7 Eylül 2017 Perşembe

AMİLÜSSALİHAT

AMİLÜSSALİHAT


Allahû Tealâ Şuarâ-88 ve 89’da kıyâmet gününden bir kesit vermektedir:

26/ŞUARÂ-88: Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûn(benûne).
Çocukların ve malın fayda vermediği gün (beni utandırma).
26/ŞUARÂ-89: İllâ men etâllâhe bi kalbin selîm(selîmin).
Allah'a selîm (selâmete ermiş) kalple gelenler hariç.

Selim bir kalp; ıslâh olmuş bir kalp yani nefsin kalbinin %100 karanlıktan en az %2 nurlanarak huşûya ulaşmasını, ardından %51 nurla tezkiye olmasını, sonrada %100 nurla afetlerinin tümünü tasfiye etmesini ve akabinde 19 kademede de müzeyyen olmasını içeren bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu da ancak amilüssalihatla olur. Amilüssalihatın kelime anlamı; “Islâh edici amel” demektir. Amilüssalihat; ıslâh edici, sulh ve sükûna ulaştırıcı, terbiye edici bir ameldir. Ancak insanlar bu kavramı kelime anlamı olarak değil, iyi amel işlemek olarak değerlendirmişlerdir.. Ancak, amilüssalihat; ıslâh edici, sulh ve sükûna ulaştırıcı, terbiye edici bir ameldir. Bunu Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de açıklamaktadır.
Biliyorsunuz ki, bizde ıslâh olacak, terbiye, tezkiye olacak bir tek vücudumuz var, o da nefsimiz. Fizik vücut bu âleme aittir. Akıl, iradeyi devreye sokarak hareket ettirir. Akıl ya nefsin müşaveresi doğrultusunda, ya da ruhun müşaveresi doğrultusunda kararını verir. Eğer nefsin müşaveresi doğrultusunda karar verdiyse fizik vücut mutlaka şerr işleyecektir ve derecat kaybedecektir. Çünkü nefs ıslâh olmaya muhtaçtır.
Nasıl gök katları 7 kat olarak yaratılmışsa nefs de fizik vücudun içine 7 kademe olarak sevva edilmiştir. Nefsin; Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Radiye, Mardiyye ve Tezkiye olmak üzere aklanması gereken 7 kademesi vardır.

Allahû Tealâ Şems Suresinin 7, 8, 9 ve 10. ayeti kerimelerinde şöyle buyuruyor:

91/ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun).
91/ŞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.
91/ŞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
91/ŞEMS-10: Ve kad hâbe men dessâhâ.
Ve kim, onun (nefsinin) kusurlarını örtmeye çalıştıysa (nefsini tezkiye etmemiş ise) hüsrana uğramıştır.

Nefste 19 grup afet vardır. Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de nefsin afetlerinden bahsetmektedir.

50/KAF-16:Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi.
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.

1- KİN VE NEFRET
2- KÜFÜR
3- YALAN, TEKZIB
4- ZULÜM
5- HASED, DÜŞMANLIK
6- CEHALET
7- CİMRİRİLİK
8- ÖFKE VE GAYZ
9- İSYAN
10- SABIRSIZLIK
11- KİBİR VE GURUR
12- HIRS VE ŞEHVET
13- NANKÖRLÜK
14- DEDİKODU, GIYBET
15- ZAN
16- İPTİLÂLAR
17- VEFASIZLIK
18- MÜRAÎLÎK
19- FİTNE, FESAD

Islâh olması, terbiye olması gereken sadece nefsimizdir. Nefs tezkiyesi ise amilüssalihat ile gerçekleşir.  Allahû Tealâ, amilüssalihatı, nefsi ıslâh edici amel olarak, Kur’ân-ı Kerim’de pek çok kez ifade etmektedir.
Allahû Tealâ buyuruyor ki:

20/TÂHÂ-74: İnnehu men ye’ti rabbehu mucrimen fe inne lehu cehennem(cehenneme), lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Muhakkak ki kim Rabbine suçlu olarak gelirse, o taktirde mutlaka cehennem onun içindir. Orada ne ölür, ne yaşar.
20/TÂHÂ-75: Ve men ye’tihî mu’minen kad amiles sâlihâti fe ulâike lehumud derecâtul ulâ.
Ve kim salih ameller (nefs tezkiyesi) yapmışsa ve O'na (Allah'a) mü'min olarak gelirse o zaman işte onlar, onlar için yüksek dereceler vardır.
20/TÂHÂ-76: Cennâtu adnin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve zâlike cezâu men tezekkâ.
İçinde ebedî kalacakları, altından nehirler akan adn cennetleri vardır. Ve işte bu, tezkiye olanların (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yapanların) mükâfatıdır.

“O cennetler ki, Adn cennetleridir ve tezkiye olanların mükâfatı budur.” diyor Allahû Tealâ. Amilüssalihatın, ıslâh edici amellerin neticesi tezkiye işlemini tamamlıyor. Nefs tezkiyesi Kur’ân-ı Kerim’de Allahû Tealâ tarafından farz kılınmıştır. Hatta bunu kişinin, kendi kendine yapamayacağına dair Allahû Tealâ Nisâ Suresinin 49. âyeti kerimesinde şöyle buyuruyor:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.