Kutsal kitaplardaki Hanif Dîni neden yaşanmıyor?
İnsanların yazdığı emaniye bilgiler
içeren kitaplar, Kutsal kitaplara ters düşmekte. Emaniye (kişilerin yazdığı )
kitaplara tabi olanlar kutsal kitaplarda olmadığı halde, Tevrat, İncil ve
Kur’an’da varmış gibi konuşmakta ve insanları dalalete sürüklemekteler. Hak ile
batılı karıştırarak nefslerinin arzularına göre hüküm vermekteler.
2/BAKARA-78: Ve
minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ
yezunnûn(yezunnûne).
Onlardan bir kısmı
ümmîlerdir. Onlar (Allah’ın) Kitabı’nı
bilmezler, sadece emaniyyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve
onlar sadece zannediyorlar.
2/BAKARA-79: Fe veylun
lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe yekûlûne hâzâ min indillâhi li
yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun lehum mimmâ ketebet eydîhim ve
veylun lehum mimmâ yeksibûn(yeksibûne).
Yazıklar olsun onlara
ki; elleriyle kitap yazarlar, sonra
da (emaniyye bilgiler içeren) bu yazdıklarını az bir bedel (para) karşılığında
satmak için: “Bu, Allah’ın indindendir.” derler. Yazıklar olsun onlara,
elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı. Yazıklar olsun onlara, kazandıkları
şeyler sebebiyle.
Hadis-i Şerif:
"İnsanlarin bi'datcilerin görüslerini benimseyip
farkında olmadan şirk koştukları, ilmi geçim için tahsil ettikleri ve dinlerini
dünyalıklarına alet ettikleri bir zaman gelecektir."
3/AL-İ İMRAN-78:
Ve inne minhum le ferîkan yelvûne elsinetehum bil kitâbi li tahsebûhu minel
kitâbi ve mâ huve minel kitâb(kitâbi), ve yekûlûne huve min indillâhi ve mâ
huve min indillâh(indillâhi), ve yekûlûne alâllâhil kezibe ve hum
ya’lemûn(ya’lemûne).
Onlardan bir grup vardır ki; Kitab’tan olmadığı halde, onu Kitab’tan (mış
gibi) zannetmeniz için dillerini Kitab’tan yana evirip, çevirirler ve: “Bu
Allah katındandır.” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Allah’a karşı,
bile bile yalan söylerler.
Hadis-i şerif:
“Âhir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar
dinlerini dünyalığa alet edeceklerdir. İnsanlara karşı koyun postuna bürünmüş
gibi yumuşak ve güzel huylu görünürler. Dilleri şekerden bile tatlıdır, amma
kalpleri kurt gönlü gibidir. Aziz
ve Celil olan Allahû Teâlâ (bu gibi kimseler için) şöyle buyurur: "Bunlar
acaba benim sonsuz affediciliğime mi güveniyorlar, yoksa bana karşı meydan mı
okuyorlar? Ululuğum hakkı için, onlara öyle ağır bir musibet vereceğim ki,
aralarında bulunan yumuşak başlılar şaşakalacaklardır." (Tirmizî)
Allahû Tealâ, ilmi
Tevrat, İncil ve Kur'an-ı Kerim'den değil de, emaniye kitaplarından alanların
ve bu kitapları yazanlara tabi olanların durumunu, Ahzab 67 ve 68' de
açıklamakta ve onların sıratı müstakimden ayrıldığını bildirmekte;
33/AHZAB-67: Ve
kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîl(sebîlâ).
Cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîm’inden) saptık.
Cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîm’inden) saptık.
33/AHZAB-68:
Rabbenâ âtihim dı’feyni minel’azâbi vel’anhum la’nen kebîrâ(kebîren).
Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.
Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.
Hadis-i şerif:
"Abdullah b. Amr
b. el-As (R.A) diyor ki:"Ben Resulullah (S.A.V) şöyle
söylerken işittim: "Allah
ilmi insanlardan söküp almak suretiyle kaldırmaz, bilakis alimlerin canlarını
almak suretiyle ilmi kaldırır. Aralarında
hiçbir alim kalmaz da insanlar cahilleri önderler edinirler, onlara sorular
sorarlar, onlar da bilgisizce (Kur'an'a dayanmadan reyleriyle) fetva verirler
ve böylece hem kendileri sapıtırlar hem de başkalarını saptırırlar."(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir
Zaman 20)
Hadis-i şerif:
"Sizin
için Deccal’den daha çok deccal olmayanlardan korkarım.”
“- Onlar kimlerdir?”
“Saptırıcı
imamlardır.” (Ahmed bin Hanbel)
28/KASAS-41: Ve
cealnâhum eimmeten yed’ûne ilen nâr(nârı), ve yevmel kıyâmeti lâ
yunsarûn(yunsarûne).
Ve Biz, onları ateşe davet eden imamlar (önderler) kıldık. Ve kıyâmet
günü onlara yardım olunmaz.
Casiye suresinin 23.
ayetine göre faydasız ilmin sahipleri (emaniyeye tabi olanlar), hidayeti
yaşamadıkları gibi başkalarının da yaşamasına engel oluyorlar.
45/CÂSİYE-23: E
fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ
sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min
ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun
faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı.
Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının
üzerine gışavet (perde) kıldı (çekti). Bu
durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez
misiniz?
Hadis-i şerif:
"Kıyamet gününde şerlilerin en şerlisi ilmi
kendisine fayda vermeyen alimlerdir."
El yazması kitapların,
dinin temeli olarak kabul edilmesi suretiyle, Allah'ın kurtuluşa erdirecek farz
emirleri yerine getirilmedigi için herkes huzursuz ve mutsuz. İnsanlık alemi eğer huzursuz ve mutsuzsa bunun sebebi
Tevrat, İncil ve Kur'an-ı Kerim'den uzaklaşmamızdır. Allahu Teala en çok
sevdiği mahlukunun mutlu olmasını talep etmektedir. Mutluluğun baslangıcı ise ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEKTİR. Bu
sebeple Tevrat, Zebur, İncil ve
Kur'an-ı Kerim insanoğluna bir mutluluk davetiyesi olarak indirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.