranışlarda bulunmakla Allahû Tealâ tarafından görevli kılınmıştır.
Başkalarını mutlu ettiğinizde siz en mutlu olursunuz. Bu Allah’ın kanunudur. Çünkü Allahû Tealâ, başkalarını mutlu etmek istikametinde harekete geçtiğiniz zaman, daha harekete geçtiğiniz andan itibaren bu hedefi gerçekleştirdiğiniz noktaya kadar devamlı mutluluğu yaşatır. Siz bir mutluluk üçgeninde yaşamaya başlarsınız. Allah’ın bir emrini yerine getirmiş olursunuz. Başka insanlara mutluluk ulaştırmak çabasında olduğunuz için Allahû Tealâ size en güzelini nasip kılar.
Başkalarına
mutluluk vermeyi usul haline getirmelisiniz. Küçücük ihmalleriniz, sizin
farkına bile varmadan hep başkalarına yanlış davranışlarda bulunmanıza sebebiyet
verir. Birçok kişi kendilerine göre doğru zannettikleri şeyleri yaparlar ama bu
yapılan davranış biçimlerinin bir kısmı yanlıştır; Allah’ın doğrularına ters
düşmektedir. Başka insanları en çok rahatsız eden davranışlarınız, egonuza (nefsinizin
afetlerine,hevanıza) dayalı olarak yaptığınız yanlış davranışlardır.
Nefsinizin afetleri var olduğu sürece, iblis size bütün kötü davranışları gerçekleştirmeniz içn hep tesir etmeye çalışır. Her olay onun için yeni bir kilometre taşıdır; sizi huzursuz edebilmek için yeni bir imkân; yeni bir fırsattır. Hepsini değerlendirir. Bütün gayretiyle bu hedefe yönelir.
Nefsinizin afetleri var olduğu sürece, iblis size bütün kötü davranışları gerçekleştirmeniz içn hep tesir etmeye çalışır. Her olay onun için yeni bir kilometre taşıdır; sizi huzursuz edebilmek için yeni bir imkân; yeni bir fırsattır. Hepsini değerlendirir. Bütün gayretiyle bu hedefe yönelir.
Şeytana,
hem sizi hem de başkalarını mutsuz etmek imkânını vermemelisiniz. Kendi
düşüncelerini, sizin sessiz sesinizi taklit ederek, size sanki sizin düşünceleriniz
gibi yutturmaya çalışır. Dikkat edin! Ne zaman kardeşlerinizden birilerini üzen
bir davranışınız varsa, orada yanlışınız var demektir. İhmaliniz, dikkat
etmemeniz, alışık olmamanız birçok açıdan farklı negatif neticelere yol açar.
Tasavvuf
mensupları, bütün insanlara örnek olmak mecburiyetindedirler. Hepiniz
başkalarına davranışlarınızla örnek olmalısınız. Sizde gördükleri güzellikler,
onları da Allah’ın yoluna, sonsuz mutluluğa çekmelidir.
Bütün
insanlar için Allah’ın yolu; sonsuz mutluluklara açılan bir mutluluk kapısıdır.
Davranışlarınızdan negatif etkilenen insanları gördüğünüz halde, bunu yapanlar sizler olduğunuz halde, bu yaralamaya sebebiyet verdikten sonra, onu telafi etmek istikametinde hiçbir gayretin sahibi olmamanız çok yanlıştır.
Davranışlarınızdan negatif etkilenen insanları gördüğünüz halde, bunu yapanlar sizler olduğunuz halde, bu yaralamaya sebebiyet verdikten sonra, onu telafi etmek istikametinde hiçbir gayretin sahibi olmamanız çok yanlıştır.
Davranışlarınızla
başkalarını üzüyorsanız, kimi üzerseniz üzün, mutlaka af dilemeyi usul haline
getirmelisiniz. Eğer bir davranışınız bir arkadaşınıza, bir kardeşinize hüzün, üzüntü
verdiyse düşünün: Siz Allah’ın yoluna neden girdiniz? Hani muradınız başka
insanları mutlu etmekti? Hani hayatınızı buna adayacaktınız? Hani böyle yaparak
mutluluğu yakalayacaktınız? Kendinizde ne görüyorsunuz? Hem kendiniz
mutsuzsunuz hem de etrafınızdaki insanları mutsuz kılmaktasınız.
Ne
zaman bir davranış biçiminiz sizi üzerse, mutlaka buna başkalarını üzecek bir
davranışta bulunmanız sebebiyet verir. İnsanlar herşeyi bilmezler; bu da
eşyanın tabiatına uygundur. Ama normal standartlarda herkes, etrafındaki
insanlara davranış biçimleriyle ne verebildiğini ya da ne veremediğini hepsini
bilir.
Bütün
insanlar bir hedef sahibi olmalıdırlar. Sizler başkalarını mutlu kılma
hedefinin sahibi olmalısınız. Her 24 saatinizde “Acaba ben bugün kimlere, hangi
güzelliği ulaştırabilirim?” diye düşünmelisiniz. Hergün: “Acaba kimin canını
yakabilirim, kime huzursuzluk verebilirim, kime hakaret edebilirim, kime
kötülük edebilirim?” diye düşünen insanlar gibi sakın şeytan ile birlikte
olmayın.
Kalbinizde
hep güzellikler bulunmalı. Davranışlarınız başkalarına sadece huzur ve mutluluk
verici birer reçete, birer ilaç gibi tesir etmelidir.
Herkes
doğru zannettiği şeyi yapar. Bir kısım insanların, bir kısım davranışları
başkalarını üzer. Eğer davranışlarınızla başkalarını üzüyorsanız, kimi
üzerseniz üzün, mutlaka af dilemeyi usül haline getirmelisiniz.
Af dilemek, hata
yapanın boynuna borçtur. Eğer sabikûn olmak istiyorsanız o zaman bunu çok daha
önemli bir boyuta ulaştırmak mecburiyetindesiniz.
Kendinize ait her davranışı izlemelisiniz. Kendi iç dünyanızda tetkik ve tenkit süzgecinden geçirmelisiniz. Hep bir hedefe yönelik olarak davranmalısınız. Bu hedef: “Ben bugün başka insanlara da mutluluk vermek üzere harekete geçeceğim.” istikametinde olmalıdır. Böyle bir dizaynda, herşeyi en güzel standartlara ulaştırabilirsiniz. Allah mutlaka sizinle beraberdir. Niyetiniz halis oldukça, insanlara bütün güzellikleri ulaştırabilecek olan bir muhtevanın sahibi olursunuz. Böyle bir dizayn, sizi hep sarmalı, muhtevası içine almalı ve iç dünyanızdan gelen bir pozitif dalga sizi hep başka insanlara faydalı olmaya, yardım etmeye, mutluluk vermeye davet etmelidir. Allah’a göre sizin iç dünyanızdaki, düşünce bazındaki muhteva, önemlidir. Bir insana gerçekten mutluluk vermek üzere harekete geçiyor musunuz? Öyleyse Allah’ın emrettiği bir şeyi yapmaya başladınız demektir.
Kendinize ait her davranışı izlemelisiniz. Kendi iç dünyanızda tetkik ve tenkit süzgecinden geçirmelisiniz. Hep bir hedefe yönelik olarak davranmalısınız. Bu hedef: “Ben bugün başka insanlara da mutluluk vermek üzere harekete geçeceğim.” istikametinde olmalıdır. Böyle bir dizaynda, herşeyi en güzel standartlara ulaştırabilirsiniz. Allah mutlaka sizinle beraberdir. Niyetiniz halis oldukça, insanlara bütün güzellikleri ulaştırabilecek olan bir muhtevanın sahibi olursunuz. Böyle bir dizayn, sizi hep sarmalı, muhtevası içine almalı ve iç dünyanızdan gelen bir pozitif dalga sizi hep başka insanlara faydalı olmaya, yardım etmeye, mutluluk vermeye davet etmelidir. Allah’a göre sizin iç dünyanızdaki, düşünce bazındaki muhteva, önemlidir. Bir insana gerçekten mutluluk vermek üzere harekete geçiyor musunuz? Öyleyse Allah’ın emrettiği bir şeyi yapmaya başladınız demektir.
Günlük
hayatınıza bakın: “Bugün ne yaptınız? Kaç kişinin kalbini kırdınız? Kaç kişiye
yaptığı hataları sayıp döktünüz, onları huzursuz ettiniz? Kaç kişinin yanlışlarını
yüzlerine çarparak onları mutsuz
ettiniz?” Her akşam kendinize bir
bilanço çıkartın: “Neleri hangi açıdan, hangi nedenlerle yaptınız?” Allah’ın
huzurunda kendinizi bu şekilde hesaba çekin.
Sizden
sadır olan şey, sadece ve sadece başkalarına mutluluk verebilmek olmalıdır. Bu
sizi mutlak saadete götürmelidir. Bir insanın, sizin bir davranışınızdan
etkilenmesi hangi ölçüde negatiftir? Hangi ölçüde onu üzen bir söz, bir ifade,
bir davranış biçimi, bir olay yaşadınız? Bu soruların cevaplarını
değerlednirmelisiniz. Etrafınızda hep insanlar var. Kalp kırmak; bir anda
vücuda gelen, birçokları için isteyerek oluşmamış olaylardır.
Herkes
için söz konusu olan mutluluğu yaşamak ve yaşatmaktır. Unutmayın! Başkalarına
mutluluğu yaşattıkça, her mutluluk yaşattığınız kişinin 2 katı mutluluğu siz
yaşarsınız. Neden başka insanları hâlâ üzüyorsunuz? Bu söylediklerimizden gerekli dersleri almalısınız.
Birbirinizle olan ilişkilerinizde görevinizin, her an sadece etrafınızdaki
insanlara mutluluk ulaştırmak olduğunu hiç unutmayın!
Hasbelkader
nerede iseniz, oradaki insanlarla birlikte olmak mecburiyetindesiniz. Bu
birliktelik size göre sadece bir açılı olmalıdır. Sizin açınızdan sadece tek
bir davranış biçimi olmalıdır. Bu davranış biçimi hem sizi hem de etrafınızdaki
kişileri sadece mutlu kılmak için, ne yapmanız lâzım geldiğinin tespitiyle
vücuda gelir. Tespit ettiğinizi tatbik edeceksiniz, hayata geçireceksiniz. Ne
zaman başkalarına mutluluk vermek, hayatınızın şiarı, mutlak hedefi haline
gelir, işte o zaman başarıya mutlaka ulaşırsınız.
Allah’ın yolunda kendilerini harcamak isteyenler için bu dünyada
ve bu hayatlarında bu hedefi fazlası ile yerine getirecekleri günler
gelecektir. O günler çok uzaklarda değildir. Siz insanlara en iyiyi ulaştırmak,
insanları sadece mutlu etmek üzere gayretin sahibi olun. Unutmayın! Sizin
mutluluğunuz, başkalarının size vereceği bir muhteva ile gerçekleşmeyecektir. Sizin başkalarına
verdiğiniz şeyler önemlidir. Çevrenize sizden ulaşanlar, mutlaka onlara
mutluluk verecek ve art niyetsiz şeyler olmalıdır. Allah yolundaki kesintisiz
mutluluğu, kesintisiz saadeti yaşayabilmeniz için etrafınızdaki insanların
herbirinin, sizin için bir kapı olduğunu hiç unutmayın.
İnsanlar; hem başkalarını hem de toplum halinde yaşayan insanları rahatsız eder ve bunun hiç farkına varmazlar. Ne zaman başka biri, bir diğerine aynı yanlış davranışı ulaştırırsa, o zaman burada kişi şahit sıfatıyla kendi yaptığı davranışın aynısı olduğunu anladığında bu hadisenin üzüntüsünü, hüznünü yaşar.
İnsanlar; hem başkalarını hem de toplum halinde yaşayan insanları rahatsız eder ve bunun hiç farkına varmazlar. Ne zaman başka biri, bir diğerine aynı yanlış davranışı ulaştırırsa, o zaman burada kişi şahit sıfatıyla kendi yaptığı davranışın aynısı olduğunu anladığında bu hadisenin üzüntüsünü, hüznünü yaşar.
Allah’ın
Kur’ân-ı Kerim’i mutluluk kanunlarının en büyük sığınağıdır. Bu kanunlar, onları tatbik ettiğiniz ölçüde bütün insanlara
tesir edecektir. Başkalarını mutlu kılmak her zaman şiarınız olmalıdır. O
hedefe yürümelisiniz. Ne yazık ki birçoğunuz, bırakınız başkalarını mutlu
kılmayı, yaptığınız yanlış davranışlarla etrafımızdaki insanlara eza, sıkıntı
veriyorsunuz. Çoğunuz da bunun farkında
değilsiniz.
İnsanlarla bir şeyler konuşursunuz; onlara bir şeyler söylersiniz.
sözlerinizin nasıl bir tepki uyaadırdığı yüzlerinden anlaşılır. Eğer bu tepki
genel anlamda negatif ise, onlarda negatif bir izlenim bıraktığınızı
davranışlarıyla sergiliyorlarsa; o zaman yanlış yapıyorsunuz demektir.
Siz,
insanları mutlu etmek konusunda yola çıkan bir kişi olmalısınız. Etrafınızdaki
insanlar, sizinle beraber olmaktan sadece mutluluk duyabilmelidir. Bunu hedef
olarak tahakkuk ettirmek gibi bir vazifeniz var. Başkalarıyla tartışmayın!
Lüzumsuz tartışmalar, dostlukları zedeler, sonunda da yok eder.
Tartışmak,
karşılıklı konuşan iki kişinin fikirlerini birbirlerine kabul ettirme
gayretidir. Bir konu hakkında konuşulurken hemen iddalaşmak niye? Birisi bir
husustan bahsederken ikincisi: “Hayır! O öyle değil, böyledir.” dediği andan
itibaren tartışma başlamıştır. Şeytan hepinizi birbirine düşürmek için bu
tarzdaki küçük olayları bile hep vasıta kılar. Ve
onun vasıta kılmasıyla herşey kötüye, daha kötüye ve daha kötüye gider.
Herkes
için söz konusu olan, etrafındaki insanlara mutluluk vermektir; mutsuzluk
vermek değildir. Genel olarak kendi halinize dikkatle bakın! İnsanlar sizinle
beraber olmaktan hoşnut oluyorlar mı? Onlara onların ihtiyacı olan manevî
bilgileri aktarmakla mı meşgulsünüz, yoksa umur-u âdiyeden (olağan, sıradan) şeylerle
mi meşgulsünüz?
Unutmayın! Birer tasavvuf ehli olarak 14 asır
evvel sahâbenin yaşadığı İslâm’ı yaşayanlar olarak, göreviniz başkalarına mutluluk ulaştırmaktır.
Sizin için mutluluğa ulaşmanın kâinattaki en güzel yöntemi budur. Başkalarını
mutlu etmek size iki katı mutluluk olarak geri döner. Bir taraftan yaptığınız
bir güzel davranıştan sonra Allahû Tealâ size huzur verirken, bir taraftan da
bir başka hissi yaşarsınız. Burada bahsettigimiz olgu mutluluktur. Sizden başka
insanlara taşan, onlara ulaşan herşey; sadece onları mutlu kılan şeyler
olmalıdır.
Başka
insanlara mutluluk ve huzur vermek; saadet ulaştırmak... Bu hedefleri en güzel şekilde
gerçekleştirebilmelisiniz. Her zaman
Allah’ın kanunu odur ki; zamanın hangi parçası olursa olsun, sizin elinizde
mevcut olanlar, başka insanlara mutluluk ulaştırmanız için yeterli şeylerdir.
Yeter ki onları kullanmasını bilin. Allah’ın sizlere verdiklerini başkalarına
en güzel şekilde ulaştırın ki; onlar mutlu olsunlar. Ama ulaştırma süreci
içerisinde asıl mutluluğu yaşayan sizler olacaksınız. Öyleyse başkalarını
üzecek davranışlar, sizden sadır olmamalıdır. Başkalarını mutlu edecek
davranışlar, sizden sadır olmalıdır.
Bir
başkasına karşı yanlış davranışta bulunduğunuzda o kişinin bundan üzüldüğünü
gördüğünüzde onu üzen davranışınızı yok etmeniz, geri almanız lâzım. Karşı
tarafı üzen bir davranışı geri alabilmeniz için af dilemeniz gerekmektedir.
Af dilemek; her
zaman bir kurtarıcıdır. Af dilemek sizi şeytanın ülkesininin dışına çıkaran noktadır.
Güzellikleri
de çirkinlikleri de başka insanlarla beraber yaşayabilirsiniz. Allah’ın
emrettiklerini yaptığınız zaman güzellikleri yaşarsınız. Şeytan devamlı olarak
size Allah’ın yasak ettiklerini yapmanız için de fırsatlar çıkarır ve bu
fırsatlara rağmen yine Allah’ın yasak ettiği fiileri de yapmadığınız da
yaşadığınız güzelliği devam ettirirsiniz. Saadet sizin için; Allah’ın dostları
için... Allah’ın dostluğunu hiçbir şey karşılığında değiştirmeyin. Allah’ın
dostluğunu en güzele ulaştırmak üzere bir gayretin sahibi olun. Etrafınızdaki
insanların size karşı olan davranış biçimlerini inceleyin. Ona göre hareket
tarzınızı tayin edin. Hiç unutmamanız lâzımgelen konu; sizin başkalarıyla olan
ilişkilerinizin baştan sona kadar bilançosu, hep başkalarına mutluluk
ulaştırmak olmalıdır. Sadece bu şekilde kazanırsınız.
Başkalarına
mutluluk ulaştırdığınız, onları mutlu ettiğiniz her olayda, mutlaka Allahû
Tealâ size en az 2 kat mutluluk yaşatır. Eğer kazandığınız dereceler,
kaybettiğiniz derecelerin ötesine taşmışsa, siz başkalarına mutluluk veren ama
kendi de mutlu olan bir insansınız demektir.
Öyle
bir deftere imza atın ki; bu imzanın her harfi, etrafındaki insanların
herbirine bir fayda sağlasın. Bu istikamette dua edin ve böyle yaptığınız zaman
Allahû Tealâ’nın size, başkalarının mutluluğu konusunda daha büyük, daha büyük,
daha büyük fırsatlar verdiğini göreceksiniz. Sizi mutluluğa ulaştıracak olan, o
fırsatlardır.
Her an başka insanlarla berabersiniz. Her an onlardan bir kısmını mutsuz, huzursuz, sıkıntılı ve saldırgan olarak görürsünüz ama onlar nasıl bir davranışın içinde olurlarsa olsunlar hedefinizi bir an bile gözden kaçırmayacaksınız. Siz başkalarına mutluluk veren bir vasıtasınız; bunu kendinize kabul ettireceksiniz.
Her an başka insanlarla berabersiniz. Her an onlardan bir kısmını mutsuz, huzursuz, sıkıntılı ve saldırgan olarak görürsünüz ama onlar nasıl bir davranışın içinde olurlarsa olsunlar hedefinizi bir an bile gözden kaçırmayacaksınız. Siz başkalarına mutluluk veren bir vasıtasınız; bunu kendinize kabul ettireceksiniz.
Mutluluğa
sizin de hakkınız var. Siz de mutlu olmaya lâyıksınız. Etrafınıza baktığınız
zaman, o etrafınızdaki şeylerin güzel noktalarını yakalamaya çalışın, çirkin
noktalarını değil… O zaman bütün kâinatı güzel bulacaksınız ve onları
başkalarının mutluluğu için kullanabilirseniz, daha da mükemmel bir sonuca
ulaşacaksınız.
Şeytan
her zaman, davranışlarınızdan, başka insanlara zarar verici bir şeyler
oluşturmanız için, size telkinde bulunacaktır. Sakın aldanmayın! Davranışlarınız
ile hem sizi hem de başkalarını mutsuz kılmak, şeytanın tek hedefidir. O zaman
iki cephede de iblis kazanmış olur. Siz davranışlarınız ile ne zaman
etrafınızdaki herkese mutluluk dağıtmaya başlarsanız, sizden onlara sımsıcak
dalgalar ulaşır; sizi kalplerine sığdırırlar; yerleştirirler ve sevilirsiniz.
Etrafınızdaki insanlar tarafından seviliyorsanız, Allahû Tealâ tarafından da
seviliyorsunuz demektir.
Herşeyin
bir güzelliğe dönüştürülebileceğini hiç unutmayın. Diyelim ki; bundan evvel bu
tavsiyeleri dikkatle dinlememiştiniz ama bu sefer hedefinizin başkalarını mutlu
etmek olduğunu idrak ettiniz ve harekete geçtiniz. Bu noktada herkes ile en
güzel şekilde bir ilişki içerisinde olmalısınız. Her sözünüzle insanların
kalbini fethetmelisiniz ve her güzel davranışınızla mutluluğu yaşamalısınız.
Herşey
öylesine güzel ki! Şu çevre şartlarını hep size yâr edinin; ağyar (düşman) edinmeyin;
dost edinin. Sizin niyetiniz halisse, gerçekten insanlara mutluluk vermek için
yaşamaktaysanız, bunu başarmamanız için hiçbir sebep yoktur. Herkes için
herkesin elinde, gerçek anlamda büyük imkânlar var.
Eğer
etrafınızdaki insanlara mutluluk ulaştıracaksanız bilin ki; Allah’ın size
bugüne kadar verdiği herşey zaten sizi o hedefe ulaştırmak içindir. Allah’ın
güzelliklerini hissetmeye, anlamaya ve tatbikata koymaya çalışın. Güzellikleri
yaşayan bizden evvelki insanlar, gelmişler;
yaşamışlar ve ölmüşler. Ama insanlar şu anda da yaşıyorlar ve herşeyin en güzelini istiyorlar. Eğer
insanlara en güzelini ulaştırmak için elinizdeki maddi imkanlar müsait değilse
o zaman Allahû Tealâ size ne kadar vermişse, hangi imkanı vermişse onunla
insanları mutlu etmeye çalışın. O zaman göreceksiniz ki mutlaka birisi o
davranışınızdan pozitif etkilenecektir.
Etrafınızdaki
insanlara dikkatle bakın. Her güzel şeyin sizin elinizle sahneye konması; sizin
hazırladığınız bir güzellikler dizisi olmalıdır. Her gün bir güzellikten bir
başkasına, diğer insanlara yapacağınız sonsuz sayıdaki yardımları, her geçen
gün listeye ekleyin, ekleyin, ekleyin... Şunu göreceksiniz ki; başkalarına
iyilik vermeye, iyilik etmeye, onlara iyilik ulaştırmaya, onları mutlu edecek
şeyler ulaştırmaya gayret ederseniz siz de o kadar mutlu olacaksınız.
İnsanoğlunun
birbiriyle devamlı kavga halinde olan düşman kardeşleri; nefslerinin
afetleriyle, ruhlarının hasretleridir. Bütün ruhlar Allah’ın bütün emirlerini
mutlaka yerine getirmek isteyen; yasak ettiği hiçbir fiili asla işlemek
istemeyen bir özellikle donatılmışlardır. İnsanların arasında en güzeli
yaşamaya çalışın.
Dîn, Allahû Tealâ tarafından insanları sadece mutlu etmeye yönelik
dizayn edilmiştir. Her peygamber (nebî) zamanında ve her zaman mutlaka
insanların bir kısmı bu güzelliği yaşadılar.
Açın kapılarınızı herkese! Herkes sizdeki hazineleri yağmalasın.
Onların mutluluğu Allahû Tealâ tarafından ve ruhunuz tarafından size 2 kat
olarak geri dönecektir. Herbir insana, her gün onlara verdiğiniz mutluluk
muhtevası içerisinde; mutluluktan yana başkalarına ne verirseniz; onu 2 kat
geri alırsınız. Mutsuzluktan yana da ne verirseniz; onun aynını geri alırsınız.
Elinizden
ve dilinizden kimse negatif etkilenmesin. Bu standartları yaşarken, bir
taraftan da daimî zikre ulaşmaya çalışın. O zaman evde, dergâh hayatında ve
arkadaşlıklarınızda daha çok güzellikleri beraberce yaşama eğilimi olacaktır.
Öyle
bir dünyada yaşanılıyor ki; insanların çoğu dostluğu, sevgiyi unutmuşlar. Herkes
etrafındakilere mutluluk ulaştıracağına tam aksine soğuk davranışlarıyla
başkalarını huzursuz etmekle meşgul. Böyle bir dünyada herşeyin en güzele
ulaşması hepimizin şiarı olmalıdır. Etrafınızdaki insanlara güzel davranışlar
sergilemelisiniz. O zaman Allahû Tealâ’dan ve ruhunuzdan çok şeyler geri
alacaksınız; vereceğiniz şeylerin 700 katını alacaksınız. Başkalarına
verdiğiniz mutluluk, sizi mutlu edebilecek olan en büyük kaynaktır.
Allah
hepinizden razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.