ŞİRK I
Yaratılışımızın
gayesi, Allah’a kul olup şirkten kurtulmaktır:
39/ZUMER-65: Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne
min kablik(kablike), le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel
hâsirîn(hâsirîne).
Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere:
"Gerçekten eğer sen şirk koşarsan (Allah'a ulaşmayı dilemezsen), amellerin
mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun." diye
vahyolundu.
39/ZUMER-66: Belillâhe fa’bud ve kun mineş
şâkirîn(şâkirîne).
Öyleyse
artık Allah'a kul ol! Ve şükredenlerden ol!
31/LOKMÂN-13: Ve iz kâle lukmânu libnihî ve huve
yaızuhu yâ buneyye lâ tuşrik billâh(billâhi), inneş şirke le zulmun
azîm(azîmun).
Ve Lokman, oğluna vaazederek (öğüt vererek) şöyle
demişti: "Ey yavrum, Allah'a şirk koşma! Muhakkak ki şirk, azîm (çok
büyük) bir zulümdür."
31/LOKMÂN-14: Ve vassaynel insâne bi
vâlideyh(vâlideyhi), hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni
enişkurlî ve li vâlideyk(vâlideyke), ileyyel masîr(masîru).
Ve Biz, insana anne ve babasına (bakmasını) vasiyet
ettik (farz kıldık). Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten
kesilmesi iki yıldır. (Hem) Bana (hem) anne ve babana şükret! Dönüş, Bana'dır.
31/LOKMÂN-15: Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ
leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’
sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum
ta’melûn(ta’melûne).
Ve
bilgin olmayan bir şey hakkında, şirk koşman için seninle mücâdele ederlerse,
ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin
(ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz
Banadır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.
30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni
hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li
halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ
ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame
et, Allah'ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif
fıtratıyla) yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim
olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs
salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve
O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece)
müşriklerden olmayın.
30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû
şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O
müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup
oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar
3/ÂLİ İMRÂN-64: Kul yâ ehlel kitâbi teâlev ilâ
kelimetin sevâin beynenâ ve beynekum ellâ na’bude illâllâhe ve lâ nuşrike bihî
şey’en ve lâ yettehize ba’dunâ ba’den erbâben min dûnillâh(dûnillâhi), fe in
tevellev fe kûlûşhedû bi ennâ muslimûn(muslimûne).
De
ki: “Ey Kitab Ehli! Sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye (Tevhit
sözüne) geliniz. Allah'tan başkasına kul olmayalım ve O'na hiçbir şeyi şirk
(ortak) koşmayalım ve bir kısmımız, bazılarını, Allah'tan başka Rab'ler
edinmesinler.” Bundan sonra eğer dönerlerse, o zaman; “Bizim müslüman
olduğumuza (teslim olduğumuza) şahit olun” deyiniz.
7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme
min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum,
kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ
gâfilîn(gâfilîne).
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik
(gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının
sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit
tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler
ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
7/A'RÂF-173: Ev tekûlû innemâ eşreke âbâunâ min
kablu ve kunnâ zurriyyeten min ba’dihim, e fe tuhlikunâ bimâ fealel
mubtilûn(mubtilûne).
Veya
fakat daha önce babalarımız da şirk koştu ve biz onlardan sonraki nesiliz. Hal
böyle iken bâtılla amel edenlerin yaptıklarından dolayı mı bizi helâk
edeceksin?” dersiniz diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.