30 Mart 2019 Cumartesi

MİSAKIMIZ ÜZERİMİZE 12 DEFA FARZDIR

MİSAKIMIZ ÜZERİMİZE 12 DEFA FARZDIR

Ruhumuzun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasına gelince. Bu farzın 12 defa vücuda getirildiğini görüyoruz: 

1. âyet-i kerime, Zumer 54:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız. 


“ve eslimû lehu: ve O’na teslim olun. Yoksa sonra yardım olunmazsınız.”

2. âyet-i kerime, Rûm 31:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“munîbîne ileyhi vettekûhu: Allah’a yönel ve takva sahibi ol.”

3. âyet-i kerime, Fecr 28:

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten.
Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak!


“Rabbine geri dön ey ruh!” 3. defa farz.

4. âyet-i kerime, Zâriyât 50:

51/ZÂRİYÂT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.


“öyleyse Allah’a kaç, Allah’a sığın.”

5. âyet-i kerime, Lokmân 15:

31/LOKMÂN-15: Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.


“vettebi sebîle men enâbe ileyye: kim Bana yönelmişse ve böylece Bana ulaşmışsa sen de onun yoluna tâbî ol, aynı yoldan sen de Bana ulaş.”

6. âyet-i kerime, Yûnus 25:
 
10/YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır. 


vallâhu yed’û ilâ dâris selâmi: Allah selâm yurduna davet eder.
yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîmin: kimi Kendisine hidayet etmeyi dilerse, ulaştırmayı dilerse onu Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

7. âyet-i kerime, Muzzemmil 8:

73/MUZZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O’na ulaş.


“Allah’ın ismiyle zikret ve her şeyden kesilerek Allah’a dön.”

8. âyet-i kerime, Şûrâ 47:

42/ŞÛRÂ-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).
Rabbinize icabet edin (Allah’a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz). 


“Üzerinize o değiştirilmesi mümkün olmayan ölüm günü gelmeden önce Allah’ın davetine icabet edin.”

“Davete icabet et.” Yani “Allah’a ulaş.”

9. âyet-i kerime, Ra’d 21:

13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar. 


“vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale: ve onlar Allah’ın, Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (yani ruhlarını) Allah’a ulaştırırlar.”

10. âyet-i kerime En’âm-152, 153:

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrabû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

6/EN'ÂM-153: Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûhu, ve lâ tettebiûs subule fe teferraka bikum an sebîlihi, zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne).
Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur. Öyleyse ona tâbî olun. Ve (başka) yollara tâbî olmayın ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayırır. İşte böyle size onunla vasiyet etti(emretti). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.


ve bi ahdillâhi evfû: Allah’ın ahdini ifa edin.
(Yani ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de Allah’a teslim edin.)
ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh: ve bu Sıratı Mustakîm’dir, Sıratı Mustakîm’e tâbî olun.

11. âyet-i kerime, Mâide-7:

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ın, sizin üzerinizdeki nimetini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah’a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.


“O gün ‘işittik ve itaat ettik.’ dediniz. Allah misakinizi üzerinize farz kıldı.”

Buradaki misakimiz, Allah’ın ahdine paralel bir olay. Her şeyimizi Allah’a teslim edeceğimize dair bir söz alıyor Allahû Tealâ bizden. Kesin söz, misak alıyor. Ruhumuz da tabii bunların içinde. 11. davet, 11. farz.

12 âyet-i kerime, Nisâ-58:

4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.


“innallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ: Allah emanetleri Allah’a teslim etmenizi emreder.” diyor Allahû Tealâ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.