1 Ekim 2017 Pazar

CENNET 7.6.7.

CENNET 7.6.7. 


ü 6-Kavim resûlleri

Adn Cennetleri’nin 6. bölümüne girecek olanlar, kavim resûlleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

6/EN'ÂM-48: Ve mâ nursilul murselîne illâ mubeşşirîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz resûlleri “uyarıcılar ve müjdeleyiciler” olmaktan başka (bir şey için) göndermeyiz. Artık kim âmenû olur (Allah'a ulaşmayı dilerse) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.

Burada sözü edilenler (mahzun olmayanlar), kendilerine gönderilen resûllere tâbî oldukları için, itaat ettikleri için mahzun olmazlar. Burada söz konusu olan resûllerin hepsi 6. kat cennete girerler. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.

Allahû Tealâ her kavimde, kendi kavminin lisanıyla resûller beas eder. Bütün resûller için mutlak olarak Adn Cennetleri söz konusudur.

16/NAHL-35: Ve kâlellezîne eşrekû lev şâallâhu mâ abednâ min dûnihî min şey’in nahnu ve lâ âbâunâ ve lâ harremnâ min dûnihi min şey’(şey’in), kezâlike fe alellezîne min kablihim, fe hel aler rusuli illel belâgul mubîn(mubînu).
Şirk koşanlar: “Eğer Allah dileseydi, biz O'ndan başka bir şeye kul olmazdık. Ve babalarımız da (kul) olmazdı. Ve O'ndan (O'nun emrinden) başka bir şeyi haram kılmazdık.” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yaptı. Artık resûllerin üzerinde apaçık tebliğden başka (bir sorumluluk) var mı?

Bu resûller için girilecek cennet, Adn cennetlerinin 6. katıdır. Allahû Tealâ Nahl Suresinin 36. âyet-i kerimesinde konuya açıklık getiriyor:

16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah'a ulaşmayı dileyerek) Allah'a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah'a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

Nahl-36’da Allahû Tealâ bütün ümmetlerin içinde resûl beas ettiğini ifade etmektedir. Bu resûllerin hepsinin gidecekleri yer, mutlaka Allah’ın Adn cennetidir; Adn Cenneti’nin 6. bölümüdür. Allahû Tealâ’nın dizaynında Allah’a göre insanlar daha kıymetli oldukça Adn Cennetleri’nin daha üst bölümlerine gidiyorlar

ü 7- Devrin imamları

Adn Cennetinin en üst bölümü devrin imamlarına aittir. 1. kapıdan girilir; orası devrin imamlarından velî resûller içindir. Oradan içerde ikinci bir kapıyla bir bölüme daha girilir; orası nebî resûller içindir. Cennetlerin en üst makamı nebî resûllerin olduğu kısımdır. Devrin imamları bilindiği gibi nebî resûllerden olur. Onlar asalaten bu görevi yaparlar Nebî resûller uzun aralıklarla gelirler. Peygamber Efendimiz (S.A.V), Hz. İsa’dan (kendisinden evvelki nebîden) 600 sene sonra nebî olarak gönderilmiştir ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra kıyâmete kadar nebî resûl yani peygamber gelmeyecektir; gelmesi mümkün değildir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Son Peygamber Resûl’dür. Kıyâmete kadar devrin imamları hep bulunacaklardır. Çünkü mutlaka Allah’ın katında huzur namazı kılınacaktır. Onun başındaki imam, mutlaka hayatta olan birisi olmak mecburiyetindedir. Bu sebeple kıyâmete kadar devrin imamları, velî resûller olarak var olacaklardır. Devrin imamları olan nebî resûller için Allahû Tealâ buyuruyor ki:

2/BAKARA-124: Ve izibtelâ ibrâhîme rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(imâmen), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn(zâlimîne).
Ve İbrâhîm'i Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: “Muhakkak ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.” (İbrâhîm a.s): “Benim zürriyetimden de (imamlar kıl).” deyince; (Allah): “Benim ahdime (imamlık ve önderlik rahmetime, senin zürriyetinden olan) zâlimler nail olamaz.” buyurdu.

Allahû Tealâ Bakara-124’de peygamber yani nebî olan huzur namazının imamlarından bahsetmektedir.

ü 7- (a) Devrin imamları velî resûller

            Secde Suresinin 24. âyet-i kerimesinde nebî olmayan velî resûller ifade edilmektedir.

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Allahû Tealâ burada, “Onları” demiyor, “Onlardan” diyor. “Sabrın sahibi olmalarından dolayı âyetlerimizi, yakîn hasıl etmeleri sebebiyle imamlar kıldık.” diyor. Secde-24’de bahsedilenler velî resûl olarak devrin imamlığını yapanlardır.

Furkân Suresi 74-75-76. âyet-i kerimelerde Allahû Tealâ şunları söylüyor:

25/FURKÂN-74: Vellezîne yekûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrete a’yunin vec’alnâ lil muttekîne imâmâ(imâmen).
Ve onlar: “Rabbimiz, eşlerimizden ve zürriyyetimizden bize göz aydınlığı bağışla ve bizi muttakilere (takva sahiplerine) imam kıl.” derler.
25/FURKÂN-75: Ulâike yuczevnel gurfete bi mâ saberû ve yulekkavne fîhâ tahiyyeten ve selâmâ(selâmen).
İşte onlar, sabırlarından dolayı, (cennette) yüksek makamlarla mükâfatlandırılırlar. Ve orada tahiyyet (selâmet dilekleriyle) ve selâmla karşılanırlar.
25/FURKÂN-76: Hâlidîne fîhâ, hasunet mustekarren ve mukâmâ(mukâmen).
Orada ebedî kalıcılardır. Ne güzel bir karargâh ve ne güzel ikâmet yeridir.

Furkân Suresinin 74, 75 ve 76. âyetleri ve Secde Suresinin 24. âyet-i kerimesinde, devrin imamı olan velî resuller ifade edilmektedir.

ü 7. (b) Devrin imamları nebî resûller

Aşağıdaki ayetlerde Allahû Tealâ devrin imamı olan nebî resûllerden bahsetmektedir.

2/BAKARA-124: Ve izibtelâ ibrâhîme rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(imâmen), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn(zâlimîne).
Ve İbrâhîm'i Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: “Muhakkak ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.” (İbrâhîm a.s): “Benim zürriyetimden de (imamlar kıl).” deyince; (Allah): “Benim ahdime (imamlık ve önderlik rahmetime, senin zürriyetinden olan) zâlimler nail olamaz.” buyurdu.

21/ENBİYÂ-51: Ve lekad âteynâ ibrâhîme ruşdehu min kablu ve kunnâ bihî âlimîn(âlimîne).
Ve andolsun ki daha önce İbrâhîm (A.S)'a rüşdünü (irşad yetkisini) verdik. Ve Biz, onu (irşada ehil olduğunu) bilenlerdik.

Bu sahip olduğu rüşd hüviyeti, onun ait olduğu cennet makamını belirleyen müessesedir.

38/SÂD-45: Vezkur ıbâdenâ ibrâhîme ve ishâka ve ya’kûbe ûlîl eydî vel ebsâr(ebsâri).
Ve güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrâhîm (A.S)'ı, İshak (A.S)'ı ve Yâkub (A.S)'ı zikret.
38/SÂD-46: İnnâ ahlasnâhum bi hâlisatin zikred dâr(dâri).
Muhakkak ki Biz, onları (ahiret) yurdunu zikreden halis (kullar) olarak ihlâs sahibi kıldık.
38/SÂD-47: Ve innehum ındenâ le minel mustafeynel ahyâr(ahyâri).
Ve muhakkak ki onlar, katımızda, gerçekten "hayırlılardan ve seçilmişlerden"dir.
38/SÂD-48: Vezkur ismâîle velyesea ve zel kifl(kifli), ve kullun minel ahyâr(ahyâri).
Ve İsmail (A.S)'ı ve İlyas (A.S)'ı ve Zülkifli (A.S)'ı da zikret. Hepsi hayırlı olanlardandır.

21/ENBİYÂ-73: Ve cealnâhum eimmeten yehdûne bi emrinâ ve evhaynâ ileyhim fi’lel hayrâti ve ikâmes salâti ve îtâez zekâh(zekâti), ve kânû lenâ âbidîn(âbidîne).
Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhları Allah'a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.

38/SÂD-49: Hâzâ zikr(zikrun), ve inne lil muttekîne le husne meâb(meâbin).
Bu (Kur'ân-ı Kerim), bir Zikir'dir. Ve muhakkak ki muttakiler (takva sahipleri) için sığınakların en güzeli (Allah'ın Zat'ı) vardır.
38/SÂD-50: Cennâti adnin mufettehaten le humul ebvâb(ebvâbu).
Kapıları onlara açılmış olan adn cennetleri vardır.

Burada Allahû Tealâ devrin imamları olan peygamber resûllerden bahsetmektedir. Âyet-i kerimelerde ifade edilen bütün nebîler, nebî resûl olarak huzur namazının imamlığını hayatta oldukları sürece deruhte etmişlerdir. Tabiatıyla Adn cennetinin peygamberlere mahsus olan bölümünü ihata etmişlerdir; orada yerleşeceklerdir. Kıyâmetten sonraki yerleri, makamların en üstü olan nebî resûllerin cennetidir. Görülmektedir ki; 7 kat Adn Cennetleri söz konusu ve bu 7 kat Adn Cennetlerinin, 7. katı 2 tane bölümden oluşmaktadır. Adn Cennetlerinin 7. katı 2 bölümden oluştuğu cihetle Adn cennetlerinde 7 kat var ama 8 tane de kapı vardır. Yani 7. kapıdan girildikten sonra bir kapı daha vardır. Devrin imamlarının peygamber olanlarının yeri, en son girilen, başkalarının girmeyeceği bir özellik taşıyan bir kesimdedir. 7. bölümün iç içe 2 tane kapısı olduğu için o cennetlerin herbirini gören Yunus Emre: “8 cennetin kapısı” ifadesini kullanmaktadır. 8. kapı nebî resûllere yani peygamberlere aittir.
Allah’a ulaşmayı dileyen herkes, Allah’ın cennetine mutlaka girer. Kişi Allah’a ulaşmayı dilemişse o kişi mutlaka cehennemden kurtulmuştur. Konunun sonunda cennetleri bir kez daha tekrar ettiğimizde 7 kat cennet vardır. Bunlar:
1.Cennetin Âliyye,
2.Cennetin Firdevs,
3.Cennetin Huld,
4.Cennetin Gurafa,
5.Cennetin Meva,
6.Cennetin Naîm,
7.Cennetin Adn.
Adn Cenneti de kendi içinde 7 bölüme ayrılır ve Adn Cennetleri’ne girecek olanlar şu şekilde sıralanırlar:
1-Salihler
2-Sıddıklar
3-Şehitler
4-İradesini teslim edenler
5-Mürşidler
6-Kavim resûlleri
7- a) Devrin imamları velî resûller
    b) Devrin imamları nebî resûller




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.